Goldman Sachs perdesi aralanırken

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

A. Levent ALKAN - ARAŞTIRMACI-YAZAR

En güzel sözler henüz söylenmedi.

Ardı ardına gelen kilit önemdeki açıklamalar, tozu dumana katmaya yetiyor. Kısacık zamanda IMF'nin küresel istikrar raporuyla; krizde yeni bir evreye girildiği vurgulanıyor, PIGS ülkelerinde sorunların derinleşmesine dikkat çekiliyor, bankalardan kar vergisi isteniyor, havuz oluşturulup krizin en ateşli günlerine destek fon oluşturuluyor. ABD'nin konjonktür değişikliklerini ilan eden "Ekonomik Araştırmalar Ulusal Bürosu (NBER)", 2010 ilk çeyreği için sessiz sedasız bir açıklama yaptı. NBER, konjonktür dönüşlerini ilan edecek olsa, kıyametler kopardı. Resesyon koşullarından çıkış için henüz koşulların oluşmadığını, ekonomideki değişimlerin araştırılmasının sürdürüldüğünü ifade ediyor. NBER reel büyüme hızı, istihdam koşulları, iş koşullarındaki değişim, tüketici ve üreticinin güveni, kredi talebi gibi başlıkları irdeleyerek konjonktür için bir sonuca varıyor. 

NBER'nin hiçbir şey söylememiş olması, başlı başına bir anlam taşıyor. Olumlu gelişmeler varsa da, bunlar değişiminin habercisi niteliğinde değiller. Şirket ve finansal kuruluş karları iyi geliyorsa da, ne istihdam koşulları ne de emtialardaki artışlar güven veremiyor. Kazanımlar birer baz etkisiyle bir atımlık barut, ötesi birer çıkmaz sokak. Krizin, "altyapı", "kriz ateşi" ve "çıkış" evrelerinden oluşan dönemlerini gösteren şemada, çıkış fazına ulaşmaya çalışan her strateji açılımı; çok geçmeden IMF'nin uyarılarına, vergi önerilerine, PIGS ülkelerine, GS&Co soruşturmasına takılıyor. Dolayısıyla bir çırpıda ikinci evreye geri dönülüyor. İlk evre krizin altyapısıdır. Kapsamlı nitelik kazanmış sorunlar, çok derinlere işlemiş bir sürecin varlığını ortaya koyuyor. Krizin uzun süreceği yönündeki argumanlarımız, geri beslemelerle başa dönen süreçlerde ispatını buluyor.

Karşı taraf riski ve güven bunalımları, tek bir adresi kurtarıcı olarak işaret ediyor; kamusal otorite. Kamunun işin içine girdiği kriz çözümlerinde, ahlaki riziko boyutu da bir anda gündeme oturuyor.

Goldman Sachs olayının iç yüzü

15 Nisan'da SEC, GS&Co'dan menkul kıymet yolsuzluğu ithamıyla dava açıyor. Açılan davada, GS&Co ve Tourre federal menkul yasalarının çiğnemiş; yetki ve vazifesini hileyle kötüye kullanıp, haksız kazanç sağladığı iddia ediliyor. Mahkeme GS&Co ve Tourre'ın menkul kıymetlerin doğrudan satışlarını, menkul bazlı swap anlaşmalarını, eyaletler arası ticari enstrümanlarını; a) araçlar, komplolar ve hileler yoluyla b) gerçek dışı ifadeler, yöntemler, paralar ve mallar üzerinden c) düzmece işlemler şeklinde sorguluyor.

SEC (ABD'deki SPK) ten gelen Goldman Sachs & Co (GS&Co) yolsuzluk soruşturması, krizi çok farklı bir platforma taşıyor. Krizde kurtarmalar, destekler ve diğer devlet yardımları; ahlaki riziko gerçeğini, dağ gibi önümüze yığıveriyor. Kontrat bazlı ya da OTC temelli gerçekleşen ipoteğe dayalı menkul kıymet türevlerinde, GS&Co'nin etkinliğini krizi yakından inceleyen araştırmalarımızdan biliyoruz. Oysa Lehman Brothers, Morgan Stanley, Merill Lynch, Fortis, AIG, Fannie Mae, Freddy Mac ve FSA ile ilişkideki bulunmuş hemen her kuruluş; belirli ölçüde hasar alıyor. GS&Co'nin, böylesine içli-dışlı olduğu bir sektörde taş taş üstünde kalmazken; nasıl oluyor da hiçbir yara bile almadan bu sektörel hengameden karlı çıkabiliyor?

