Erken seçim sonrası ülkenin siyasi iktidardan beklentileri ve ekonomik reformlar neler olmalı?

Doç. Dr. Zübeyir TURAN / Niğde Üniversitesi İ.İ.B.F. Öğretim Üyesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Küresel piyasadaki son dönem gelişmelerine bakıldığında, ekonomik ve sosyal dengelerin yeniden tesisi elzemdir. Küresel ekonominin anlık değişim içinde olması ve değişen ekonomik yapıya göre yenilenme ve gelişmeye olan ihtiyacının dikkate alınması gerekir. Türkiye’nin yeniden bir siyasi-ekonomik istikrara kavuşması, küresel gelişmelerle sağlıklı eklemlenmesi için istikrarını korunması ve yeniden ülke ekonomisine yönelik siyasi, ekonomik ve sosyal reformların başlatılması gerekmektedir. Ancak mevcut sosyal barışa ve bölgedeki sıcak gelişmelere baktığımızda, ülkemizin olağanüstü durumunu da dikkate alarak devletin ve siyasi iktidarın acilen alması gereken reform ve tedbirlerin yürürlüğe girmesi kaçınılmazdır. Bu bağlamda siyasi istikrarın tesis edilmesi zorunluluğu vardır. 

Türkiye küresel düşünüp yerel davranmalıdır. Bu nedenle siyasi partiler ve liderler şahsi ve partizanca ihtiraslarını bir kenara bırakmalıdır. Erken seçim sonrası oluşabilecek her türlü sonuçta ellerini yükümlülüğün altına koymalı ve hükümetin kurularak ülkenin problemlerin çözülmesi gerekmektedir.

Özellikle dünyada ve komşu ülkelerde vahşetle cereyan eden kirli savaşların ülkemize karşı olan yandaşları legal ve illegal olarak gerçekleştirdikleri gizli paylaşmalarında ülkemiz yönetiminin ve siyasi iktidarın zafiyetini hissettikleri anda Türkiye’ye karşı her türlü saldırı ve misilleme yapmak isteyeceklerdir.

Bu nedenle, acilen ve rasyonel davranarak zaman kaybetmeden ülke yönetiminin iktidarsız bırakılmaması gereklidir. Her geçen gün sağlam bir siyasi birliktelik oluşturulmaması ülkemiz için büyük kayıplar anlamına gelecektir.

Zaten iç ve dış piyasaya baktığımızda ihracattaki yetersizlikler ve ithalattaki artışlar milyar dolarları bulmuş ve cari açıklar artmaya başlamıştır. Üreticiler, çiftçiler, ihracatçılar, esnaf ve özel sektör kesimi her gün kan kaybetmektedir. Üretim ve verim azalmaktadır. Allah korusun, finans-bankacılık mali krizi kapıya dayanırsa, Türkiye ekonomisi bir çıkmaza girecek, ekonomik, sosyal ve siyasal kaosun önüne geçmek çok zor olacaktır. İnşallah Türkiye geçmişteki krizleri ve kaosu bir daha yaşamaz. 

Dileğimiz yeni kurulacak siyasi iktidar ve mevcut hükümetin öncelikle dünyadaki ve Türkiye’deki konjonktürel gelişmeleri dikkate alarak acil ekonomik, siyasal ve sosyal reformları, kararları alıp yürürlüğe koyması için her türlü çabayı göstermesidir. 

Bu reformlar ise;

- AB’ye üyelik sürecindeki olumsuzlukları gidermek için uyum kriterlerini hızlandırmalıdır.
- IMF stand-by anlaşmasının ya da IMF ile olan ilişkilerini nasıl devam ettirmek istiyorsa halka açıklamalıdır.
- Ülkedeki iktisadi-mali politikaların reel olarak belirlenmesi ve uygulanması; gerçek verilerin güncel erişimi sorunu varsa çözmelidir.
- Uluslararası mukayeselere bakıldığında diğer ülkelere göre reel faiz oranları aşırı yüksektir. Faiz oranlarındaki düşüş süreci beklenti ve kurumsal itibar yönetimi ile desteklenmelidir. Merkez bankasının para politikası kurulu ile siyasi iktidar uyum içinde olmalıdır.
- Bilindiği gibi Türk Lirası bir dezenflasyon sürecindedir. Türk Lirası'na dayalı bir dezenflasyon politikasının sürdürülebilirliği yeniden sağlanmalıdır.
- Ülke ekonomisindeki mali disiplin gelişen yapısal reformlara göre yeniden maliye politikalara uygun hale getirilmelidir. 
- Kayıtdışı ekonomideki illegal kazançlarla caydırıcı en etkin mücadele için gerekli tüm tedbir ve araçlar yürürlüğe konmalı, alınan politik-ekonomik kararlar kayıtdışına yönelik amaç olmalıdır.
- Özelleştirmeler hızla tamamlanmalı, ancak bu süreçte her zaman zarar eden kuruluşlar satılmalı ve satılma sonucu elde edilen gelir kamu borçlarını azaltmak için kullanılmalıdır.
- Ülke ekonomisinin kalkınması ve ekonomik büyüme için istihdam artışı için vergi sistemi basit, adil ve etkin olmalıdır. Ülke içindeki yüksek oranlı vergi oranı düşürülüp verginin tabana yayılması gerekir.

Eğer bu reformları hızla hayata geçirirsek Türkiye ekonomisinin rasyonel ve reel anlamda oldukça kazanımları olacaktır.

Ayrıca reformları yapmak ve üretici maliyetlerinin de düşürülmesi zorunlu olmalıdır. Girdi maliyetlerinin yüksek olması özellikle petrole endeksli üretim ve dışa bağımlı olduğumuz sürece maliyetler yüksek olacaktır. Önemli olan maliyetlerle ilgili girdi fiyatlarının ucuza temin edilmesidir. Bunun çözüm yolları açıktır:

- Finans ve finans sektöründen alınan vergi oranlarının aşağıya çekilmesi gerekir.
- Finansal piyasaların risk yönetimin rahatlatılması ve etkinliğinin sağlanabileceği bir yapıya kavuşturulmalıdır.
- Tarım sektöründe devletin artık piyasaya müdahale etmemesi için piyasa mekanizmasının işler hale gelmesi gerekir.
- Ülkedeki her türlü denetleyici ve düzenleyici kurum ve kuruluşlarda bağımsız, şeffaf ve halka açık hesap verilebilirlik etkin olmalıdır.
- Liberal ve liberalizasyon politikaları hızlanmalı ve enerji, ulaştırma, telekomünikasyon sektörlerinin hizmetlerine hız verilmelidir.
- Ülke içinde enerji piyasasındaki aşırı açığın azaltılması, yeni enerji üreten alternatif sektörler oluşturulup strateji ve koordinasyon sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
- Emeklinin ve çalışanların ücret dışı işgücü maliyetlerini yükselten vergi ve primlerin yükü azaltılmalıdır. Ayrıca esnek istidamla ilgili yeni yasal düzenlemeler geliştirilmelidir.
- Yatırım ve yatırım yapacak girişimcilerin önüne çıkan bürokratik, idari ve teknik zorluklar ortadan kaldırılmalıdır.
- Ülkemizdeki ticaret hayatını yeni şirketleşme ve kurumsallaşmaya teşvik edici, şeffaf ve güvenilir hale getirilmesi yeni Türk Ticaret yasası bir an önce yürürlüğe konulmalıdır.