Gümrüklerimize yakıştırılan yanlışlar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İhap SUBAŞI / Subaşı Gümrükleme

"Rüşvet ve bahşiş" dedikoduları olayı bu meslekte 60. seneyi aşan bir zaman dilimi içinde benim düşünce dağarcığımı doruk noktada işgal ederek, kahredercesine tedirgin etmiş ve çok boyutlu üzmüştür. Bahşişi, rüşvetten soyutlayarak ne olabilir, nasıl olabilir diye, "bahşiş" olayının haklı veya haksız yanlarını kendi kendimle araştırarak tartışıp, durmuşumdur. Konu alabildiğince ilgili kesimlerin ve kamuoyunun dikkatini çoğu kez medyanın manşetlerinden inmeyecek biçimde yer etmiş ve güncelliğini her zaman korumuştur. Tabii ki rüşvet ve bahşişin ne olup olmadığına bakılmaksızın kahredici suçlamalar yapılmıştır.

O nedenle bu iki deyime açıklık getirilerek, "rüşvet" ve "bahşiş"i birbirinden soyutlamak lazımdır diye konuya doğru teşhis konulması gerektiğini belirterek olayı izah etmeye çalışacağım.

Bu konuların genizleri yakan çok utandırıcı ve çirkef bir durum olduğunu ama abartılan boyutlarda gümrüklerimiz için yapılan dedikoduların böylesine abartılı boyutta seyretmediğinin bilinmesinde büyük yararlar vardır.

Tabii ki mesleğin ince noktalarının, içeriğini meslekten gelme olmayanlar, olayların nasıl olabildiğinin köküne inemeyeceğini, derde bir çare bilerek üretemeyip, ancak bilenlerden çare sorup öğrenebileceği gerçek bir vakadır.

Gümrük mesleğinin ne yazık ki bu kötü yakıştırmaya çalışılan görüntüler dolayısıyla yapısal karakterlerinin alın yazıları ve yazgıları olduğunu tekrar tekrar vurgulayarak böylesi bir boyut getirerek konumuza yön vermek istedim. İşte dün olduğu gibi seneler senesi dedikodulu söylentiler dur durak bilmeden günümüze kadar abartılı şekilde devam etmiştir. Küçük bir olayda her kesimce gümrüklerimiz suçlanarak eleştirildi, suçlandı ve bu hususta gümrüklere hoş gözle bakılmayan, acımasız bir kamuoyu yaratılmaya çalışıldı. Her türlü ticari oluşumların kesif bir şekilde yaşandığı gümrüklü mahallerde her çeşit insan siluetine rastlandığı herkesin ve her kesimin malumudur.

Çünkü bu büyük ticari hareketlilik ortamında, gümrük rasyonundaki bürokratik engelleri aşabilmek için her türlü yolu enemek isteyen, doğru veya yanlış kişi ve kişilerce veya değişik kuruluşlarca yapılanlar maalesef işbilirlik, iş başarabilirlik babında mübah sayılmakta, beis görülmemiştir. Gümrük muamelelerinin normal dahildeki bir ticari hareketlilik işlevi gibi görülmeleri çok yanlış bir değerlendirmedir.

Ağır müeyyide içeren gümrük kanunları ve yasaları önemsenmesi gereken konumlarına rağmen tüccarımız tarafında maalesef hafife alınmaları, yanlış işler oluşumuna perde aralamıştır. Halbuki bu mahallerdeki iş bitirmelerin bir nevi işkenceye sebep olduğu sorunlara çare üretilmediği için de gümrüklerimiz hakkında karamsar bir tablo çizilmesine sebep olunmuştur.

Bazı kanunsuz gümrük işlerinin ve işlevlerinin ağır ceza yasaları içerdiğini, dolayısıyla yapılabilecek işlerdeki muvaffakiyetin büyük kârlılık marjları taşıdığını önemle belirtmek isterim. Tabii ki büyük boyutta ve dorukta yanlış bir ticaretin gümrüklerimizde bu nevi kaçık işleyiş tarzına, ayrıca gümrüklerimiz dur diyebilmeyi başardığını da söylemekte gümrüklerimiz için bir hakkın teslimi olacağı kanaatimi altını çizerek belirtmek isterim. Dünün yasaklı ticari, bugünün liberal yasaksız, bir sistemde organizesiyle işlemesi dış ticaretteki kaçak hareketlenmeleri gümrüklerimizden soyutlayıp azalttığı bir vakıadır. Bu nedenle kötü ticari niyetliler, kaçak denilen uğraşı bugün yasaksız devirden çok değişik başka başka karanlık ticari yapılaşmalara dönüştürmüştürler. Bunu geçmiş yıllardaki "hayali" kelimesiyle adlandırılan ticari olaylarda yaşamışızdır. Şimdi vereceğim misal ve örneklemeler, gümrüklerimizde bu konuda beni haklı çıkaracak en güzel kanıtlar olduğunu sanmaktayım. Gümrüklerimiz tasfiyeye tabi tutulan trilyonlarca lira kıymetinde ticari mal ve eşya gümrüklerimizde ithaline mani olunarak izin verilmemiş ve bu gibi eşyalar ambarlara konularak satışlarını için devletleştirilmiştir.

Çünkü yanlış ticari gelişmenin gümrüklerde ithalatına gümrüğün ilgili birimlerince dur denilebildiği bu nedenle sahiplerince ithalatının başarılamadığının birçok misali ile ortada durmaktadır. Demek ki, kanun ve yasalara uymayan kötü niyetli mükellefin, gümrüklerimizde muamele yapmasının mümkün olmadığı yapmaya teşebbüsünde de suç olmuşsa savcılığa sevk edilmesinin mal ve eşyalarının da gümrük antrepo ve ambarlarına alınarak devletleştirilmesi, bir kaun gereği olduğu yapılan işlevler şeridindeki esaslarıyla ortaya çıkmaktadır. Böylece, gümrüklerimizde "rüşvet" denilen olay, büyük boyutta ve dorukta kaçak muamelelerde kapı aralayamamıştır. Küçük olmayınca da "rüşvet" gündemden çkmıştır. Sonra ne olmuştur; "tasis" kuruluşuyla tasfiyeye tabi tutulan bu mallar devlete trilyonlarca gelir getirmesine olanak sağlamıştır. Böylesine bir tablo gümrüklerin kaçak ithalata geçit verilmediği, ona dur dendiği bu kanunsuz eylemlerden dolayı gümrükler tarafından tasfiyeye tabi tutulup değerlendirilerek Hazine'ye trilyonlar kazandırıldığının açık, bariz görünen şekillenmeleridir. Peki gümrüklerimizdeki hastalık "bahşiş" dedikodusu ve söylentisi nasıl silinmelidir, eğer olaylar büyük boyutlarda ise nasıl önlenebilmelidir.

Buna da tek çıkar yolun "döner sermaye" modelinin gümrüklerimizde bir yasa organizesiyle işlerlik kazandırılmasını çözüm olarak görüyor ve önermek istiyorum. