Erdoğan'ın danışmanı "o ilan"a cevap verdi
Densizlik!
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, The Times gazetesinde yer alan Türkiye karşıtı ilana tepki gösterdi. Akdoğan, “Böylesine hezeyanlarla ve siyasi polemiklerle dolu bir ilanın The Times’da yayınlanması bu gazetenin saygınlığına gölge düşürdüğü gibi, Türk hükümetine ve Başbakanına karşı çirkin yakıştırmaların olduğu bu muhtevanın altına imza atmaları da saygın bilinen bu ünlüler için itibar zedeleyici bir durumdur” dedi.
Sanat dünyasından bazı isimler, İngiliz gazetesi The Times’a verdikleri ilanda, 5 gencin Gezi Parkı odaklı olaylarda ölümüne neden olan emirleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiğini iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı ve AK Parti Milletvekili Akdoğan, “Başbakan’a açık mektup” başlığıyla yer alan gazete ilanında Başbakan Erdoğan’ı ve Türk Hükümetini hedef alan yorumlara tepki gösterdi. AA muhabirine açıklamalarda bulunan AK Parti Ankara Milletvekili Akdoğan, “Parayla yapılan bu tür işleri ciddiye almamakla birlikte, mektubun ilan olarak yayınlandığı mecra ve altında imzası bulunan isimler sebebiyle bir değerlendirme yapmak ve metindeki çirkin yakıştırmaları karşılıksız bırakmamak gerekiyor” dedi.
Yanlış bilgilendirme ve yanlış yönlendirme
İlanın, The Times gazetesinin saygınlığına gölge düşüren iddialar içerdiğini kaydeden Akdoğan, şunları söyledi : “Böylesine hezeyanlarla ve siyasi polemiklerle dolu bir ilanın The Times’da yayınlanması bu gazetenin saygınlığına gölge düşürdüğü gibi, Türk hükümetine ve Başbakanına karşı çirkin yakıştırmaların olduğu bu muhtevanın altına imza atmaları da saygın bilinen bu ünlüler için itibar zedeleyici bir durumdur. Gezi Parkı olaylarıyla ilgili haksız itham ve suçlamalarla dolu bu mektup tam anlamıyla bir çarpıtma ve bilinçli karalama kampanyası mahiyetindedir. İsmi geçen ünlülerin kendilerini böyle bir siyasi kampanyada kullandırmaları kendileri açısından üzüntü vericidir. Ciddi bir yanlış bilgilendirme ve yanlış yönlendirme olduğunu düşünüyorum. Taksim’deki olaylar sırasında yaşanan vandalizm ve şiddet olayları barışçı bir gösteri sınırlarının çok ötesindedir, açık bir hukuksuzluktur. İllegal örgütlerin ve marjinal şiddet gruplarının demokratik kurumlara, seçilmiş hükümete ve kamu binalarına saldırması hiçbir demokratik ülkede mazur görülemez. Polisin aşırı güç kullanımını görmek isteyenler, İngiltere’de son dönemde yaşanan olaylara yönelik müdahalelere bakabilirler.”
Açık bir densizlik
İlanda adı geçen isimlerin, hem Türkiye’yi hem de yakın zamanda yaşanan olaylar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan, gazete ilanında düzeysiz ifadeler kullanıp suçlamalarda bulunmalarının, “kabul edilemez” olduğunu söyleyen Yalçın Akdoğan, “Kazlıçeşme’de toplanan 1,5 milyon kişinin iradesini küçümseyen ve bunu Nuremberg Toplanmalarına benzeten bir yaklaşım Türkiye toplumunun büyük bir bölümüne karşı açıkça nefret suçu işlemekte ve milli iradeye saygısızlık yapmaktadır. Bu bile nasıl büyük bir dezenformasyon ve nefret kampanyasına alet olunduğunu göstermektedir. Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratikleşme hamlesini gerçekleştiren, sessiz devrim denilen tarihi reformları hayata geçiren, halkın büyük bir bölümünün desteğini alarak iktidara gelen bir yönetimi ‘diktatoryal’ şeklinde suçlamak açık bir densizliktir” diye konuştu.
Batılı çevrelerin naylon demokratlık görüntüsü
“Bu şahıslar acaba İran ve Çin hapishanelerinde kaç tane gazeteci olduğunu veya Türkiye’deki bahsi geçen sanıkların gazetecilik suçundan yargılanıp yargılanmadığını bilmekte midir?” diyen Akdoğan, şöyle devam etti :
“Acaba bu şahıslar Taksim meydanını dolduran bir çok grubun AB reformlarına ve demokratik gelişmelere karşı olduğunu, statükonun bayraktarlığını yaptığını bilmekte midir? CHP’nin siyasi söylemlerini tekrar eden bir kampanyaya katılan bu şahıslar yerel seçimlerde Türkiye’ye gelip CHP’nin yerel propaganda çalışmalarına da katılacak mıdır? Yakın zamanda Mısır’da gerçekleşen askeri darbeye yönelik bildiri yayınlayamayanların, Suriye’de yüzbin insanın hayatını kaybetmesine karşı sesini çıkaramayanların, Myanmar başta olmak üzere Müslümanların büyük zulümlere uğradığı hadiselere karşı kınamaya yayınlayamayanların hiçbir samimiyeti ve inandırıcılığı olamaz. Son olaylarda çifte standart ve ilkesizlik örneği sergileyen Batılı çevrelerin naylon demokratlık görüntüsü veren tavırları tarihe not düşülmektedir.”