Fidan olağanüstü bir figür
BBC, ABD basınında MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında çıkan iddialara ilişkin ABD’li uzmanların görüşlerine başvurdu.
LONDRA – ABD basınında yayınlanan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili iddialar, kamuoyunu meşgul etmeyi sürdürürken "İstihbarat dünyasının gizemli iklimi, dünya basınına yapılan sızmalar ile daha da çekici hale gelir" diyen BBC, "Hakan Fidan Washington'da nasıl görülüyor?" sorusunu yanıt aradı.
BBC, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ilişkin yazıların "oldukça büyük yankılar uyandırdığını" belirttiği geniş haberinde değerlendirmelerine yer verdiği Uluslararası İlişkiler Uzmanı Henri Barkey, Türk hükümetinin Gezi Parkı protestolarında takındığı tavrın ve kullandığı söylemin Washington'da "ciddi bir rahatsızlık" yarattığını savundu. Haberde şöyle denildi:
"BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Barkey'e göre, Washington'da eğer bir güvensizlikten söz edilecekse, o güvensizlik Hakan Fidan'dan ziyade bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı var: ‘Ignatius'un bahsettiği, 2012 başlarında Türk istihbarat kaynaklarının İsrail'in İran'daki 10 ajanını ele vermesi, eğer doğruysa, zaten Fidan tarafından tek başına alınabilecek bir karar değil."
Fidan olağanüstü bir figür
Haberde Washington'da ABD yönetimine yakın ve Türkiye-ABD ilişkilerini çok yakından izleyen bir başka kaynağın ise, Hakan Fidan'ın "önceki MİT müsteşarlarından çok daha farklı ve olağanüstü konumunun" altını çizdiği belirtildikten sonra şu savlar dile getiriliyor:
"Fidan, ABD kavramlarıyla konuştuğumuzda, hem Türkiye'nin CIA Başkanı, hem de FBI ve Milli Güvenlik Ajansı'nı yöneten olağanüstü bir figür. Ama bunların üstüne, Türkiye dış politikasında Başbakan Erdoğan'a danışmanlık yapmış ve tarihi Kürt barış görüşmelerini üstlenmiş bir müzakereci. Daha Mayıs ayında Beyaz Saray'da, 'Kırmızı Oda görüşmesi' olarak tarihe geçen ve Başkan Obama ile yapılan özel akşam yemeğine giren üç figürden birisi olmuş. Fidan'ın hakkındaki yayınlar bu çerçevede değerlendirilmeli."
MİT darbe yedi
Carnegie Endowment for International Peace'de yakın zamana kadar uzman olan ve 1998-2000 yıllarında ABD Dışişleri Bakanlığı'da Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve istihbarat alanlarında çalışmış olan Barkey'e göre, konunun pek üzerinde durulmayan çok önemli açılarından biri ise "MİT'in kurumsal olarak aldığı ciddi darbe".
Barkey "Bu olayın olduğuna inanılsa veya inanılmasa da, İsrail ajanlarının Türkiye tarafından ele verildiği hikayesi akıllarda kalacaktır. Örneğin bir Çek Cumhuriyeti istihbarat teşkilatı MİT ile iş yapacaksa bu olayı düşünerek tedbirini alacaktır" iddiasında bulundu.
Habere göre, Washington'da devlet güvenlik kurumlarında daha önce çalışmış ve şimdi özel bir şirkette çalışan bir başka kaynak da, Türkiye ile ilgili bu tartışmaların, sadece İsrail ve ABD ile sınırlı kalmadığını, Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri ve Rus istihbarat kurumlarının da "rahatsızlık duyduğunu" öne sürdü.
Ignatius yazısının arkasında
BBC Türkçe'nin, büyük yankı koparan köşe yazısıyla ilgili olarak ulaştığı David Ignatius ise, Türkiye'de gösterilen tepkilere karşılık, "Köşe yazım kendi kendisini savunması için yeterlidir" diyor ve Türk hükümetinden gelen eleştirilerin karşısında yazısının arkasında durduğunu dile getiriyor.
