Geleceğin sektörü madencilik olacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa TURHAN / Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi

Dünya'da ticareti yapılan 90 çeşit madenin 77'si az ya da çok ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye maden rezervleri bakımından da oldukça zengindir. Maden üretim değeri itibariyle 132 ülke arasında 28'nci sırada, maden çeşitliliği bakımından 10. sırada yer almaktadır. Başta endüstriyel hammaddeler olmak üzere, metalik madenler, enerji hammaddesi ve jeotermal bakımından iyi bir konumdadır.

Anayasa'nın 168'nci maddesi, "Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi" ile ilgilidir. "Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir." İfadesi ile,  04/06/1985 tarihinde kabul edilen 3213 sayılı Maden kanunu ve ona dayalı çıkarılan yönetmelikler madencilik faaliyetlerini düzene sokmuştur.

Madenciliğin en zayıf ve dikkat isteyen yönü "arama süreci" dir. Madencilik aramaları, teknoloji, sermaye, istihdam ve bilgi gerektirir. Ayrıca uzun zaman ve yüksek risk faktörüne sahiptir. Aramalar neticesinde bulunan madenlerin işletilmesi ile istihdama katkı,ekonomiye sağlayacağı girdi, oluşturacağı katma değer ve imalat sanayinde sürekliliği sağlama özelliği ile makro dengelerin vazgeçilmezi olarak kabul edilmelidir.

2002 yılında GSYİH içersinde madenciliğin payı %1'in altında iken 2008 de %1.4 olmuştur. İmalat Sanayi içersindeki payı 1998 Temel Fiyatları ile 2004 de %3.1'den  2008 de %3.3'e çıkmıştır.

2004 yılında toplam ihracat içersinde madencilik sektörünün payı %1.8'dir. 2008 yılına gelindiğinde bu pay %2.4'e ulaşmıştır. Maden ihracatı içersinde %52'lik paya sahip mermer ihracatını, %11 pay ile krom, %10 ile bakır, %4 ile bor ve feldspat, %3 ile ferrokrom izlemektedir.

2003'de  5.4 ton altın üretimi 2008 de 10 tona ulaşmıştır. Gümüş üretimi ise 98 tondan 200 tona ulaşmıştır. Bakır tüvenan üretimi 2.9 milyon tondan 4.8 milyon tona, çinko tüvenan üretimi  371.5 bin tondan 464.7 bin tona, demir tüvenan üretimi 4.2 milyon tondan 4.8 milyon tona ulaşmıştır. Krom tüvenan üretimi ise 504,8 bin tondan 3.6 milyon tona, kurşun tüvenan üretimi 173.9 bin tondan, 648.9 bin tona çıkmıştır.

Bunun yanında endüstriyel hammaddeler toplam üretimi  2003'de  31.5 milyon tondan, 63.6 milyon tona gelmiştir. Metal maden cevheri üretici fiyat endeksi 2003=100 bazı ile 2004 yılında 113.0 iken, 2008 yılında 248.0 düzeyine ulaşmıştır. Bu zaman zarfında rekor fiyat artışları madencilik sektöründe olmasına karşılık genel endeks 158.9 olmuştur.

Ülkemizde madenciliğinde ekonomiye katkısı rakamlarda da izlenen oldukça canlı faaliyet izlenmektedir. 1998-2002 yılları arasında 13.718 adet ruhsat düzenlenmiş iken 2003-2009 döneminde 60.743 adet ruhsat düzenlenmiştir. Bu dönemde arama ruhsatı müracaatı 86.904 adeti bulmuştur.

Madencilik yatırımlarında oldukça önemli gelişmeler izlemekteyiz. Kamu sabit sermaye yatırımları içersinde madenciliğin payı %1.7 iken 2009 yılında bu pay %2.7 olmuştur. 2010 yılı kamu sabit sermaye yatırımlarının toplam kamu sabit sermaye yatırımları içersindeki payı ise 3.5 olarak hedeflenmiştir.

Böylesine önemli bir sektöründe yapılması gerekenlerin başında, arama faaliyetlerindeki "uzun zaman" ve "yüksek risk" faktörlerini azamiye indirmek gelmelidir. Sektörün  üst kuruluşu olan "MİGEM", kadro ve imkanlara sahip kılınmalıdır. Rezerv bakımından üstünlük sağlayan madenlerde Dünya pazarlarında var olan yoğun rekabeti lehte kullanıp  yurtdışında çalışacak şirketlere bilgi, finansman ve teknoloji yardımında bulunulmalıdır.

Maden cevheri ulaştırması için sağlam altyapı yatırımları ve hizmeti verebilmeli, politikalarda kalıcılık sağlanıp sektörünün orta ve uzun vadeli stratejik planlaması yapılmalıdır. Madencilik faaliyetleri için sınırlama getiren bazı kanun ve yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir. Güçlü sermaye şirketlerinin madenciliğe girmesi teşvik edilmeli, bankacılık sisteminin kaynak sağlamalı, Kamu bilgileri madencilik şirketlerine açılmalı, MTA, üniversiteler, şirketlerin araştırma projelerine destek verilmelidir.