”Faiz geliri ile iyi bilanço yazanların bu yıl böyle bir lüksü kalmayacak”

50. yılını kutlayan Aksigorta'nın Genel Müdürü Uğur Gülen, sektörün geleceğini değerlendirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, önümüzdeki dönemde artan rekabet ve düşen teknik karların etkisiyle sektördeki şirketlerin pazarı büyütmek için iş süreçlerine, teknolojiye, insan kaynağına ve satış kanallarına yatırım yapmasını beklediklerini ifade ederek "Daha önce teknik kar elde etmese de faiz gelirleri ile iyi bilanço performansı sergileyebilen sigorta şirketlerinin 2010 yılında böyle bir lüksü kalmayacak" dedi. 
Gülen, "Bu nedenle teknolojiye yatırım yapmayan, gelişime zamanında entegre olamayan veya verimlilik ölçeğine ulaşamayan şirketler süreç içinde sektörde konsolidasyona maruz kalacak"diye konuştu. 
DÜNYA'ya Aksigorta'nın hedeflerini ve sektördeki gelişmeleri değerlendiren Uğur Gülen, öncelikli hedeflerinin toplumda risk konusunda farkındalık yaratarak diğer ülkelerle kıyaslandığında çok düşük kalan sigorta sahipliği oranını arttırmak istediklerini ifade etti. 
Sektördeki küçülme genel ekonomik durumdan iyi
Geride kalan 2009 yılını değerlendiren Gülen, Türkiye'de sigorta sektörünün, krizlere en duyarlı sektörlerin başında geldiğini belirterek şunları söyledi; "Ekonomi büyürken, sigorta sektörü iki kat reel büyür, ama daralma dönemlerinde de iki kat fazla daralır. Ancak bu krizde %7'lik ekonomik daralmaya karşı hayat dışı sigorta sektörü ciro anlamında sadece %3'lük daralarak genel duruma göre daha iyi bir performans sergiledi. Bununla birlikte, karlılığa baktığımızda sigorta sektörünün bir önceki yıla göre %50 oranında karlılığının azaldığını görüyoruz. Hayat dışı sigorta sektörü 2009 yılının ilk 9 ayında 189 milyon TL teknik kar elde etmişken, bu tutar bir önceki yılın aynı döneminde 361 milyon TL seviyesindeydi."
Prim üretiminde pazarda yaşanan daralmaya rağmen 3. çeyrek sonunda 645.4 milyon TL'lik üretim rakamına ulaştıklarına dikkat çeken Gülen, "Sigortacılık faaliyetleri sonucunda geçtiğimiz yılın 3. çeyreğinde 21.8 milyon TL zarar oluşmuşken, bu yıl aynı dönemde 63.6 milyon TL iyileşme ile 41.8 milyon TL kara ulaştık. Sigortacılık alanındaki bu başarılı sonuçlara finansal yatırımlarımızdan elde ettiğimiz mali gelirleri de eklediğimizde dönem net karımızı 47.5 milyon TL'ye ulaştırmış durumdayız.
Her yıl olduğu gibi 2009 yılı bilançosunda da karlılık oranlarımızı ve pazar payımızı artırmayı hedefliyoruz. Üçüncü çeyrek sonuçlarımız bu hedeflere ulaşma konusunda güven veriyor. Önceki yıla ait ilk 9 aylık  22 milyon TL'lik zararı , 2009 yılının 9 ayı sonunda 41,8 milyon TL'lik kara dönüştürmeyi başardık. Önümüzdeki dönemde de Aksigorta güçlü sermaye yapısı ve müşteri odaklı hizmet anlayışı ile sürdürülebilir karlı büyümesini devam ettirecek"dedi.
Faiz kazancıyla kar yazma bitti
Reel ekonomide yaşanan daralma ile gevşeyen para politikaları sonucu azalan faiz gelirlerinin sigorta şirketleri için büyük bir zorluk oluşturduğunu bunun da sektör şirketlerini zorlamayla da olsa teknik kara odaklanmalarını sağladığına işaret eden Gülen, bu ortamın sigorta şirketlerini, sigortacılıktan teknik kar üretebilmek için dağıtım kanalları ve müşteri segmentasyonu ile beraber daha titiz risk analizi ve teknoloji tabanlı fiyatlandırma tekniklerini  geliştirmeye ittiğini belirtti.  
"Daha önce teknik kar elde etmese de faiz gelirleri ile iyi bilanço performansı sergileyebilen sigorta şirketlerinin 2010 yılında böyle bir lüksü kalmayacak" diyen Gülen sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu nedenle gelişime zamanında entegre olamayan veya verimlilik ölçeğine ulaşamayan şirketler süreç içinde sektörde konsolidasyona maruz kalacaklardır.Önümüzdeki dönemde daha da hızlanan bir süreçte AB mevzuatına uyum çalışmaları hem tehdit hem de fırsat olarak sektörün karşısına çıkacaktır". 
Aksigorta olarak teknolojiye yatırımlarına uzun zaman önce başlattıklarını ve her geçen gün gelişmeler doğrultusunda kendilerini yenilemeye devam ettiklerine işaret eden Gülen, temel satış kanalı olan acentelerinin, gerek vizyonları, gerek müşteriye bakışları gerekse verdikleri hizmet kalitesi ile en güvendikleri değerlerin başında geldiğini söyledi. Aksigorta acentesinin Aksigorta gücünde olduğuna dikkat çeken Gülen, acentelelere hız kesmeden yatırıma devam edeceklerini belirtti.  
Kasko fiyatları artacak 
Oto sigortalarındaki zarar konusuna değinen Uğur Gülen, 2008 yılının ilk 9 ayında kasko branşında 130 milyon teknik kar elde eden sektörün 2009 yılın aynı döneminde 211 milyon TL zarar ürettiğine dikkat çekerek, "Bu zarar daralan piyasada pazar payını kaybetmek istemeyen sektörün fiyat rekabetine girmesi sonucu oluşmuştur. Müşterileri kazanma yarışına giren şirketler fiyat ve acente komisyonu aracılığı ile rekabet etmektedirler. Eylül ayı sonuna kadar fiyatlarda yoğun bir rekabet varken, son iki aydır primlerde azda olsa yukarı doğru bir hareketlenme görülmektedir.  
Ülkemizde gevşek para politikası sonucu azalan faizlerle beraber ciddi anlamda düşen mali gelir, sektör şirketlerini bu sene olduğu gibi önümüzdeki yıl için de teknik kara odaklanmasını sağlayacağından bu yılın Ekim ayından itibaren yavaş da olsa artan kasko fiyatlarının önümüzdeki yıl için de pazar payları dikkate alınarak temkinli olarak aynı trend içinde artacağını düşünüyoruz"diye konuştu.  
Sigortacı güven taciridir 
Sigorta sektöründe, müşterinin satınalım kararındaki en önemli faktörün güven olduğunu ve sonuçta sigortacıların bir nevi güven tacirleri olarak adlandırılabileceğini söyleyen Gülen, "Sigorta yaptıracak müşterilerin bakması gereken ilk şey sigorta şirketinin sağlam, güçlü ve güvenilir olması. Bunun dışında bir önemli faktör de yaygınlık yani erişilebilir olmak. Aksigorta müşterilerine, Aksigorta acenteleri ve Akbank Şubeleri ile 2500'un üzerinde satış noktası ile Türkiye'nin her yerinde, yüksek kalitede hizmet sunuyor. Bundan sonraki en önemli faktör, tabiki ulusal pazar tecrübesi. 
Biz Aksigorta olarak 50 yıldır Türkiye pazarında kesintisiz hizmet veriyoruz ve vermeye de devam edeceğimizi vaat ediyoruz. Sürdürülebilir sigorta stratejisi olan bir şirketle çalışmak müşteriye her zaman avantaj olarak geri dönecektir. Aksigorta olarak bizi sektördeki diğer şirketlerden ayıran en önemli özelliğimiz, etkin risk yönetimi ile maliyetlerimizi iyi kontrol etmemiz ve fiyatlarımızı en son teknolojiyi kullanarak istatistiki parametreler doğrultusunda belirlememiz. Bu sayede tüm müşterilerimize, kişiye özel real time ve çok çok avantajlı fiyatlama yapabilmekteyiz"
KOBİ'ler risklere karşı korunaksız
Ülkemizde faaliyet gösteren yaklaşık 2 milyon işletmenin yüzde 90'ından fazlası KOBİ olarak faaliyet gösterdiğini ve yaklaşık 5 milyon kişiye istihdam sağladığını hatırlatan Uğur Gülen, bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu ya da etkilediği kişi sayısının en az 15 milyon civarında olduğu düşünüldüğünde KOBİ'lerin ülke ekonomisinin can damarları olduğunun çok net şekilde görülebileceğini belirtti.  
"KOBİ'lerin her şekilde ayakta kalması ekonomik istikrar için önem arz etmektedir" diyen Gülen şunları söyledi "KOBİ'lerin finansman olanakları, sermayeleri, yedekleri büyük ölçekli işletmelere göre daha kısıtlı olduğu için, KOBİ'ler risklere karşı diğer büyük işletmelere kıyasla çok daha korunaksız. Her gün karşı karşıya olduğu anlık riskler dahilinde, işletmesine, kendisine, çalışanlarına hatta müşterilerine herhangi birşey oldugunda bunu kendi olanakları ile yerine koyması çok daha zor. Hele  deprem, sel gibi katastrofik afet durumlarında KOBİ'lerin faaliyetlerine devam etmesi dahi söz konusu değil. Ekonomik kalkınmada oldukça önemli bir role sahip olan KOBİ'lerin sigorta güvencelerinin olmaması; gündelik hayatın içindeki ya da 21.yüzyıl'ın getirdiği ve maalesef daha sık karşımıza çıkması öngörülen doğal afet durumlarının oluşturduğu risklerle karşı karşıya kalındığında gerek işletmeler açısından, gerekse ülke ekonomisi açısından oldukça ağır bir fatura yaratacaktır. 
