Gümrüklerimiz

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İhap SUBAŞI

Yıllarca, dilimiz döndüğünce, gümrüklerimizin dert ve sorunlarını, anlattık durduk. Herhalde tam manasıyla ve ne yazık ki anlatamadık, duyuramadık, kanaatini taşımaktayım.

Maliye-Gümrük birleşmesine karşı çıktık. Bu husustaki, neden ve niçinleri, uzun uzun sıraladık. Meclislerimize gittik. Emekli olan Baş Müfettiş Saygıdeğer Necati Berent, Saygıdeğer Baş Müfettiş Dr. Turhan Atan'ın, raporlarını en üst makamlara sunduk.

Ancak ve ancak, gümrüklerimizi müsteşarlık seviyesine çıkarabildik. Bir türlü bakanlık düzeyine gümrüklerimizi taşımak sevincini yaşayamadık. Gümrük Müsteşarlığımız ve Dış Ticaret Müsteşarlığımız konuları itibariyle, bir çatı altında birleşip, "Gümrük ve Dış Ticaret Bakanlığı" olarak faaliyetlerini sürdürmelerini önerdik. Ekonomimiz çok büyük bir aşama kaydedecektir diye nedenlerini anlattık. Sonuç olarak uzun zamandan beri bu yapılanmayı yazmakta ve faydalı yanlarını, Türk ekonomisi için saymaktayım. Fakat yine duyanımız olmadı. Şimdi sınırlarımızda, ticaret yolunu açmak için bir girişim başlamasının, planları yapılıyor. Bunun organizesini mahalli idarelere vererek, Ticari yapılaşma harekete geçirilmek isteniyor. Merhum Turgut Özal döneminde "Kıyı ve sınır ticareti" için bir ticaret kulvarı açılmak istendi ve açıldı. Bir yanlış uygulamayla bu ticareti yönetmek ve organize etmek, mahalli idarelerin, yetkisine verildi. İşlemedi, işletilemedi... Çünkü olay gümrük olgusu ile ilgili idi. Küçük il ve ilçelerden inanılmaz, ithal girdileriyle girişim başka başka alanlara kaydırılıp taşındı bu yanlış uygulamalara, mani olunamadı.

Bu konuda, dağılan Rusya ülkeleri ile ticari bağlantımız arttı. Halk lisanında "Bavul turizmi" ile büyük boyutlara ulaştı. Mal ihracına ve ithaline yurdun her kesiminde bilhassa Karadeniz sahil şeridinde devam edildi. Rus pazarları kurularak, ticaret inanılmaz boyutlara ulaştı. Dilimiz döndüğünce bu ticaret, devlet ve gümrük organizeli olması gerekir dedik ve yazdık. Ne yazık ki serbest piyasa kuralları ile çalıştırılmaya çalışılan bu ticarete muvaffak olunamadı. O zamanlar Rusya ve dağılan ülkelerde, ne banka ve ne kambiyo vardı. Mafyanın elinde işletilen bir ticari yapı hüküm sürüyordu. Komşuluk ve yakınlığımız, Türk kıyılarını bu ülke insanlarının ülkemizi tercih etmeleri en büyük sebep ve nedendi. Aç ve her şeye muhtaç bu insanlar bize çok şeyler verirdi, biz bundan istifadeyi beceremedik. Keş dolarla alışverişe gelen insanlara çürük ve eski mallarla, kazıklayarak, kadınlarını "Nataşa diye adlandırarak, her türlü herzeyi yedik ve onları, istismar ettik. Sonunda başka ülkelere kaçmalarına neden olduk. Neden devlet ve gümrük işbirliği yapmamamızdan bu ticari gelişimden istifadeyi, bireysellikten çıkarıp, devlet hazinesine gelir kazandırmayı başaramadık. Yıl 1969, Dünya Bankası'ndan dönen, Merhum Turgut Özal, Gemlik,  Bandırma ve Yalova sahillerinde, su kesimi ne haldedir, diye beni görevlendirmişti. Amaç, Orhan Gazi'de kurulacak, Japonlar'ın teknolojisi ile "Ak Çelik, İş Çelik" en son "Asil Çelik" olarak, kurulup faaliyete geçecek fabrika için. Bu fabrika için ithal edilecek "Hurda"nın, tahmil tahliyesi nedeniyle, gemilerin yanaşabileceği liman rıhtımı aranmasaydı amaç. Çünkü, hurdanın tahmil tahliyesi büyük sorunlar içerirdi. Bu mahal gümrüklü bir serbest bölge olabilir mi idi düşüncesiyle, gündeme geldi. Bu girişiminden bir netice alınamadı. Ama, her şeye, rağmen "gümrüklü serbest bölgeleri" gündeme taşıdı. "Gümrüklü serbest bölgelerin", işleyiş ve işletilme organizesine geçildi. Fizibilitesi benim olan bu bölgeler süratle faaliyete geçirildi. Yurt sathında, gümrüklü serbest bölgeler kuruldu ve faal duruma sokuldu. Maalesef yönetimi ve idaresi, "devlet planlamaya" teşkilatına verilerek, uygulamada ilk yanlış yapıldı. Bu bölgelerin işletilme görevi, tek başına gümrüklere verilse idi, değişik ve faydalı bir işletme olgusuna kavuşacaktı. Günümüzde bu bölgelerin, yönetilmesi, Hazine'ye verilmiş durumdadır. Genel kanaat, devlete gelir getirecek bu mahaller, istenilen rantabl bir konuma getirilmemiştir. Halbuki, Avrupa, Uzakdoğu ağır tonajlı mallarını, sanayiye sokabilmek için aylar süren uzun bir zaman dilimiyle karşılaşıyorlardı. Süveyş ve Ümüt Burnu ile bu zamanlama dolayısıyla, en büyük engeldi. Çok zor kuşullarda, kalan, ağır tonajdaki mallarını ithal edip, Avrupa sanayilerine sokamıyorlardı. Eğer, biz gümrüklü serbest bögelere, tüccarımız, girişimcimiz işadamı vasıtası ile Uzakdoğu mallarını getirip, Avrupa tüccarının emrine sunabilseydik, iyi bir kazanç kapısı açabilirdik. Hatta bu bölgelere 5 yıldızlı oteller yaparak olayı çok değişken boyutlara taşıyabilirdik. Olmadı, olamadı, bambaşka bir işleyiş tarzı ile bu gümrüklü mahaller çalıştırılmaya çalışıldı. Gümrüklere ancak kapı görevi verildiğinden bu mahallerin iyi rantabl bir düzeyde işletilmesi sağlanamadı. Anlattıklarımı, gümrük olgusunun değerini, önemini bir türlü kavramamamızdan dolayı, ülkenin kaybettiği çok ama çok önemli ekonomik gelişmelerdeki, hassas noktaları belirtmeye çalıştım. Bu ekonominin ilk namus duraklarının önemsenmesi yurt gerçeği olarak kabul görmesi şart ve elzem olduğunu bir türlü kabullenemedik.