Farklı Görüşler
Murat BERK / YAPI KREDİ YATIRIM
Tarım dışı istihdam sonrası, gördüğümüz kadarıyla, piyasa çoğunluğunun görüşü daha olumlu olmuştu, hatta sadece bu veri nedeniyle piyasa görüşünü yükselten yorumlara rastladık. Biz ise daha farklı bir yorumda bulunarak, bu verinin kısa vadeli etkisinin olumlu olacağını dile getirdik. Bu durumu özü itibariyle olumsuz bir verinin yarattığı olumlu etki olarak nitelendirdik ve ne kadar sürebileceğini sorguladık.
Çok genelleyerek söylemek gerekirse piyasadaki genel kanının çok olumsuz olduğu noktalarda piyasaların risk getiri potansiyeli daha cazip. Tersi durumda ise yani genel kanının olumlu olduğunda piyasaların risk getiri potansiyeli daha az cazip olabiliyor. Bu son derece önemli bir nokta. Nitekim geçen haftanın ikinci yarısındaki gelişmeler de bizim görüşlerimizi teyit eder nitelikte. Piyasalarda oluşan satış baskısını sadece Brexit endişeleri ile açıklamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Uzun zamandır işlediğimiz birçok konunun iç içe geçmesi sonucu oluşan yapısal sorun/riskler ortamında, piyasaların (gelişmiş ülke borsaları) rekor seviyelere yakın, volatilitelerin ve volatilitelerin volatilitesinin düşük olduğu noktalarda piyasalar gerilmiş bir lastiğe benzer. Bu nedenle ufak bir sebepten dolayı bile hızla değer değiştirebilirler.
Volatilitelerin ve volatilitelerin volatilitesinin düşük olduğunu düşündüğümüzü ifade etmemizden bu yana Vix gibi bazı volatilite göstergelerinin yüzde 20’ye yakın artış kaydettiğini görüyoruz. Bu yükseliş Brexit endişeleri öncesi başladı. Hatta pek sık görülmeyen bir şekilde, iki üç gün üst üste S&P 500 ile Vix birlikte yükseldi.
Ayrıca, Amerika Merkez Bankası’nın (FED) faizleri düşük tutması dolayısıyla piyasalarda düşük risk anlayışının her zaman işlemediğini son birkaç gündür yine gördük. Buradaki hata, risk priminin değişmeyeceği gibi fazla iddialı bir varsayımın kullanılması. Bununla birlikte, üç hafta önceki “Nominal ve Reel” isimli yazımızda değindiğimiz gibi faiz oranlarına reel olarak bakmak daha faydalı. Dolayısıyla İsviçre Frangı (CHF) ve Japon Yeni (JPY)’nin, Euro faizlerinin düştüğü bu dönemde neden değer kazandığını, riskten kaçış etkisinin yanında/dışında, anlamak daha kolay oluyor. Kullanmaya çalıştığımız düşünce çerçevesi içinde bu dönemde özellikle Japon Yeni’nin önemi büyük. Para politikasının sınırlarına gelindiği noktada, Japon Merkez Bankası’nın (BoJ) eli kolu bağlı izlenimi ile fasit bir daire oluşmuş durumda.
Sonuç olarak şu ana kadar çok etkilenmemiş görünen gelişmiş ülke borsalarının, petrol ve Euro’nun satış baskısına iştirak etmeye başlamaları ile riskten kaçışı daha belirgin hale gelebilir ve yeni bir evreye girilebilir.