”Gerçeker'i hukukçu gibi davranmaya davet ediyorum”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Anayasa değişiklik teklifine ilişkin, Gerçeker'in adeta siyasi parti lideri ağzıyla konuştuğunu söyledi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in Anayasa değişiklik teklifine ilişkin, "Adeta bir siyasi parti lideri ağzıyla konuşmuştur. Ben Sayın Gerçeker'i gerçek bir hukukçu gibi davranmaya şahsen davet ediyorum" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AKP MKYK toplantısı sona erdi. Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıda, Anayasa değişiklik teklifi, demokratik açılım süreci, ekonomik ve siyasi gelişmeler görüşüldü.
Çelik, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in yaptığı açıklamaları değerlendirdi ve "Söylenmemesi gereken sözler sarf etmiştir. Elbette yargı bağımsızdır, tarafsız olmalıdır. Yargı bağımsızlığına saygımız sonsuzdur. Yargıya da hukuka da güveniyoruz. Yargıya güvenmek bütün yargıçlara da güvenmek anlamına gelmiyor. Maalesef alınan bazı kararlar bu anlamda kamu vicdanını adeta karartmaktadır" şeklinde konuştu.
Çelik, Yargının herkes için çok önemli olduğunu ifade ederek, "Biz yargının bağımsızlığına da tarafsızlığına da çok önem veriyoruz" dedi. Türkiye'de ‘işini hakkıyla yapan, gerçekten bir yargı mensubu gibi davranan, adalet dağıtmaya çalışan çok sayıda yargı mensubunun' bulunduğunu ifade eden Çelik, "Biz onların karşısında da millet olarak, halk olarak yaptıkları saygın işten dolayı şapka çıkarırız. Sayın Başbakan'a ağız dolusu hakaretler eden birçok insanla ilgili yapılan başvurularda da maalesef Sayın Başbakan haklı görülmemiştir. Bizimle ilgili olarak bakanlık dönemimizde birçok arkadaşımızın yapmış olduğu başvurularda da yargılama nedense bizim lehimize sonuçlanmamıştır. Bu ve benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Gerçeker'in hükümetin özellikle 'yargıyı vesayeti altına almak istediğini, iktidar partisinin yargıyı vesayeti altına almak istediğini' söylemesi gerçekten yadırganmıştır. Böyle bir niyetimiz asla olmadı. Böyle bir düşüncemiz asla olamaz. Biz AK Parti'ye, AK Parti hükümetlerine uygun bir yargı modeli oluşturmaya çalışmıyoruz. AB'nin 27 ülkesi var. Oradaki ortalamayı alalım. Medeni hukuk sistemi oturmuş, demokratik standartları yüksek olan ülkelerde bu işlemler yapılıyorsa biz onu yapmaya talibiz ve onu yapmaya çalışıyoruz. Sayın Gerçeker daha öteye giderek 'TBMM'nin buna geçit vermeyeceğini, geçit verse bile büyük Türk milletinin buna geçit vermeyeceğini' söylemiştir. Adeta bir siyasi parti lideri ağzıyla konuşmuştur. Ben Sayın Gerçeker'i gerçek bir hukukçu gibi davranmaya şahsen davet ediyorum. Bu tavrı, kendisine yakıştırmadığımı ifade etmek istiyorum. Kendisi elbette saygın bir hukuk adamıdır ama hukuk adamı gibi davranması ve söylemlerinin de buna göre olması gerekiyor. Bunu çok yadırgadığımızı milletimizin huzurunda ifade etmek istiyorum" dedi.
"Herkes millet adına bir iş yapmaya çalışıyor"
Çelik, Yargıtay Başkanı Gerçeker'in siyasi partilerle ilgili denetimin Sayıştay'a bırakılmasını yadırgadığını ifade ettiğini hatırlatarak, "Sayıştay bütün millet adına denetim yapıyor. Mali denetim yapıyor. Bütün devlet kurum, kuruluşlarını denetliyor. Aslında bağımsızlık ve tarafsızlık bir kişinin kim tarafından atandığıyla ilgili değildir. Bizatihi onun tarafsız olup olmaması atanma mevzu ile ilgili bir olay değildir. Bugün Türkiye'de bağımsız olan birçok kuruluş vardır. Bunlar hükümet tarafından atanırlar ama çalışma şekilleri de bağısızdır, aldıkları kararlarda da bağımsızdırlar. Bunun en tipik örneklerinden biri de Merkez Bankası'dır. Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkündür" dedi.
ABD'de, ABD başkanı tarafından atanan birçok hukuk adamı yeri geldiği zaman başkana karşı çok rahatlıkla bir tavır sergileyebildiğinin altını çizen Çelik, şöyle devam etti:
"Sayıştay, TBMM adına denetim yapıyor. Herkes millet adına bir iş yapmaya çalışıyor. Biliyorsunuz yargı Türk milleti adına yargılama yapar. TBMM Türk milleti adına yasama faaliyeti yapar. Hükümet Türk milleti adına yürütme faaliyeti yapar. Bütün mahkemeler karar verirken ‘büyük Türk milleti adına' diye başlar. Dolayısıyla kararları milletin vicdanına uygun olması gerekiyor. Eski bir cumhurbaşkanımız diyor ki 'Referandumdan evet çıktıktan sonra Anayasa Mahkemesine tekrar götürülebilir. Bütün millet, diyelim ki yüzde 60-65 halk buna evet diyecek, siz 11 kişinin önüne götüreceksiniz ve 11 kişiye diyeceksiniz ki 'bu olmadı, bununla ilgili nihai hükmünüzü verin' diyeceksiniz. Böyle bir demokratik anlayış olmaz. Millete dayalı yargı böyle olmaz. Böyle bir şey söz konusu olamaz.
Bu konularda ilginizi çekebilir