Gümrüklerimizde düşünenlerin düşünceleri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İhap SUBAŞI / Subaşı Gümrükleme

Bir olay için:

Herkes düşünür ve düşündüğü üzere özgürce konuşur. Konuşmamasının özü muhakkak olay ne ise onun üzerinde yoğunlaşıp, düğümlenmesi şarttır. Anlatabilme sanatı olayımızın sağlıklı bir sonuca vardırılması için vazgeçilmez bir usul ve metot olmalıdır.

Yetkilendirilmiş, gümrük müşaviri konusu için, Ege'den bir beyanat düşünce konumu içinde, seslendirildi. "Devrim niteliğinde" imiş, gümrüklerdeki yetkilendirme girişimi. Tüm antrepoların, girdi çıktı, sorumluluğunu, yetkilendirilmiş, gümrük müşavirinin üstüne yıkmak acaba, hangi devrim niteliğinde oluyor. Herhangi bir kaçak veya göçekte, sorumluluk yüklemek, devrim ise o zaman tüccarın işalatı-ihracat şirketlerine de, birer yetkili verelim, tüm sorumluluğunu uluslararası, ticarette onlar üstlensinler. Böylece ülkemizde çok güzel dikensiz bir gül bahçesi yaratılır. Zekana, diline sağlık ilgili beyin gücü. Türkiye'yi, sorunsuz ticari bir kulvara sokan işlerimizin bu suretle, her türlü melaneti, mübah sayan bir sistemde işletilmesini sağlamış oluyorsunuz yetki devretmekle, Sayın Başkan gümrük müşavirlik mesleğini şöyle veya böyle olur gibilerinden, üzerlerine bir yetki dibacesi giydirerek kılıktan kılığa sokma hangi devrim niteliğindedir, soruyorum, aziz dostum.

Sayın, ilgililer, bu asil mesleğin bir çok sorumluluğu vardır. Milyar maaşlar teklifiyle bu asil meslek mensuplarının gözünü boyamayalım. Gümrüklerimizde, Fiktif antrepolar kaldırılıp, özel antrepolar gündeme getirildiği, eski zamanlarda bu konuda, birçok tavsiyelerimiz olmuştu.

Bu tavsiyelerimizin çok azı gündem kazandı. Günümüzde ideal bir düzene kavuşturulmayan bazı hususların sıhhatli bir düzene kavuşturulması yolu bu, yetkilendirme hareketi olmadığı çok kısa zamanda anlaşılacaktır. Geliniz bir ilke imza atalım. Bu sütunlarda geliştirdiğim önerimi bir kez daha, tekrarlayarak, yazmak gereği duyuyorum.

Teklifler paketi olarak; "Malın cins, kalite ve nevi hususundaki, tüccarın beğenisini kazanan bir emtia, ihracatçı tüccarlar fiyatta anlaşıp, faturalatan ve malın ülkeye getirilip, gümrük ambarlarına, koyulmasını sağlayan, her kimse, olabilecek her türlü, hukuki yanlışlıkta aradaki figüranlar, soyutlanarak suçun esas faili o olmalıdır" diyorum.

Bu gibi bir tanımlama maddesi tüm aksayan hususların düzelmesine neden olacaktır. Çünkü, iş adamı ve tüccara, bu konunun, danışmanlarına, danışma yolu açılacak yanlışsız bir işalat ve ihracat yapılması sağlanacaktır. O zaman, çıkan herhangi bir olayda, kaçakçı kim, yardakçısı kim, yararlanan kim, açık seçik ortaya çıkacaktır. 5607 Kaçakçılık Yasası, 5326 Kabahatler Kanunu'na, hiç mi hiç ihtiyaç duyulmayacaktır. Sinek üreten bataklıklar böylece kurutulacaktır. İşte o zaman, düzgün, kanun ve yasalara uygun bir ticaretin önü açılacaktır. Yıllar önce gümrük müşavirleri için bir Yargıtay kararı yayınlanmıştı. Belki, günümüzde mesleğine fikir verebilmek ve bir yarar sağlar umuduyla dikkat nazarlarınıza bu kararı sunuyorum. "Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin, 30.01.1968 tarihli 483/443 sayılı kararı ve İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.12.1966 tarihli 804/358 sayılı kararı... Beyannameyi kim imzalamışsa suçun faili odur. Beyannamede yazılı eşyanın fiilen işali ile meşkul olan diğer kişiler ve özellikle gümrük komisyoncuları, verilen beyannamenin hakikate aykırı olduklarını bildikleri sabit olmadıkça, 20. maddedeki suça iştirakten dolayı cezalandıramazlar. Hatta, işalat mutemet eliyle yapılıp da, beyanname mutebet tarafından imzalandığı taktirde, dahi, işalat esasen mal sahibinin temrin ettiği proforma fatura üzerinden ve yeni onun gösterdiği firmadan yapıldığı takdirde mutemedin bu evraka musteniden hatta küşadı müteakip, düzenlediği beyannamenin hakikate aykırı olduğunu bile bilemeyeceği ve bu sebeple 20. maddeye aykırılıktan dolayı cezalandırılamayacağına ve bütün sorumluluğun mutemede bu belgeleri verip işalatta bulunmasını isteyen mal sahibine ait olacağına karar verilmiştir."

Tabii ki, 1968 senesinde, günümüzdeki gümrük müşaviri, gümrük komisyoncusu olarak adlandırılıyordu. Ve tabii ki, o zamanlar 1918 Kaçakçılık Yasası yürürlükte idi. Ve tabii ki, beyannamelerin arka nüshasını malın sahibi mükellef imzalardı. Günümüzde bir fikir verebilir bu günkü yasalarla bu karşılaştırma yapılırsa neler görülür, düşünce içinde ilgililerin ıtlağına bu kararı sundum. O zamanlarda dahi yok yere, olayla ilgisi, işlev bazında olan, nice gümrük müşaviri arkadaşımız olayla ilişkilendirilmiş ceza almıştı. Bugün öylesine sıkı ve acımasız yaralar çıktı ki, bu hususları hayretle karşılıyoruz. Sanki, yasaların ağırlaştırılması hatta idamla sonuçlandırılması gümrüklerimizdeki kaçakçılık olaylarının önüne geçilebilecektir. Hiç sanmıyorum sayın dostlarım. 1918, "kaçakçılığın men ve takibine dair kanununda" bakınız ne diyordu:

a) Herhangi bir maddeyi ya da eşyayı gümrük işlemine bağlı olmaksızın Türkiye'ye sokmak ya da Türkiye'ye sokmaya kalkışmak.

İşte böyle bir düşüncenin, gelişmesi ve yürürlük kazanması gerekir. Çünkü, beyanı yapılan bir malın yanlışı, kusur cezaları ile giderilir. Tabii ki, kazıntı, silinti ve sahte evrak ibrazı, kasıt ve niyet davranışı olayımızda etken, olmaması şartıyla. Bugün, gümrüklerimizde, bilgisayar devri başlatılmıştır tüm gümrük işlevleri elektronik aygıtlarla yapılmaktadır.

Bu koşullarda, yanlış ve hata azamiye indirilmiştir.

O nedenle iyi işleyen bir mekanizma, yaratılmıştır. Bu gözlemlerle başka başka girişimlerle bu işleyişi bozmamak gerekir.