Geçmişimize sahip çıkarken geleceğe yatırım yapıyoruz

Faruk Şüyün'ün bu haftaki konuğu; Yağız Eyüboğlu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bu haftaki konuğum, Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu. Aygaz, yarım asırlık iş tecrübesiyle ekonomik kalkınmanın sosyal ve kültürel kalkınmadan bağımsız olmadığının bilincinde olarak yıllardır birçok kurumsal sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Eyüboğlu ile sohbetimizin konusu da Aygaz'ın ticari projeleri veya rakamsal anlamdaki yenilikleri değil, bu sosyal sorumluluk projeleri:

"Yaşama değer katmak için bireyler gibi şirketlerin de üzerine düşen görevleri olduğuna inanıyoruz. Ürün ve hizmetlerini her gün yüz binlerce kişiye ulaştıran bir marka olarak doğrudan faydalar sağlayan ve daha güzel bir gelecek hayali için ilham veren projelere destek oluyoruz.

Sosyal sorumluluk çalışmalarımızla geçmişe sahip çıkmaya ve geleceğe yatırım yapmaya çalışıyoruz. Kurucumuz Vehbi Koç'un sosyal sorumluluk anlayışını benimsemiş bir kurum olarak, 'Ülkem Varsa Ben de Varım' ve 'Toplumdan Aldığını Topluma Vermek' felsefesini her yıl yeni eserlerle yaşatıyoruz."

Aygaz'ın kurumsal sosyal sorumluluk projelerininin öncelikle ana başlıklarını öğrenebilir miyiz?

"Projelerimiz 4 ana başlık altında toplanıyor:

Çevre (Yarın Hava Nasıl Olacak?), kültür-sanat (Antoninler Çeşmesi Restorasyonu, Aygaz Kitaplığı, Osmanlı Dönemi Diplomasi Tarihi Projesi, Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ve Bienali), eğitim (Dikkatli Çocuk Bilinçlendirme Kampanyası), sağlık (Ayışığı: Aygaz'dan Sağlık Işığı, TAP Vakfı ile Güvenli Annelik Projesi, Şeker Çocuklar: Diyabetik Çocuklara Yaz Kampı)."

Bu başlıkları konuşmaya, 2010 yılında hayata geçirdiğiniz bir proje olan "Yarın Hava Nasıl Olacak?" ile başlayalım arzu ederseniz.

"Aygaz olarak, 2010 yılından itibaren kapsamlı bir çevre projesine başladık. ‘Yarın hava nasıl olacak?' aslında bir farkındalık kampanyası… Amacımız, iklim değişikliğine karşı çözüm yollarını kamuoyuyla beraber aramak… Bu yolları arayan tarafların oluşturduğu güce katkıda bulunmak... Bu amacı gerçekleştirmek için çevre politikaları ve çevrenin korunması amacıyla düzenlenen eğitimlerde öncü olan uluslararası bir kuruluş ile işbirliği yapıyoruz: Kısa adı "REC" olan Bölgesel Çevre Merkezi. Bugün, REC'e Türkiye dahil 31 ülke taraf…

Farkındalık yaratmak...

"Yarın hava nasıl olacak?" çevre ve iklim değişikliği üzerine kamuoyu farkındalığını ölçen araştırmaların sonuçlarından doğdu. Ülkemizde bu konudaki farkındalık ne yazık ki, hem dünya, hem de Avrupa ortalamalarının altında… Yeterince farkında olmadığımız bir sorunun çözümü için topyekûn bir seferberlik yaratmanın güç olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, gelecek üç yılda ‘Yarın hava nasıl olacak?' sorusuyla ülkemizin dört bir köşesine gidiyor ve iklim değişikliği ile ilgili duyarlığı arttırmak için çaba gösteriyoruz.

