Fon aktarımlarını izliyoruz, alarm durumundayız

BDDK Başkanı Bilgin, "Bankalarımızın normal vadesi gelen borçlarını ödemeleri dışında yurtdışı ana merkezlerine fon aktarımlarını çok yakinen izliyoruz ve alarm durumundayız" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, yabancı ortaklı Türk bankalarının yurtdışında bulunan ana merkezlerine fon aktarımlarını çok yakından takip ettiklerini belirterek, bu konuda "alarm durumunda" olduklarını söyledi.

Active Academy tarafından düzenlenen Küresel Krizin İsrafı/Yeni İstikrarın Geleceği konulu 9. finans zirvesinde konuşan Bilgin, "Bankalarımızın normal vadesi gelen borçlarını ödemeleri dışında yurtdışı ana merkezlerine fon aktarımlarını çok yakinen izliyoruz ve alarm durumundayız" dedi.

Bilgin, "Beklentimiz, gelecek yıl söz konusu dış kaynak maliyetlerinin yükseleceği ve yenilemede bir miktar sorunlar yaşanabileceği şeklindedir" diye konuştu.

Bilgin, bankaların pasifi biraz daha paçallamak, vadesini uzatmak için konjonktürün de uygun olmasıyla yurtdışı piyasalardan kaynak bulduklarını hatırlatarak, "Yabancı ortaklı bankalarımız da maliyet avantajı nedeniyle ana ortaklığından fon sağlamışlardır. Eylül 2011 itibariyle bankalarımızın yurtdışından sağladığı bu nevi fonlarımızın toplamı 98 milyar dolardır, bunun 25.5 milyar doları sendikasyon ve seküritizasyon, 53 milyar doları kredi ve mevduat şeklinde, 15.6 milyar doları repo yoluyla ve 3.8 milyar doları ise sermaye benzeri kredi şeklinde sağlanan fonlardır. Bankaların ana merkezden sağladıkları fonlar ise 98 milyar doların 18 milyar dolarıdır" dedi.

Menkul kıymet riski yok

Bankacılık sektöründe menkul kıymetlerin toplam aktifler içindeki payının giderek azalttığını vurgulayan Bilgin, şöyle konuştu:

"Kriz sonrası süreçte çoğu ülkenin finans kesimine kaynak aktarmak durumunda kalması borçluluk oranlarında büyük sıçramalara neden olurken Türkiye OECD içinde bankacılık sektörüne kaynak aktarmayan tek ülke olmuştur. Bu sayede küresel krize rağmen kamunun borçlanma gereği azalma trendini sürdürebilmiş reel sektöre kaynak aktarabilmiştir.

Ayrıca Eylül 2011 itibariyle bankalarımızın portföyünde bulunan 288 milyar TL'lik menkul kıymetlerin yüzde 100'e yakın değeri Türkiye Cumhuriyeti tarafından çıkarılmış DİBS'lerden oluşmaktadır. Yabancı ülke devlet tahvillerine yapılan yatırımın payın binde 6'dır. Dolayısıyla sektörde halihazırda riskli görülen ve bu nedenle borçlanma senetleri büyük değer kaybeden ülkelere ait menkul kıymet riski bankalarımızda yoktur diyebiliriz."

Daha uzun vadeli fon kullandırılıyor, memnunuz

Bankacılık verilerine de işaret eden Bilgin, Eylül 2011 itibariyle toplam aktiflerin 1.2 trilyon TL olduğunu, GSYH içindeki payının yüzde 95.4'e ulaştığını anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"18 Kasım itibariyle kredilerimizin büyüklüğü 664 milyar TL'dir. Kredilerde yaklaşık 11 aylık artış yüzde 26'dır. Kur etkisinden arındırdığımızda ise bu artış oranı yüzde 19.8'dir.

Bu kredi talebi ve kullandırımı, bir bakıma ekonomik aktivitenin de yakıtı durumunda olmakla beraber, kurum olarak özellikle hane halkının borçluluk seviyesiyle yakından ilgilenmekteyiz ve gözlemlemekteyiz. Bu nedenledir ki bu yıl içinde kredi kartları ve konut kredileriyle ilgili bazı tedbirler aldık."

Eylül 2011 itibariyle 664 milyar TL olan kredilerin yaklaşık yüzde 30'unun 5 yıldan uzun vadeli krediler olduğunu söyleyen Bilgin, "Sevinerek sektörümüzün firmalar ve tüketicilere daha uzun vadeli fon kullandırmaya çalıştığını görmekteyiz. Kısa vadeli bir mevduatla böyle bir fonlama yapmak ta ayrı bir başarıdır" dedi.

Dev dalgaların önünde dimdik durduk

Bilgin, "Bankacılık sektörü olarak global krizin yarattığı dev dalgaların önünde dimdik durduk ve durmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz tüm krizlerde temel aktör olan bankacılığımız bu sefer bu krizin dalga boyunu ülkemiz bakımından azaltmıştır" dedi.

Türk bankacılığının en önemli avantajının bugün satışı söz konusu olan bankaların önemli bir değeri olması ve müşteri bulabilmesi olduğunu belirten Bilgin, "Bu noktada, alıcıların, bazı maliyet hesaplarıyla eleman sayısında indirim ya da toplu eleman çıkarma gibi öngörülerinin hiç hoş karşılanmayacağını sizlere iletmek istiyorum" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir