Eş zamanlı sermaye artırımı esnetilmeli
Soner ALTAŞ / Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, sermayesini kaybeden anonim ve limited şirketlerde, yönetim organına bazı görevler yüklemiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığının anlaşılması durumunda, anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdür veya müdürler kurulu, genel kurulu acilen toplantıya çağırmalı ve genel kurul da ya sermayenin üçte biri ile yetinilmesine, yani sermayenin azaltılıp zararın bünye dışına atılmasına ya da sermayenin tamamlanmasına karar vermelidir. Genel kurul bu iki karardan birini almaz ise şirket sona erer. TTK’nın genel kurulu bu seçenekler arasında tercih yapmaya zorlamasının sebebi, şirketin durumunu bir an önce açıklığa kavuşturmak düşüncesidir. Sermayenin tamamlanmasında kullanılacak yöntemlerden birisi zarar tutarında sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı olarak azaltılan miktarla aynı tutarda artırıma gidilmesidir. Diğer bir deyişle, açık kadar sermaye azaltılması ile aynı anda önceki miktara tamamlayacak kadar sermaye artırımı yapılmasıdır.
Ancak, Ticaret Sicili Yönetmeliği, sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı ve aynı miktarda yapılan sermaye artırımında artırılan sermayenin tamamen ödendiğine; daha yüksek sermaye artırımı yapılması halinde ise, aşan kısmın dörtte birinin de ödendiğine dair banka mektubunun ilgili ticaret sicili müdürlüğüne ibrazını şart koşmaktadır. Oysa, TTK, nakdî sermaye artırımlarında, artırılan sermayeyi temsil eden payların itibarî değerlerinin en az %25’inin sermaye artırımının tescilinden önce, gerisinin de tescili izleyen 24 ay içinde ödenmesine izin vermektedir.
Ticaret Sicili Yönetmeliği’nde yer alan bu düzenlemenin, sermaye artırımına iştirak eden ortakları malî açıdan zor durumda bıraktığı, eş zamanlı sermaye azatlımı ve artırımı işleminin cazibesini azalttığı kanısındayız. Çünkü, eş zamanlı sermaye azaltımı ve artırımı pay sahipleri açısından tek yol olmayıp, ihtiyarîdir. Zira, TTK, genel kurulun sermayenin üçte biri ile yetinilmesi yönünde karar almasına da imkan tanımaktadır. Yani, genel kurul eş zamanlı sermaye artırımına gitmek yerine sadece sermayenin azaltılmasına da karar verebilir, ki bu pay sahiplerinin lehine olan bir durumdur. Aynı şeyi şirket alacaklıları açısından söylemek ise mümkün değildir. Kalan sermaye ile yetinilmesine karar verilmesi, yani sadece sermayenin azaltılması, şirketin özkaynaklarının erimesi ve alacaklarının tehlikeye düşmesi anlamı taşır.
Düzenlemenin bu yönüyle, adeta işi yokuşa koşmakta ve zımnî olarak mali durumu bozulan anonim ile limited şirketleri kalan sermaye ile yetinmeye zorlamakta olduğu kanısındayız. Bu nedenle, yapılacak bir yasa değişikliğinde TTK’nın 473'üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “bedelleri tamamen ödenecek” ibaresinin madde metninden çıkarılmasının ya da “bedelleri 341'inci madde uyarınca ödenecek” şeklinde değiştirilmesinin, bu yasa değişikliği ile beraber Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin anılan hükmünde değişikliğe gidilerek eş zamanlı sermaye artırımlarında da artırılan sermayeyi temsil eden payların itibarî değerlerinin en az %25’inin sermaye artırımının tescilinden önce, gerisinin de tescili izleyen 24 ay içinde ödenmesine izin verilmesinin düzenlemenin amacına daha uygun olacağını düşünmekteyiz.