2010 yılsonuna kadar 11 ilimizi ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz her bir ilde bir hafta kalıyoruz. Eğitim tırımızla gittiğimiz her noktada kent merkezinde büyük bir çadır kuruyor, iki özel teknoloji, gezici bir planetaryum ile ‘sihirli küre' olarak adlandırılan küresel simülasyon cihazı yardımıyla, eğitimlerin etkili ve akılda kalıcı olmasına çalışıyoruz.

Eğitimlerde öncelikli hedef kitlemiz, yakın geleceğin bilinçli tüketici adayları saydığımız lise ve üniversite öğrencileri… Günde, her biri 90 dakikadan oluşan 5 seans var ve her bir günün en son seansını halka açık olarak gerçekleştiriyoruz.

Gezici planetaryumun içinde, eğitimlerin ilk bölümünde, katılımcıların Dünya'dan uzaya bakarak daha büyük bir bütünün parçası olduklarını hissettirmeye çalışıyoruz. Eğitimin ikinci bölümünde, ‘sihirli küre' ile katılımcıların uzaydan Dünya'ya bakarmış gibi yerküreyi gözlemlemeleri sağlanıyor. 61 santimetre çapındaki küresel görüntüleme sistemiyle Dünya üzerindeki yalnızca hava olaylarının değil, aynı zamanda yanardağ patlamalarının, tsunamilerin ve daha birçok doğa olayının simülasyonu gerçekleştiriliyor.

Bu uygulama özellikle çocuklar nezdinde çok etkili oldu. Böylelikle hedeflediğimize de ulaştık. Çünkü, önce çocukları bilinçlendirmek lâzım, yarının tüketicileri onlar. Çevresel sorunlar daha ciddiye bindiğinde buna ilişkin önlemleri alacak olanlar da - her ne kadar bu sorumluluk bize ait olsa da - onlar."

2010 yılı sonbaharında kazı çalışmalarına destek verdiğiniz Sagalassos antik kentindeki Antoninler Çeşmesi'nin açılışına gitmiştik. 28 metre boyunda, 9 metre yüksekliğindeki bu anıtsal çeşme, 7 farklı taş türünün kullanıldığı mimarisi, zengin dekoratif bezemeleri, Burdur Müzesi'nde sergilenen heykelleri, 4,5 m yükseklikten akan şelalesi ve önündeki havuzuyla beni çok etkilemişti. Desteklediğiniz bu projeyi detaylandırır mısınız?

"Aygaz olarak tercihimiz belki ilk akla gelmeyen, ama ülkemize kültürel boyutta daha fazla katkı sağlayacağını düşündüğümüz, destek bulmakta zorluk çeken kişilere ve kurumlara katkıda bulunmak. Belirttiğim gibi geçmişe ne kadar ışık tutarsak geleceğimizi de o kadar aydınlatırız şeklinde bir düşüncemiz var. Sagalassos Projesi'de bu düşüncenin bir uzantısı.

Sagalassos'a gidince, açıkcası insanın tüyleri diken diken oluyor. Ağlasun İlçesi'ne varana kadar ne olup bittiğini çok fark etmiyor insan. Ama oraya vardıktan, çeşmenin bulunduğu alanı gezdikten sonra oradaki insanların o tarihlerde neler düşünerek, ne şekilde hareket ederek yaşadığını gözünüzün önüne getirdiğinizde açıkcası ben çok etkilendim. Aygaz olarak bu projenin içerinde yer almak, ülkemizin bu kadar önemli bir hazinesinin ortaya çıkarılmasında desteğimizin olması bizim açımızdan da gurur ve mutluluk kaynağı."

Anıtsal çeşme...

Çeşmenin hikâyesi de ilginç değil mi?

"Evet, tarihi M. Ö. 4200'lere dayanan Sagalassos Antik Kenti'ndeki kazı çalışmaları, 1990 yılından bu yana Belçika'daki Leuven Üniversitesi desteğiyle ve aynı üniversitenin Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Sir Marc Waelkens başkanlığında yürütülüyor. Antoninler Çeşmesi M. S. 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius dönemine dayanıyor. M.S. 650 yıllarında meydana gelen büyük deprem sonucu, tüm şehirle beraber anıtsal çeşme de yıkılıp yerle bir oluyor. Üzeri arkasındaki yamaçtan kayan toprakla tamamen kapanan çeşmenin kalıntıları 1993-1995 yılları arasında yapılan kazılarla gün ışığına çıkartılıyor. Yüksek mühendis Semih Ercan liderliğindeki restorasyon ekibi tarihi çeşmeyi yeniden hayata döndürmek için 3 bin 500 parçayı tek tek bir araya getiriyor."

Aygaz'ın Sagalassos'a sponsorluğu ne zaman başladı, kaç yıl sürecek?

"1990 yılından bu yana devam eden "kayıp şehir" Sagalassos'un uyandırılması projesine 2005 yılından bu yana tek Türk sponsor olarak destek oluyoruz. Çeşmenin bulunduğu alanın düzenlenmesi için desteğimizi üç yıl daha sürdüreceğiz.

Aygaz ayrıca, bugüne kadar hakkında hiçbir basılı yayın hazırlanmayan Sagalassos'la ilgili ilk fotoğraf kitabının da sponsoru oldu. Bu fotoğraflar, 2009 Eylül ayında Aygaz'ın İstanbul'daki Genel Müdürlük binasında açılan sergiyle İstanbullularla buluştu."

Sagalassos yolculuğumuz sırasındaki sohbetimizde orada etkinlikler yapmayı planladığınızdan da söz etmiştiniz...

"Bu konulardaki temel gözlemim, başlangıçta bir alevle çeşitli çalışmalar yapılıyor, çok meraklı kitle gidiyor, izliyor. Fakat toplumun, özellikle orada yaşayan insanların da bunu benimsemesi lâzım. Yani sadece İstanbul'dan veya yakın illerden bu projeye gönül vermiş kitlelerin açılış sırasında oraya gitmesi veya yılda bir kere ziyaret etmesi yeterli değil. Özellikle o bölgede yaşayan insanların, oradan geçen kişilerin bunu benimsemesi ve sanki o haftasonu sinemaya gidermiş gibi tekrar ziyaret etmesi, ne olmuş, bu ay ne değişmiş, bu yıl ne gibi bir ilave çalışma yapılmış diye merak, sevgi, ilgi duyması lâzım.

Beni Ağlasun'da etkileyen unsurlardan birisi de duydukları ilgiydi. Ağlasun'da beraber gittiğimiz o küçük köy pazarındaki insanların gözlerinde projeye verdikleri önemi gördünüz. Biz orayı gezmeye çıktığımızda yüz kişilik bir yerel halk kitlesi bizimle birlikte geldi. O adamlar sadece biz olduğumuz için gelmediler oraya. Gerçekten merak edip ilgi duydukları için geldiler. Eğer bunu sürdürebilirsek, sürdürülmesinde bir desteğimiz olabilirse örneğin bir bayi toplantısının uzantısında bir saat, iki saat ilave zaman ayırıp ilginin devam etmesinde bir katkımız olursa oranın yaşamasına ciddi destek vermiş oluruz diye düşünüyorum."

Hanedan fotoğrafları

Sürdürdüğünüz projelerinizden birisi Aygaz Kitaplığı... Hemen her yıl, tarihi ve kültürüyle yaşadığımız coğrafyanın zenginliklerini yeniden hatırlatmak ve gelecek nesillere aktarmak için kitaplar yayınlıyorsunuz.

"Evet, aslında en yeni projemiz de Aygaz Kitaplığı'nda. Yeni kitabımızın adı "Hanedan ve Kamera - Osmanlı Sarayı'ndan Portreler." Hanedan zamanından çekilmiş olan çok güzel fotoğraflar var içerisinde o dönemki tarihi bire bir yansıtan. Bu kitabın arkasında Bahattin Öztuncay'ın çok ciddi emeği var. Aygaz'ın 1996 yılından bu yana sürdürdüğü bu projeyle tarihten arkeolojiye pek çok farklı alanlara değinen kitaplardan oluşan 10 eser kültür-sanat hayatımıza kazandırıldı.

