Gıdalarımızın sağlıklı bir şekilde taşınması için ATP Konvansiyonu'na taraf olmalıyız

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Ertuğrul TARHAN / TIRSAN Treyler AŞ İcra Kurulu Üyesi

Ülkemiz gıda üretimi konusunda kendine yetebilecek üretimi yapan dünyanın 9 ülkesinden biridir. Gerek coğrafi konumu, üç tarafının denizle çevrili olması, akarsu ve doğal kaynakları zenginliği, gerekse Doğu-Batı / Kuzey-Güney bölgesel iklim farklılıkları gıda üretimini tetikleyen ve destekleyen önemli unsurlardır.

Gelişen teknolojilerin ve modern yöntemlerin kullanılması altyapı ve tesisleşmenin tamamlanması ile gıda işleme sektöründe de Avrupa standartlarına ulaşılmıştır.

Modern soğuk hava tesisleri, seracılık faaliyetlerindeki gelişmeler de yılın 12 ayına yayılacak üretimi gerçekleştirmeye olanak sağlamıştır. Bu gerçekler ve ülke nüfusunun tarım-sanayi yapılanmasına geçiş sürecindeki ivme ulusal ve uluslararası gıda lojistiğini (soğuk-sıcak tedarik zincirini) öncelikli sektör durumuna getirmiştir. 2009 yılında global krizin etkileri ile tüm sektörlerde yüzde 30-40'a varan daralmalar olmuş iken gıda lojistiğinde yüzde 10-12'lere varan gelişme kaydedilmiştir.

Sektörün daha verimli olması için, ülkemiz içinde şehirlerarası ve şehir içi dağıtım ağlarındaki çarpıklığın giderilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki ulusal bazda "gıda lojistiği" konusunda düzenleyici hiçbir yasal önlem alınmamıştır. Alınan önlemleri de denetleyecek bir kurum yoktur. Unutulmaması gereken bir durumu önemle not ediniz. Standart donanıma sahip olmayan araçlarla taşınan ve dağıtılan gıda maddelerinin her türlü fiziki şartlara maruz kalmaları sebebiyle nihai tüketiciye ulaşmadan veya raf ömürleri tükendiği için çöpe giden tutarı yıl ortalamasında 400-450 bin tonu bulmakta ve milli ekonomiye zararı milyar dolarlar seviyesine ulaşmaktadır. Bariz ve günlük hayatımızda her an yaşanan bir gerçeği ifade etmekle konunun vahametini gözler önüne serelim.

Antalya'dan veya sebze meyve üretiminde yoğunlaşan bir bölgemizden 35-40 derecede toplanan bir mahsulün metropol veya nüfusu yoğun olan tüketici kitlesi geniş bölgelere ulaştırılması standart dışı üstü açık araçlarla gerçekleştirilmektedir. Her türlü dış etkilere açık olan bu taşıma yöntemi ile gerçekleştirilen sevkiyatları ulaşım ve dağıtım noktalarında da ayrıca bir tehlike daha beklemektedir. Dağıtım noktaları ve özellikle Hal'lerde ürünlerin uygun depolanmadığı malumunuz. Aynı şekilde nihai tüketiciye ulaştığı satış noktaları da (pazarlar, manavlar vb. yerler) standardın ve olması gereken donanımın çok gerisindedir. Gıda ürünlerinin taşınmasında ve dağıtılmasında yaşanan bu sürecin ortadan kaldırılması için gerekli yasal önlemler biran önce alınmalı ve uygulanmalıdır. Malın üretim aşamasında seçilmesi, paketlenmesi ve mutlak şekilde ön soğutmaya tabi tutulması gerekmektedir. Taşımaların "gıda lojistiğine" uygun donanımda araçlarla yapılması, dağıtım noktalarında aynı sıcaklıkta korunması, nihai tüketiciye de donanımı yapılmış satış noktalarından ulaştırılması "soğuk tedarik zincirinin" kırılmaması önem arz etmektedir. Bu doğru yöntemle ürün tazeliğini koruyacağı gibi raf ömrü de uzayacaktır.

