Gümrüklerimizde "tek pencere"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İhap SUBAŞI

Taslak halinde olan bu yeni usul ve metot, gümrüklerimizde, çok faydalı olur. Amma, çok büyük handikapları olduğunu önemle gündeme taşımak isterim. Süratli bir şekilde gümrük işlemleri biter. Sonradan kontrol devreye girerek, işlevler ve işlemler anında biter. İthal malı, ihraç, malı mahrecine vasıl olur.

Olurda, yanlışın, hilenin, kaçağın önü bu aşamada, nasıl alınabilir. Günümüzdeki, bilgisayar her şeye hâkim olmuştur. Kendimize ait bu elektronik devirde bir usul ve metot bulamamanın aczi içindeyiz.

O nedenle, meslektaşım Cengiz Topaloğlu'nun bu hususta, açıkladığı önerilerini sizlerle paylaşmak isterim; "12/01/2012 tarihinde İTO Meclis Salonu'nunda Ticaret Bakanlığı yetkilileri ile yapılan "Dış Ticaret İşlemlerinde Sonradan Kontrol ve Risk Analizi" konulu toplantının düşündürdükleri:

Dış ticarete konu olan eşya, şüphesiz ekonomik cazibesi olan ve bir değer ifade eden eşyadır. Dolayısı ile her ekonomik değerin kaçakçılık şüphesi ve riski vardır.
Eski adıyla Gümrük Müsteşarlığı Kontrol Genel Müdürlüğü (şimdiki adı Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü) zaten sonradan kontrol işlemlerini yapmaktaydı. Bilindiği üzere Sayıştay adına her türlü sarf evrakının incelendiği bir kurum olan Kontrol Genel Müdürlüğü de denetim işlemini evrak üzerinden yapıyordu. Tabiatıyla sonradan kontrol ve risk analizi ile amaçlanan her türlü bilgi ve belge depolanması işlemini de yapabilirdi.

Aslında konu genel personel politikamızla ilgilidir. İkiyüzün üzerinde uygulama gümrüğü bulanan 75 milyon nüfuslu büyük Türkiye'de muhafaza memurları dahil 10 bin civarında gümrük memuru mevcuttur. Türkiye'nin büyüklüğündeki gelişmiş batı ülkelerinde, bize oranla çok az sayıda gümrük kapısı bulunmasına rağmen etkin gümrük denetimi, öncelikle yeterli (kırk-elli bin) personelle sağlanmaktadır. Bu itibarla Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirilecek sonradan kontrol, münavebe ile görevlendirilen muayene memurları ile değil, daimi kadrolu denetçilerle olmalıdır. Kuşku yok ki bu da yeterli sayıda yetmiş denetçilerle mümkün olacaktır.
İhracat ve özellikle ithalat işlemleri sırasında ise eşyanın fiziki muayenesi ön şart olmalı, Sonradan Kontrol ve Risk Analizi en aza indirilmelidir. Burada esas olan eşyanın tanıtıp tarifelendirilmesidir. İşte bunun için devletin gözü kulağı olan, mevzuata hakim gümrük (muayene) memurlarının sayısının artırılması gerekecektir.

Gümrük Müşavirliği ile operasyonel gümrük personeli (Gümrük Müşavir Yardımcısı) bugün için ayrılamaz bir bütündür. Operasyonel gümrük personelinin belli bir formasyondan sonrada oturtulacakları statü çerçevesinde çalışmaları gerekebilir. Bu da belli dönemler için müşavirin (gümrük müşaviri) onayına muhtaç olmalıdır.

Bağlayıcı tarife bilgisinin münhasıran sorulan eşya ile soran firmayı bağladığı, bu günkü uygulama içinde doğru bulunabilir. Ancak, eşyanın tarifelendirilmesi yetkisinin Gümrükler Genel Müdürlüğü bünyesine alınmasının ve merkezde uzmanlarında oluşturulacak bir bilgi bankası ile izlenmesinin dağınıklığı önleyeceği ve daha sağlıklı olacağı düşünülmektedir.
İşlemlerin tamamen elektronik ortamda yürütülmesi de dikkate alınarak mükellef-müşavir sorumluluğunun net çizgilerle belirlenmesi de doğru ve uygun olacaktır.
İşte öneriler, bir parça ilgi duyulursa, olayımıza verimlilik taşıyacağını düşünüyorum.