Gelecek yıl kur daha istikrarlı olur

3+7=10. Bu, Sabancı Holding CEO'su Zafer Kurtul'un 2012 yılı için yaptığı hesap. Yüzde 3, Türkiye için 2012 büyüme beklentisi. Enflasyonun ise 2012 sonu itibarıyla yüzde 7 olacağını öngörüyor. "Sabancı Holding olarak büyümede bunun üzerine çıkmamız lazım

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

 

Sabancı Holding CEO'su Zafer Kurtul, 2012 ile ilgili karamsar değil ancak tüm dünyada büyüme oranlarında düşüş öngörüyor: Türkiye için büyüme beklentisi yüzde 3. En büyük riski Avrupa'da görüyor, bir de cari açığın finansmanının altını çiziyor. O'na göre Avrupa'da yüksek kamu borçlarının kabul edilebilir seviyelere inmesi 5 yıldan önce düzelmeyecek, bu nedenle önümüzdeki süreçte daha çok özkaynak kullanımı gerekecek ve verimli çalışmak önemli olacak.

Zafer Kurtul, "Önümüzdeki yıl, bu yılki gibi bir büyümenin olması imkansız. Bizim tahminimiz yüzde 3. Enflasyon beklentimiz yüzde 7. 3+7=10. Sabancı Holding olarak büyümede bunun üzerine çıkmamız lazım ki reel anlamda büyüyelim. Hesaplarımızı buna göre yapıyoruz. Bizim büyüme hedefimiz yüzde 15’in üzerindedir" diyor.

Cari açığın ise önümüzdeki dönemde azalacağını öngörüyor: "Önümüzdeki yıl 60 milyar dolara düşse bile yine de çok büyük bir rakam. Türkiye'nin milli hasılasının yüzde 4'ü seviyelerinde olsa bu rahatsız etmeyecek, sürdürülebilir bir tutar olur." 

KREDİ MALİYETLERİ ARTACAK, BORCA DİKKAT

Zafer Kurtul bu noktada çok önemli uyarılarda bulunuyor: "Bizim üzerinde özellikle durduğumuz konu, kur riskimizi nasıl daha azaltabiliriz konusu. Ülkemizde özel sektörümüzün 120 milyar tutarında kur riski olduğu hesaplanıyor. Risk yönetimi çok önemli hale geliyor. Global gelişmelere, trendlere baktığımızda bunlardan ilki, gelişmiş ülkelerde kamu borcunun yükselmesi, ikincisi ise tüketicinin borcunun düşürülmesi gerekliliği... Bu ikisi hem kredi faizlerinin önümüzdeki dönem yükselmesine sebep olacak, hem de tüketimin önümüzdeki dönemde daralmasına neden olacak. Önümüzdeki dönem likidite azalacak ve krediler  nispeten daralacak. Demek ki daha çok özkaynakla iş yapma zorunluluğumuz artıyor."

Yatırımlarda özkaynak oranının arttırılması beraberinde yeni bir strateji de gerektiyor. Zafer Kurtul'a göre daha yüksek özkaynakla yapılacak projelerin verimliliğinin daha yüksek olması gerekiyor.

CEO Kurtul, Avrupa'daki krizle birlikte iş hayatında yaşanan dönüşümü çok net biçimde özetliyor:

"Düşük faizli borçla yapılan yatırımlarda, işler iyi gittiği zaman, projelerin verimi düşük de olsa yatırılan sermaye borçlanmanın katkısıyla tatmin edici bir getiri sağlıyor. Ama artık bu eskisi kadar söz konusu olmayabilir. Önümüzdeki süreçte kredi maliyetleri artacak. Bu nedenle daha çok özkaynakla daha verimli, karlı işlere odaklanmak gerekecek ve risk yönetimi giderek önem kazanacak. Bunlar bizim de önümüzdeki yıl önemle üzerinde çalışacağımız konular. Kısa vadeli dalgalanmaları karşılayabilmek, bununla başedebilmek için mali açıdan şirketlerin dayanma gücü olması, özkaynağın yeterli olması çok önemli... Dolayısıyla benim önerim, borçululuklara ve likiditeye dikkat edilmesi. Avrupa'da hem kamuya, hem bankalara, hem de şirketlere baktığımızda borçluluk oranlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Faiz oranları düşükken bu işleyen bir model olarak görülüyor. Ama problemli durumlarda, likiditenin azalması, ekonomik büyümenin beklenenin altında olması halinde, yüksek borçluluk tam tersine, aleyhe çalışıyor." 

TÜRKİYE YILDIZ ÜLKE KONUMUNDA

Büyüme oranı Zafer Kurtul için önemli bir endikatör. Yüzde 3'lük büyüme de onu kaygılandırmıyor. Bunun nedenini şöyle anlatıyor: "Zaten ülkemizin sürdürülebilir büyüme oranı yüzde 4-5 arasında. Bunun üzerindeki büyüme bizde ciddi büyüklükte cari açık yaratıyor. Enflasyonda da, kurda da hareketlilik getiriyor, kurdaki artış enflasyonun artmasına sebep oluyor, enflasyonla mücadele zorlaşıyor, Merkez Bankası faizleri arttırıyor, sıkılaştırma tedbirleri alınıyor, büyümenin düşmesiyle cari açık da düşüyor." 

Zafer Kurtul, Türkiye için hem 2010, hem de 2011'i büyüme açısından "iyi yıllar" olarak tanımlıyor. Sabancı Holding açısından da 2011'in ilk 9 ayı çok iyi geçmiş. Özellikle karlılıkta yakalanan artış Zafer Kurtul'u çok memnun etmişe benziyor: "Sabancı Holding konsolide net karımız 2011 yılında yüzde 30 yükseldi. Finans dışı şirketlerimizde ise karlılık artışı yüzde 70 oldu. Dolayısıyla 2011 Sabancı Holding için başarılı bir yıl oldu diyebiliriz."

Ancak 2011'in son dönemi Avrupa'daki sıkıntıların su üstüne çıkması ile piyasaların endişe duyduğu bir ortama dönüştü. Zafer Kurtul gelişmelerle ilgili beklentilerini şöyle anlatıyor:

"Yunanistan'dan sonra İtalya, Fransa, sonra Belçika, belli bir düzeyde İspanya, bu ülkelerin borçlulukları piyasayı tedirgin ediyor. Biz bu dönemde Avrupa'da özellikle büyümenin yavaşlayacağını hatta önümüzdeki sene AB’nin küçüleceğini düşünüyoruz, 2012 büyüme tahminleri yıllık eksi yüzde 0.8’ e düşürüldü. Bu ülkelerin kamu borçlarını geri ödeyebilmeleri, borçlarını zaman içinde düşürebilmeleri için çözüm bulunması gerekiyor. Çünkü, kamu borçları geri ödenemezse Avrupa bankacılık kesiminin ciddi ölçüde sermaye ihtiyacı doğuyor. Avrupa ülkelerinin hakikaten çok disiplinli ve odaklanmış programlar takip etmesi ve borçluluklarını düşürmeleri gerekiyor. Özellikle Avrupa ve Amerika’da mali disiplin gerekiyor... Ancak bunun yanında gelişmekte olan ülkelerde de çok daha farklı bir resim var. Asya'da büyümeler kuvvetli, Güney Amerika'da da özellikle Brezilya, Meksika... Doğal kaynakları zengin ülkeler Kanada, Avusturalya, Güney Afrika, Rusya yüksek tutarlarda emtia ihracatı yapıyorlar ve bu ülkelerde işler iyi gidecek görünüyor. Türkiye'ye baktığımızda ise son yıllardaki ekonomik performansıyla hakikaten bir yıldız ülke konumunda. Türkiye'nin kamu borç seviyeleri çok iyi durumda. Bankalarımız kuvvetli durumda. Tabii bankacılık sektörümüzün sağlığının iyi korunması gerekiyor. Ülkemizin hem cari açığının düşmesi hem de büyümesinde daha olumlu neticeler alması için özellikle yenilikçiliğe, inovasyona, insan kaynaklarına, ekip çalışmasına önem vermemiz gerekiyor. Bu konular önümüzdeki yıllarda daha çok önem kazanacak." 