KOBİ'lerin sigorta ihtiyaçlarına yönelik olarak karşılaşabilecekleri tüm riskleri güvence altına alan ürünlerimiz mevcut. KOBİ'lere yönelik olarak geliştirdiğimiz paket ürünlerimizin yanı sıra, işletmelere özel çözümler sunduğumuz kişiye özel ürünlerimiz de var. Örneğin, ihracat ağırlıklı çalışan bir işletmenin alacak riskinden, malın nakliyatı sırasında mala gelebilecek her türlü zarara kadar teminat sağlıyoruz. 
Ayrıca "Eczane Paket, Akaryakıt Paket, Plaza Paket, Otel Paket" gibi sektör bazında hazırladığımız özel ürünlerimiz de mevcut. Bu paketlerde çok farklı range'de teminat vererek işletmenin sigortalanabilir tüm risklerini değerlendirebiliyoruz." 
Halkımızın büyük bir bölümü risklere karşı önlem almıyor
Ülkemizde sigorta bilinicini arttırmanın 2010 yılında da söktörün en önemli gündemi olduğunu söyleyen Uğur Gülen, bu konuda öncelikle toplumda risk konusunda farkındalık yaratmak ve de ülkemizde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok çok daha düşük olan sigorta sahipliğini arttırmak istediklerinin altını çizdi. 2008 yılı verilerine göre dünyada hayat-dışı sigorta prim üretiminin GSYMH'daki payı %2,95 iken, bu oran sanayi ülkelerinde %3,57'ye çıktığını  gelişmekte olan ülkelerde de %1,28'e denk geldiğini belirten Gülen,  Türkiye'nin ise hayat-dışı prim üretiminde %1,05 ile gelişmekte olan ülkelerin bile altında kaldığına dikkat çekti. 
"Halkımızı gerek gündelik hayatlarındaki gerekse 21.yuzyıl'ın getirdiği ve maalesef daha sık karşımıza çıkması öngörülen doğal afet durumlarının oluşturduğu riskler konusunda bilinçlendirmeyi hedefliyoruz" diyen Gülen sözlerini şöyle sürdürdü, "Keza mevcut durumda halkımızın büyük bir bölümü kendilerini çevreleyen risklere karşı herhangi bir önlem almıyor. Bu konuda bir bilinç eksikliği olduğu muhakkak. 
Toplumumuzdaki bireylerin ya da şirketlerin sigorta güvencelerinin olmaması, bireyler ya da şirketlerin yanısıra ülke ekonomisi açısından da oldukça ağır bir fatura yaratacaktır. Bunun en somut örneğini çok yakın geçmişte Marmara Bölgesi'nde etkili olan sel felaketinde yaşadık. Sel bölgesi, işletmeler açısından yüksek sigortalılık oranına sahip bölge olduğu için yaklaşık 700 milyon TL'lik bir zarar 2 ay gibi çok kısa bir sürede sigorta şirketleri tarafından karşılandı. Üstelik bu hasarların 550 Milyon TL'si, sigorta şirketlerinin kendilerini yurtdışında daha büyük fonlara sigorta ettirmesi nedeniyle yurtdışı kaynaklardan ödendi. 
Eğer böyle bir felakette aynı işletmelerin sigortası olmasaydı, emin olun bugün Türkiye, hala felaketin yaralarını sarmakla uğraşıyor olurdu.  Üstelik bu durum, ekonomik krizin olumsuz etkilerini tetikleyici bir faktör de oluştururdu. Dolayısı ile halen bir lüks gibi algılanan sigorta ürünü esasen bir lüks  değil temel ihtiyaçtır. Bu doğrultuda önceliğimiz etkin iletişim. Sigorta bilinci yaratacak ve arttıracak iletişim stratejileriyle müşteri tarafındaki bilgi eksikliğini kapatmak ve potansiyel müşterilerde sigorta talebi yaratmak temel amacımız"
Tecrübe kaliteye dönüştü
Aksigorta için 2010 yılının ayrı bir önemi daha var. Şirket bu yıl 50. kuruluş yılını da kutluyor. Uğur Gülen,"50. yılımızı coşkuyla kutladığımız yepyeni ve umut dolu bir yılı karşılamanın sevincini yaşıyoruz. Kuruluşumuzdan bugüne kadar geçen sürede, en zorlu günlerinde sigortalılarımızın anılarına gölge düşmemesi için hep onların yanında olduk. Tecrübenin kaliteye dönüştüğü bu 50 yıl içinde tüm bilgi ve deneyimimizi müşterilerimizi anlamaya, ihtiyaçlarını en doğru şekilde karşılamaya adadık" dedi.