Haberde Washington Post'ta 17 Ekim günü yayımlanan yazı, Orta Doğu uzmanlarınca da sosyal medyada yoğun bir şekilde tartışıldığı belirtildikten sonra ABD eski Başkanı George W. Bush zamanında Beyaz Saray Milli Güvenlik Konseyi Direktörü olan Mike Doran, Twitter mesajlarında, bu konunun "CIA'in Hakan Fidan'a bir operasyonu olabileceğini" savundu.
Brooking Enstitüsü uzmanı Mike Doran, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, sızıntının İsrailli, Amerikan veya Türk taraflarından olabileceği gibi, sadece bir istihbaratçının "konuşmak istediği için konuşmasından" ibaret olabileceğini söyledi.
Washington'daki Brookings Enstitüsü'nde Orta Doğu uzmanı olan Doran, ayrıca, son bir haftada Amerikan basınında MİT ile ilgili çıkan yazıların bir "kampanya görüntüsü" verdiğini kabul ediyor ve bunun nedeni olarak da, tartışılan konuların Türkiye-İsrail ilişkileri, ihanet, ajanlık gibi okuyucuların ilgisini çeken konular olmasını gösteriyor.
Washington'da Türkiye ile ABD ilişkileri üzerine çalışan bir başka Amerikalı uzman ise, "Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde gerginleşmenin Erdoğan'ın Mayıs ayındaki Beyaz Saray ziyaretinden itibaren artarak devam ettiğini" düşünüyor. Bu uzman, "Suriye'deki politikalardaki ayrışma arttı, Mısır'da tam bir kopuş yaşandı. Şimdi de ABD'nin İran'a yaklaşımdan Ankara, tam olarak bilgilendirilmediği için, endişe duyuyor. Bundan dolayı, Erdoğan ve Fidan hakkındaki negatif yayınlar bu gerginliğin basına yayılması da olabilir" görüşünü dile getirdi.
İspat edilirse tehlikeli dönemeç olur
BBC haberinde ABD’de Cumhuriyetçi kanada yakın Demokrasileri Savunma Vakfı adlı düşünce kuruluşunun Orta Doğu uzmanı Jonathan Schanzer'in "Şimdiye kadar Türkiye'den gelen resmi yalanlamalar bulunmasına rağmen, ne İsrailliler ne de Amerikalılar (2012 yılında olduğu iddia edilen ele verme olayını) yalanladı. Eğer ispat edilirse, bu Türkiye'nin Orta Doğu'daki dış politikası adına tehlikeli bir dönemeç olur" sözlerini kullandı.
BBC, haberinde Türkiye-İsrail istihbarat ilişkileri de üzerinde duruluyor. Haberde Henri Barkey’nin ağzından bu savları da yansıtılıyor:
"Türkiye ve İsrail arasındaki istihbarat ilişkisi çok yakındı. Bu Davos Zirvesi'ndeki o ünlü 'one minute' olayına kadar sürmüştü. Türk tarafı ABD'lilere istihbarat konularında hiçbir zaman güvenmedi. Bu iki ülke arasındaki istihbarat ilişkisi alacak-verecek ilişkisine benzer. Zaten ABD'li istihbarat kurumları, Türklere çok hayati bilgiler vermez. Türk-İsrail istihbarat ilişkilerinde ise çok yakın ilişki mevcuttu."
Fidan'ın önü daha da açılabilir
Barkey, Fidan'ın dışişleri bakanlığı da dahil olmak üzere, farklı şekillerde önünün daha da açılabileceğini düşünüyor. Fidan'ın "İran'a çok yakın olduğu" iddiaları ile ilgili Barkey, 2009 yılında özellikle PKK ve sınır konularında İranlılarla istihbarat paylaşıldığını ve beraber operasyonlar yapıldığını hatırlatarak, bu gibi politikaların devlet politikaları olduğuna ve kişilere bağlanamayacağına inanıyor.