Gümrüklerde kaçakçılık nedir?
İhap SUBAŞI - Subaşı Gümrükleme
5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu, kaçakçılığın şekillerini ve ceza hükümlerini en ince teferruatına göre belirlemiştir. Tatbikatına gelince hiç de öyle olmadığı gözlemleniyor. Küçük bir yanlış mükellefi savcı karşısına çıkarmaktan alıkoymuyordu. Gümrük eski Baş Müfettişlerimiz Necati Berent, İsviçre’ye bir tetkik seyahatinde üst düzey bir gümrük yetkilisiyle konuşurken, gümrüklerdeki kaçakçılıktan söz açılınca, o da nedir gümrükteki kaçakçılık demiş! Gümrük üst düzey yetkilisi eğer kaçak varsa ona gereken ceza verilir. Ama hata ve kusur varsa, gümrük kaçağı olmaz. Onun da para cezası ve tespiti kanun gereğidir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun ilgili maddesi buna çare bulabilir. Yoksa yanlış ve hatada savcı kapıları aşındırmak gümrük adabına yakışmaz. Amma yakıştırılıyor, mükellefl er mahkeme kapılarında süründürülüyor. Gümrük Kanunu Meclis komisyonlarında konuşulurken bazı milletvekillerimiz üç senelik gümrük cezalarının 10 sene olması için ağırlaştırılmış teklifler getirmişler. Bu kadar gümrükleri bilmez bir zevatı nerede arasanız bulamazsınız. Mahkemelerimizde hakim ve savcılarımız gümrük olgusundaki olaylara kaçakçılıkla ilgili olanlarını bilirkişiler marifeti ile aydınlığa çıkarabilirler. Hakikatten çok zor müspet veya menfi karar verilir gümrüklerimizde gelişen olaylara.
Rahmetli Gümrük Baş Müfettişi Kenan Rıza Şahinoğlu, faal devirlerinde beni çağırır, “İhap dinle bak ve kararını söyle” derdi. Kenan Bey gibi bir insan mesleğin duayeni verdiği kararların doğruluğunu saptayabilmek için böylesine araştırmalar yapardı. Demek ki gümrük kaçakçılığını saptayabilmek Gümrük Kaçakçılık Kanunu’nu çok iyi bilmekten geçer. Esasında kanunu bilir ama gümrüğü bilmez isen herhangi bir sorunda sonuç alamazsın. 1948 senesinden başlayarak bugüne iştigal mevzum gümrüktür, yine bazı konularda fikir bakımından kifayetsizim diyebilirim. İstanbul’da eski Baş Müfettiş Sayın Nazım Bilican derdi ki, “Bir insana tarife verirsin. İnsanın başına şapka koyunca insanın tarifesi değişmez aynıdır.” Böylesine yalın bir ifade tarifi az bulunur. Çok büyük içerik taşıyan tarife yanılgıları maalesef mükellefl eri mahkeme kapılarında süründürmesi önlenmelidir. Buna çare bulunabilmesi için çok büyük çalışmalar yapmak gerekir. Kanun yapıcıları, kanun maddelerini anlaşılan bir dil ile tefsire yer bırakmayacak şekilde yalın bir dil ve anlayış tarzı ile yapmaları belki de bir çok sorunu önleyebilir.