Bu konuda alınacak önlemler ciddi manada tasarruf sağlayacak ve gıda lojistiğinin ulusal bazdaki ağırlığını ve verimliliğini arttıracaktır. Yurtiçi gıda lojistiği bu durumda yükselen bir trende girecektir. Şehir içi dağıtımlar genelde hızlı tüketim malları sektöründe bir ivme kazanmıştır. Öncelikle içecek sektörü (süt ve süt ürünleri, beyaz-kırmızı et, çikolata, ilaç vs.) başta olmak üzere gıda lojistiği gerektiren tüm sektörler. Plasiyer ve uygun araç yatırımı yapmak suretiyle en organize ve entegre sektör durumuna gelmişlerdir. İstihdam ve yatırım açısından kısa dönemde üstün başarı yakalamışlardır. Bu yapılanmanın diğer taşıma modlarına örnek olacak gelişmelerini ders çıkarmak adına iyi irdelenmesi gerektiği kanaatindeyim. Ülkemizde gıda taşıması üzerine örnek kurumlar bulunmaktadır.

Lojistik Sektöründe "uluslararası gıda lojistiği" Türkiye açısından hedeflenen düzeye yaklaşmış durumdadır. Avrupa'nın en büyük TIR filosuna sahip ülkemizde kesin sayısı tespit edilememekle birlikte 7 bin, 7 bin 500 civarında gıda lojistiğine uygun taşıt mevcuttur. Bu taşıtların ATP Sertifikalı (Gıda taşımaya uygun üretildiğine dair sertifika) ve teknik donanıma sahip olmaları gerekmektedir.

ATP Konvansiyonuna taraf Olunmalı;

Bilindiği üzere ülkemiz bozulabilir gıda taşımacılığına ilişkin belirli standartların yer aldığı ATP Konvansiyonuna taraf değildir. Ancak, ATP Konvansiyonu'na üye olan Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya gibi birçok Avrupa ülkesinde frigorifik araçlarla taşınan bozulabilir gıda yüklerine ilişkin denetleme ve kontroller yapılmakta ve söz konusu kontrollerde özellikle, aracın soğutucu ünitesinin ATP Sertifikaları (FRC) incelenmektedir.

Ülkemiz ihraç kalemlerinde ciddi yükselme grafiği çizen "tarım, hayvancılık ve deniz ürünleri", bu ürünlerin işlenmiş mamulleri, donmuş her türlü gıda ve bahçe-sera çiçekleri, ilaç sektörü, hassas kimyasallar gibi mamuller, frigorifik araç portföyüne müşteri olmaktadırlar. Tarım ve hayvancılık ve bu sektörlere dayalı yatırımlar son 10 yılda Avrupa ve gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmıştır. Mükemmele ulaşıldığı söylenemez ancak yatırımların ve bu yatırımlardaki standartların kalitesinin yüksekliği tescillenmiştir. Ülkemiz ihracatına ve ithalatına hizmet sunan frigorifik araçların sadece teknolojik kalitelerinin yüksek olması yeterli değildir. Ulusal ve uluslararası taşımacılıkta ciddi bir sorun olan şoför faktörü "frigorifik taşımalarda" daha da önem kazanmaktadır. Taşınan emtianın özelliği ve taşıma ısısının kontrolleri konusunda bu hizmeti sunan şoförlerin ayrıca eğitilmesi gerekmektedir. Gıda lojistiği, sürecin takibi ve zamanla yarışılan taze ürünlerin sevkiyatında ayrıca bir önem arz etmektedir. Bu sebeple yeni araç yatırımı normal treyler yatırımlarından öncelikli, istihdam edilecek personelinde sürekli eğitimden geçme farklılığı mevcuttur. Genel bir ifade ile uluslararası gıda lojistiği diğer taşıma modlarından farklı ve arzu edilen düzeye yakın bir durumdadır.

İleriye dönük hedeflerde katlanarak revize edilmektedir. Diğer taraftan ülkemiz içerisinde yoğun gıda taşımasını da göz önüne alındığında, bozulabilir gıda ürünlerinin belirli standartlar ile taşınarak tüketiciye sağlıklı olarak ulaştırılmasını sağlayan ATP Konvansiyonu bu açıdan da büyük önem taşımaktadır.

Bu kapsamda, Türkiye'nin en kısa zamanda söz konusu Konvansiyona taraf olması taraf olunana kadar ise teknik standartların belirtildiği FRC sertifikalarının Türkiye'deki üretici firmalar tarafından da frigorifik araçlara verilebilmesi hususu önem taşımaktadır. Gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve denetlenmesi durumunda, sektör geleceği global krizin yaşandığı günümüzde ülkemize ciddi kazanımlar sunacak ve istihdama yönelik katkı sağlayacaktır.

Bu konularda ilginizi çekebilir