Ayrıca Osmanlı diplomatik arşivlerinin bilgi ve belgelerini araştırmacılar için daha ulaşılır kılmak amacıyla "Osmanlı Dönemi Diplomasi Tarihi Projesi" başlığı altında derlenen bilgi ve belgeleri kitap haline getirerek yayınlıyoruz."

Sağlık alanında da önemli çalışmalara imza atıyorsunuz...

"Şöyle ki biraz yakın geçmişimize gidelim. Aygaz olarak bilinçlendirme ve farkındalık yaratma kampanyalarının önemine inanıyoruz. 1998-2002 yıllarında, ‘Aygaz Ev Kazalarına Karşı Uyarıyor', 2002-2008 yıllarında da ‘Dikkatli Çocuk' kampanyalarımızla ülkemizin dört bir köşesine giderek vatandaşlarımızı başta ev kazaları olmak üzere koruyucu sağlık, çevre ve depremlere karşı hazırlık gibi konularda bilinçlendirmeye çalıştık. Sosyal sorumluluk kampanyalarımızda çıkış noktamız hep aynı oldu: Kamuoyu araştırmalarını temel aldık. Örneğin, 1998 yılındaki kamuoyu araştırmaları hastanelerin acil servislerine yapılan başvurularda ilk sırada ev kazalarının olduğunu gösteriyordu. Gerek doğrudan eğitimler, gerekse iletişim kampanyasıyla milyonlarca insanımıza ulaştık. Aynı şey ‘Dikkatli Çocuk' için de geçerli… 374 bin çocuğa bu eğitimi verdik.

‘Dikkatli Çocuk Bilinçlendirme Kampanyası', 2003 IPRA Golden World Awards'da kurumsal sosyal sorumluluk alanında ‘Mükemmellik' ödülünü, 2005 yılında ise Sabre Awards'da eğitim ve endüstri kategorilerindeki iki büyük ödülü Türkiye'ye getirdi. Bu proje, ‘Aycan Dikkatli Çocuk Tiyatrosu' olarak bu yıl da sürecek."

Ayışığı projesi

Yine sağlığa yönelik projelerinizden birisi de "Ayışığı."

"Türkiye'de insanların sağlık anlamında özellikle kırsal kesimde ilk muhatap oldukları yer sağlık ocaklarıdır. Sağlık ocaklarının içerisinde de aşı odaları, küçük yaralanmalarda, aşılarda gidilen ilk yer. 81 ildeki 81 sağlık ocağını baştan sona yeniledik. Böylece bugüne kadar Aygaz'ın sağlık alanında gerçekleştirdiği en yaygın projeye imza atılmış oldu."

Annelere ve anne adaylarına yönelik çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

"TAP Vakfı işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz 'Güvenli Annelik Projesi' kapsamında İstanbul'daki Bakırköy Doğum Hastanesi'nde ilk pilot uygulama 2006 yılında gerçekleşti. Burada 4 bin 600'den fazla gebe ve 7 binin üzerinde loğusaya sağlık, bakım ve bilinçli annelik konularında eğitim verildi. Daha sonra Düzce İl Sağlık Müdürlüğü'yle Düzce'de anne ve anne adaylarına eğitim verilmeye, ardından proje Diyabakır ilinde de yürütülmeye başlandı. Aygaz desteği ile 2006 yılından bu yana toplam 31 bin 349 gebeye ve 16 bin 486 loğusaya eğitim ve danışmanlık verildi."

Eklemek istediğiniz?

"2010 sona erdi. 2011, bizim 50. yılımızı kutlayacağımız bir dönem olacak. 50. yıla ilişkin gerçi çok kapsamlı açıklamalar yapacak, projelerimizi açıklayacağız. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde 2011'de de çok aktif olacağız. Onlar için de sizinle ayrıca bir görüşme düzenleriz, tekrar bir araya geliriz diye ümit ediyorum."