GS&Co, 2005'den itibaren ipoteğe dayalı menkullerle bir seri sentetik CDO'nun yer aldığı ABACUS 2007-AC1'i yapılandırarak pazarlıyor. Bu yapılandırmanın başında da Fabrice Toorre bulunuyor. Paulson & Co (Paulson), 1994'da kurulmuş bir hedge fondur. Paulson, 2006'da yüksek riskli ipoteğe dayalı menkul kıymetlerde düşüşü öngören iki fon oluşturuyor. Bu fonlar, Özel Tasarımlı Enstrümanlar (SPV-ÖTE) olarak bilinen, risklerin kolayca gizlenebildiği kozmopolit finansal ürün havuzlarıdır. Derecelendirme kuruluşları, ÖTE'lerin temettülerinden gelen nakit akımlarını dikkate alarak fonların değerlerini tespit ediyor. Risk ölçümleriyse, OTE'leri geçmişte sergiledikleri performansları baz alıyor. Böylece, gerçek riskleri hiçbir zaman ölçülmüyor, içsel değerlerine ulaşılmıyor. Olduklarından çok daha değerli işlem görmek, halka arzında, geniş kurumsal müşterilere ulaşmakta çok işine yarıyor. Kredi türevlerinde, CDO gibi sekürite ve CDS gibi sekürite olmayan iki farklı grup yer alıyor. Teminatlı borç senetleri (CDO) sekürite türevlerdendir. Bunlar, çok sayıda şirketi tek bir araç içinde bütünleştiren açılımlardır. Bu araçların mezanien, ast, üst gibi tranşları (kademe) bulunur. Sekürite türevler bilanço içinde gösterilebilirken, sekürite olmayanlar bilanço dışında kalıyorlar. Krizin başlamasıyla birlikte, kredi türevlerinde; ödeme güçlükleri, yükümlülüğünün temerrüde düşmesi, zorunlu yükümlülüklerin karşılıksız kalması, moratoryum, borçların yeniden yapılandırılması gibi sıkıntıların yaşanma insidansı hızla artıyor.

ABACUS 2007-AC1'in bilerek, ihmal ederek ya da yanlış bilgilendirerek, ACA tarafından seçilmiş finansal pozisyonlarını aslında Paulson'ın IKB, ACA Capital ve ABN'ye tamamen ters yönde almış olduklarını gizli tuttuğu ileri sürülüyor. GS&Co ve Tourre'un ACA'yı yanılmış olduğu düşünülüyor. Gerçekte çıkarları ACA ile keskin bir çelişkiyi ifade ederken, Paulson bunu aynı yatırım çıkarı olduğu şeklinde lanse ederek yolsuzluğun kaynağını oluşturuyor. Öte yandan, ABN Amro Bank, GS&Co ve ACA Capital arasında bir seri CDS düzenleniyor. ABN açısından, ACA Capital'ın yükümlülüğünü yerine getirmesi imakansız gibi görünüyor çünkü; türev üründe büyük etkinliği bulunan Paulson, hem ABN'in hem de ACA Capital'in çıkarlarıyla çatışan pozisyonlar alıyor. ACA Capital, ipoteğe dayalı menkul CDO'ları da içeren birçok finansal ürünle ilgili, bağlı ortağı ACA Guaranty üzerinden hizmet veriyor. ACA Capital, 909mio USD'lık super senyor ABACUS 2007-AC1 tranşını, sermayesinin bu parçasına karşın koruma satın alma bedeli olarak 50bps ödeyip CDS ediniyor. ACA Capital, Paulson'un söz konusu işlemde short (kısa) pozisyon aldığından haberdar değildir. Pek alışılmadık şekilde Paulson, ABACUS 2007-AC1 tranşında long (uzun) pozisyon almak yerine, yüklüce kısa pozisyon alıyor. Bu durum bilinseydi, ACA Capital kesinlikle koruma yazmamış olacaktı.

Yolsuzluklar çalışanlar, yönetimler, yatırımcılar, satıcılar ya da müşteriler gerçekleştirebiliyor; ya da kuruluş içi, kuruluş dışı; kayıt içi, kayıt dışı; bir kerelik, sistematik; gizlenmiş, açık olabiliyor. 2001'deki dot-com balonu sonrasında; Enron, Worldcom, Tyco International, Adelphia, Peregrine Systems scandalları, 2002'de Sarbanes-Oxley (SOX) kanunu getirmişti. Çokça paranın döndüğü finans sektöründe usulsüzlükler, on yılda bir dünya ekonomisinin kapısını çalıyor. Çalışan, mali tablo ve yatırım yolsuzlukları, SOX benzeri sıkı kanunların inisiyatifi ele almasının vaktinin geldiğine işaret ediyor. Herşey değişse de küresel ekonominin değişmeyen özellikleri, "demir ıslanmaz, deli uslanmaz" gibi bir bakilikte 2002'de SOX 2010'da bir başka kanun olarak hep karşımıza çıkacak gibi görünüyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir