Gelişimin sürmesi ortak dileğimiz…
GAZİANTEP'TEN / Orhan KARADAĞ
2010 yılına girdiğimiz şu günlerde, ekonomiyle ilgili tüm kesimler 2009'un değerlendirmesini yapmaya, yeni yılın ekonomik açıdan nasıl geçeceğine ilişkin öngörülerini ortaya koymaya başladılar. Biz de 2009'un Gaziantep ekonomisi açısından nasıl geçtiğini ortaya koymaya çalışacağız.
2008 yılının sonlarında Amerika ve Avrupa'dan tüm dünyaya bir anda yayılan ekonomik kriz, 2009'un özellikle ilk 3 çeyreğinde her alanda kendini yoğun biçimde gösterdi. Japon ev hanımlarının tasarruflarını Türkiye tahvillerinde değerlendirmelerini sağlayacak kadar küçülen dünyada elbette hiçbir ülke ya da kesimin ekonomik krizin etki alanı dışında kalması beklenemezdi. Nitekim her ülke gibi Türkiye de kendini son yılların en ağır ekonomik krizinin ortasında buldu. Ancak her ülke krizden aynı oranda etkilenmedi. Örneğin gelirlerini özellikle petrol ve doğalgaz üretiminden elde eden Ortadoğu ülkeleri krizden az etkilenen ülkeler oldular.
Türkiye'de de üretim ve ihracatın yoğunluk kazandığı bölgelerden bazıları diğer yörelere göre krizden nispeten daha az etkilendiler. İşte Gaziantep, krizin etkilerini en hızlı şekilde atlatan illerin başında geliyor. Gaziantepli sanayicilerin Irak başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerine önemli oranda ihracat gerçekleştirmeleri, son ekonomik krizden nispeten daha az hasar almalarını sağladı. Gaziantep'in Denizli ve diğer bazı iller gibi büyük oranda bir sektöre (örneğin tekstile) bağımlı olmayıp, temel gıda ürünleri başta olmak üzere birkaç sektörde ağırlığının bulunması da bu gelişmede olumlu rol oynadı. Nitekim Gaziantepli un, makarna, sıvı yağ, çikolata, halı, ambalaj ve iplik üreticileri krize rağmen ihracat rekorları kırmaya devam ettiler. Tüm bu sektörlere hammadde ve yan ürün sağlayan alt sektörlerin yanında makine ve yedek parça üretimi yapan makine imalat sektörü de krizin etkilerini az hasarla atlatma fırsatı buldu.
Krizin Gaziantep ekonomisine yaptığı olumsuz etkilerin başında, bankaların kredi faizlerini yükseltmeleri, günü gelmediği halde bazı kredileri geri çağırmaları ve kredi kullanmayı güçleştirmeleri oluşturdu. Gaziantep gibi büyük oranda öz sermaye ile çalışırken üretim rakamlarının büyümesinden sonra yüksek miktarda kredi kullanmaya başlayan sanayicilerin faaliyet gösterdiği bir ilde bankaların adeta terör estirmesi elbette bazı firmaları olumsuz etkiledi. Belki de 2001 krizinden önemli dersler çıkaran bankacılık kesimi daha soğukkanlı değerlendirmeler yapmaya başlayınca, bu sorun da çözüm yoluna girdi.
Gaziantep 2009 yılında da ihracatın yanı sıra Anadolu'da en fazla Ar-Ge projesi, marka tescil ve endüstriyel tasarım başvurusu yapılan illerin arasında yer aldı. Dünyanın dört bir yanında düzenlenen ciddi fuarların neredeyse tamamında Gaziantep'ten en az birkaç firma yer aldı. Ve son olarak yılın son bölümünde Halı İhracatçıları Birliği'nin Gaziantep'te kurulması karara bağlandı. İlimizde turizm sektöründe önemli yatırımların gerçekleştirilmesi ve komşu ülkelerle ilişkilerin artırılması da geleceğe umutla bakmamızı sağlayan gelişmeler oldular.
Önemli doğal kaynakları ve büyük devlet yatırımları bulunmadığı halde girişimciliği, cesareti ve dinamizmi sayesinde tamamen kendi imkânlarıyla sanayileşip gelişen, bu yönüyle ülkenin en önemli üretim ve ihracat üslerinden biri haline gelen Gaziantep, son ekonomik krizi en az hasarla atlatan illerden biri olmayı başardı. Bize göre bu özelliğiyle bir kez daha ülkemiz için sahip olduğu stratejik önemini gösterdi. Türkiye'nin üretim ve ihracatta aydın yüzü olması bir kez daha başaran Gaziantep'in 2010 yılında da gelişimini sürdürmesi hepimizin ortak dileği…