Memnuniyetle, teşekkürlerimle...

Aygaz Kitaplığı'ndan 11 kitap

"Türkiye Baştan Başa Bir Ülke" (1996)

"Kapadokya: Kayalardaki Şiirsellik" (1998)

"Tanrılar Dağı Nemrut" (1999)

"Otağ-ı Hümayun" (2000)

"Hasbahçe: Osmanlı'da Bahçe ve Çiçek" (2002)

"Dersaadet'in Fotoğrafçıları" (2003)

"Hatıra-i Uhuvvet- Portre Fotoğrafların Cazibesi" (2005)

"Osmanlı Sarayının Çocukları" (2006)

"Troya Hazineleri" (2006)

"II. Meşrutiyet'in İlk Yılı" (2008)

"Hanedan Portreleri" (2010) (Sadberk Hanım Müzesi ile)

Diyabetik çocuklar ve aileleri için "Şeker Çocuklar"

Diyabetli çocuklar için de "Şeker Çocuklar" projeniz var...

"Kamuoyu araştırmaları sonucunda gördük ki Türkiye'de 20 bin diyabet hastası çocuk var. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Aygaz'ın 2004 yılından bu yana destek olduğu Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği, diyabetik çocuk ve ailelerine yönelik eğitici ve bütünleştirici etkinlikler düzenliyor. Derneğin en önemli çalışmalarından birini her yıl Temmuz ayında İstanbul Üniversitesi'nin Enez Sosyal Tesisleri'nde Aygaz'ın desteğiyle gerçekleştirilen Diyabetik Çocuklar Kampı oluşturuyor. Kampa 8 – 18 yaş arası diyabetik çocuklar ücretsiz olarak katılabiliyor. Uzman doktorların, diyetisyenlerin, spor eğitmenlerinin, psikiyatr ve psikologların hazır bulunduğu kampta 100 civarında diyabetik çocuğa diyabet hakkında bilgiler veriliyor. Ayrıca çocuklar psiko-sosyal yönden de eğitiliyor. Çocuklar bu eğitimin yanısıra el sanatları, piknik, folklor ve dans gibi aktiviteler ile yüzme, sutopu, voleybol, basketbol, futbol, masa tenisi, aerobik, yürüyüş gibi sportif faaliyetlere katılabiliyorlar. Kamp sonunda düzenlenen özel gecede ise çeşitli gösteriler yaparak hünerlerini sergiliyorlar."

Tiyatro Festivali ve Bienal'de Aygaz

Çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklerde de anasponsor veya sponsor olarak Aygaz adına rastlıyoruz.

"Tabii. Örneğin İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın Uluslararası Tiyatro Festivali'nin ana sponsoruyuz. Burada da yine tiyatronun ülkemizde daha fazla ilgi görmesi için Aygaz olarak destek vermemizin doğru olacağına inandık. Çok nitelikli eserler geliyor. Örneğin bu son festivalde John Malkovich'in çok talep gören bir oyunu vardı. Bütün programlarımı iptal etmek pahasına kaçırmadım, seyrettim ve çok etkilendim. Canlı olarak görmek çok önemli; keza ‘Sutra' diye bir eser vardı, onu da seyrettim. Bu konuda da yine kolaya kaçmayı sevmiyoruz. Yani çok daha popüler, çok daha rahat finansal destek sağlanabilecek, belki de kamuoyunda daha fazla ses getirebilecek birçok proje olabilir, ama Aygaz'ın kurumsal duruşuyla desteklediğimiz tarzda projelerin çok daha doğru şekilde ilişkilendirilebileceğini düşünüyoruz.

İstanbul Bienali de desteklediğimiz projelerden birisi, gerçi o Koç Holding ana sponsorluğunda yürüyor. Biz de memnuniyetle yanında yer alıyoruz.

Sergiler, kitaplar zaten doğal, günlük hayat akışımızın içerisinde desteklediğimiz projeler olduğu için her birini tek tek saymıyorum."

 

Bu konularda ilginizi çekebilir