Gümrüklerden VIP geçiş
Osan BAŞTA / Gümrük Bilirkişisi / Gümrük Müşavir Yardımcısı
Bu başlık sayın Devlet Bakanımız Hayati Yazıcı'ya aittir. 20.2.2011 tarihli Hürriyet gazetesinde ki beyanatıdır.ABD de yapılan ziyarette orada olduğu gibi "Türkiye'de yetkili kişi statüsüne ait kartı olanlar iki dakikada mallarını gümrükten geçirecekler" ifadesi yer almaktadır. Evet biz bu çabaları ilk 2004 yılında duyduk.Her halde büyük bir tesadüf eseri! Gene bu kişilik hakkında Türkiye'de ilk toplantı 20.2.2005 tarihinde Ticaret Üniversitesi Kongre salonunda yapılan uluslararası Gümrük Müşavirleri toplantısında tam olarak masaya yatırıldığına şahit olduk. Ama duyduğumuzla bize anlatılan beyanatlar taban tabana zıttı. İşin gerçeği tam yetkili kişilerden yapılan açıklamalardadır. Bu çalışmalar tam olarak akademik çalışmaya ışık tutacağına da eminim.
Yetkilenmiş kişi statüsü (AEO-Authorized Economic Operator ) ABD'nin 11 Eylül sendromundan doğan ve korku imparatorluğunun içine düştüğü terör olayına karşı almaya çalıştığı bir önlemdir. Burada işin özü ABD'ye getirilen eşyaların gene ABD tarafından yetki verilmiş kişilerce kontrol edilip onaylaması için, daha ülkesine gelmeden kontrol edilmesi gereği ortaya konulmuştur. Burada risk kriteri oluşturulması tamamen ABD etkisi ile dayatılmaktadır. Bu duruma karşılılık ilkesi gereği özellikle Fransa ve Almanya aynı kriterleri kendileri de ABD için istediklerinde yer yerinden oynamıştır. Tabi en güçlü durumda olan ABD ısrarcı olunca ve bazı çıkarlar işin içine girince olay yapalım da görelim safhasına gelmiş durumdadır. Bu kararlar çeşitli toplantı ve sempozyumda ele alınarak uygulanabilirlik araştırılması aşamasındadır.
Onaylayanın olduğu gibi onaylamayanlarda söz konusudur. Bu toplantılardan birinde çok açıkça Türk Gümrük Müşavirleri'ne kürsüden "sizler AB üyesi olmamanıza rağmen bunu yakın takip edip uygulamaya ön ayak oluyorsunuz. Size açıkça bir şey soracağım. Sizler gümrük müşavirliği şirketlerinizin bir gecede kapanacağının farkında mısınız? Bizler bunu yaşadık!" Verilen hiç bir cevap yok.Yok ama maşallah bize bir şey olmaz mantığı devam edip geliyor.Buradan açıkça tekrar ilan ediyorum ki; Gümrük müşavir şirketlerinin sonu gelmiştir. Tünele girmeye az zaman kaldı.Evet bu süreç sadece şirketler için mi geçerli acaba? Gene buradan açıkça ilan edeyim isterseniz, belki anlaşılır.
Türk ticaretinin sonu gelmektedir!
AEO gereği olarak tek pencere sistemi veya diğer adı ile kağıtsız beyan işlemi söz konusudur ve bakanımızın da işaret ettiği burasıdır. Göze ve akla hoş geliyor ama asıl tehlike bu hoşlukta yatmaktadır.Tek pencere veya kağıtsız ne demektir ona bakalım.
Tek Pencere; Gümrük birliği ucubesi ile ram edildiğimiz AB'nin merkezi olan Bürüksel' de ana bilgisayar direk olarak Ankara gümrük teşkilatının ana bilgisayarına bağlanarak yapılan dış ticaretin tümünü kayıt ve rapt altına alacak. Her türlü işlem buradan kontrol edilecek. Eğer konulan kıstaslara uymayan bir vaziyet varsa derhal olaya el konularak risk haritası yaratılacak.Yani yasaklama gelecek. Peki bunun kararını kim verecek? Önce ağa baba ABD sonra AB. Şamar oğlanı kim? Kapı dışında ki bizler gibi ülkeler. Yani iştahla bu işi önce biz yapalım diyen Türkiye gümrük teşkilatı ve karar vericilerimiz…
Dahası 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nda değişiklik yapan 5911 sayılı Gümrük Kanunu'nda meşhur 5/A maddesi olarak isimlendirilip göze hoş gelmesi adına tek bend değişikliği ile yerleşik kuralı getirilerek aynen kabul edilmiştir.Alt yapısı tamamlandığı sözü buradan gelmektedir. Bu madde ve bağlı yönetmelikle çeşitli düzenlemeler adı altında dış ticaretimiz eksen kaymasına uğramaktadır. Nerede ise kapütilasyon geri geliyor denebilir. AHİM (Avrupa insan hakları mahkemesi) de her ülke kendi ticaretinin de, kendi kanunlarını öncelik alır demektedir ama biz hayır ABD güdümlü AB kararları bizim her şeyimizdir diye yırtınıyoruz.
Çok uç bir örnekle şimdilik işi sonlandırayım.Türk ticareti biteceğe örnek olsun istiyorum çünkü buna benzer örnekleri yaşadık ve yaşıyoruz.
Bir fabrikamız ürettiği mal için can alıcı mal arayışında. Internetten aradı ve bir yerde buldu. Deneme için ön anlaşma ile numune ithal etti. Ama bu spefik eşyayı tekelinde bulunduran çok uluslu şirketin alış verişten tek pencere sistemi ile haberi oldu. Kovanına çomak sokulmasına mani olmak için yurt dışında ki satana "sen bu eşyadan yıllık ne üretiyorsan hepsini bana satacaksın" dedi. Eşya beş lira iken bizim alıcı şirketimiz tamam ben bu malı denedim ve şu kadar sipariş vereceğim der ise, pazarlığı kiminle yapacak? Kaça yapacak ve nasıl alacak?
Bu sorularım itopik değil. Değil çünkü, kendi ülkemizde yaşıyoruz. Bor madeninde, kendi emeğimizle taşaron olarak ürettiğimiz tekstilde ve her türlü taşıt araçlarında bu durum alenen yapılıyor.İtirazı olan bir araştırsın lütfen.....
Atatürk'ü anmadan geçmeyeceğim bir daha.. Ulu önder gümrüklerimiz için ne demiş bakalım.
"Bir devlet ki gümrük işlerini,vergilerini ülkenin ve milletin ihtiyacına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız denilemez " anlatabildik mi?