DALGALANMALARI YADIRGAMIYORUM

Zafer Kurtul, "Avrupa'daki krizi nasıl okuyorsunuz" sorumuza, "Serbest piyasa ekonomilerinde, modern kapitalist sistemlerde mutlaka dalgalanmalar olur, olacaktır. Dolayısıyla çok yadırgamıyorum bu yaşananları" diyerek yanıt veriyor. Bütün finansal krizler aşağı yukarı benzer biçimde oluşuyor. Ekonomik ve finansal problemler zaman içinde birikiyor ve bir noktada artık mevcut durum sürdürülemez hale geliyor. Bütün krizler varlık fiyatlarının aşırı şişmesiyle başlıyor. Bu şişmeyle borçların artışları el ele gidiyor. Ancak ABD'deki subprime krizinde de, Avrupa'daki son krizde de bir öngörü zafiyeti yaşandığını da belirtmeden geçmiyor.

"Kriz olana kadar ki gelişmelere baktığınızda; piyasalar yanlışlığı bir süre devam ettiriyorlar ve sorunlar daha da büyüyebiliyor. Mesela Avrupa'daki bu ülkelerin bu kadar borçlanamaması lazım, piyasaların bu sürdürülemez durumu daha önce farkına varmaları lazım. İnsan psikolojisi zaman zaman durumu çok iyimser görüyor. Kar baskısı, işleri büyütme baskısı nedenleriyle, likiditenin bol olduğu sürece ve varlık fiyatlarının arttığı sürece piyasalar riski görmek istemiyor. Gördüğü anda problem zaten çok fazla büyümüş oluyor. Ama neticede serbest piyasa ekonomilerinde zaman zaman dalgalanmalar oluyor ve sonra alınan tedbirlerle bu aşılıyor. Piyasa bu tip durumlarda aşırı fevri davranabiliyor. Olayları olduğundan daha iyi ya da kötü görebiliyor. Şu anda psikoloji oldukça negatif, özellikle Avrupa'da. Bu sorunun aşılması için alınacak tedbirler liderlik, koordinasyon gerektiriyor. Farklı bir süreç yaşanıyor Avrupa'da, daha önce görmediğimiz bir süreç. Avrupa Birliği böyle bir durumu ilk kez yaşıyor, liderler değişiyor, teknokrat idareler geliyor. Ancak bu şekilde mali disiplinin uygulanabileceğine inanılıyor. Bu, özellikle Avrupa'da yaşayan kişiler için tasarruf, gelirlerin azalması demek. Biz ülkemizde yıllardır yüksek oranlarda faiz dışı fazla vererek, disiplinli bir bütçe uyguladık. Bizim bütçe açığımızın milli gelirimize oranı yüzde 1.5. Tabii Avrupa'nın da disipline girmesi, daha az kazanıp daha çok çalışması gerekiyor."

EURODAN ÇIKAN OLMAZ

Zafer Kurtul, Avrupa Birliği'nin bozulmasını beklemiyor. Çünkü "Euro'dan çıkış, çıkan ülke için ciddi bir karmaşa yaratır. Yeni bir para birimine geçilmesi sonrası yüksek oranlı bir devalüasyon, ardından da yüksek enflasyon olacaktır. Dolayısıyla euroda kalıp kendi yapısal tedbirlerini alma yoluna gideceklerdir. Biz bunu nasıl yaptık, yapısal tedbirlerimizi aldık, mali disiplin uyguladık, onların da bu sürece girmesi gerekiyor." Ancak, Avrupa'daki dalgalanmaların çok uzun bir süreç olduğunu düşünüyor. Kurtul'a göre çok disiplinli bir çalışma yapılsa bile bugünkü Avrupa'nın borçluluğunun makul seviyelere inmesi 5 yıllık bir süreç gerektiriyor.

Sabancı Holding CEO'su Türkiye açısından ise geleceğe çok umutlu bakıyor. "Burada fırsatları riskini iyi yöneten, yenilikçiliğe, ekip çalışmasına önem veren şirketler yakalayacak. Bizim ülkemizde şirketlerimiz açısından gideceğimiz çok yol var. Çok da imkan var. Coğrafi olarak çok iyi bir konumdayız. Çok iyi bir işgücü, verimli bir piyasamız var. Eğitim sistemimiz gelişiyor. Biz çok umutlu bakabiliriz geleceğe." 

Sosyal medyada gelişim inanılmaz, çevik şirketler başarılı olacak 

Sizce geleceği şekillendirecek en önemli trend nedir?

Teknolojideki gelişme. Yeni ürünler çıkıyor, pazarlar gelişiyor ve rekabet artıyor. Teknolojiyi iyi kullanarak nasıl daha rekabetçi olabiliriz? Teknoloji rekabet avantajı sağlıyor. Artı, çok hızlı olmak gerekiyor. Bugün çok iyi bir fikriniz olabilir ama hayata geçirmekte gecikirseniz iyi fikir önemini yitirmiş olabiliyor. Sosyal medyadaki gelişim inanılmaz. 7 yıllık Facebook'a 100 milyar dolar değer biçilebiliyor. Müthiş bir iletişim imkanı var. Bütün ürünlerinizle, hizmetlerinizle ilgili müşterileriniz birbiriyle iletişim halinde. Eleştirilerin takip edilip cevaplandırılması gerekiyor. Müşteri memnuniyeti çok önemli hale geliyor. Müşteri daha da ön plana çıkıyor. Müşterinin bağlılığı azalıyor çünkü müşterinin önündeki seçenekler artıyor. Müşteriyi tutundurma çok önemli hale geliyor. Dolayısıyla çok rekabetçi bir döneme giriyoruz. Burada başarılı olmak için verimli ve yenilikçi olmak şart. Ekip çalışmasına önem veren, çevik şirketler başarılı olacak. Zaten daralan bir pazar söz konusu. Kapasite kullanım oranlarında düşüş devam ediyor. 

Yeni bir şirket kuracak olsanız şu anda hangi işte olurdu bu?

İş doğru yapıldığı zaman her sektörde başarılı olunur, özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde. Yeter ki doğru yapılsın, her sektörde çok potansiyel olduğunu düşünüyorum. Bu yıl neyi nasıl yapmalı? 

1. Daha çok özkaynakla iş yapmalı

2. Daha verimli, daha karlı projelere odaklanmalı.

3. Risk yönetimine çok dikkat edilmeli.  

Gelecek yıl kur daha stabil olur, TL yükselebilir

+ Büyüme oranı yavaşlarsa, ki öyle görünüyor, önümüzdeki yıl Türk lirasının, kur dengelerinin daha stabil olması, Türk lirasının çok az değer kaybetmesi hatta değer kazanması söz konusu olabilir.  

+ Görüyoruz cari açıkta azalma eğilimi var. Cari açığı tetikleyen kredilerin çok hızlı oranda büyümesi. Kredilerde özellikle ihtiyaç kredilerinde daha makul oranlarda bir büyüme hedefleniyor. Gelecek yıl bu yıla oranla büyümede yavaşlama öngörüyorum.  

+ Cari açık konusu kısa vadede çözülebilecek bir konu değil. Tedbirlerin alınması ile ancak orta vadede çözülebilir. Tabii yapısal tedbirler şart. 

Borç ödemeleri saatli bomba gibi... 

"Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve diğer Avrupa birliği ülkelerinin önümüzdeki dönemki borç ödemelerine baktığımızda, bu bir saatli bomba gibi. Avrupa Merkez Bankası’nın görevlendirilip, para basarak birlik ülkelerinin tahvillerini almadığı zaman bu borçların yenilenmesi bu günün piyasa koşullarında mümkün görünmüyor. Önümüzdeki dönem euronun diğer para birimlerine karşı zayıflayacağını bekliyorum. Dolayısıyla bu konular nasıl çözümlenecek, çözümlenebilecek mi göreceğiz. Avrupa’da sorunları erteleme eğilimi var. Fakat artık zaman yok. Önümüzdeki dönemde çözüm için Almanya’nın liderliği çok önemli "

Bu konularda ilginizi çekebilir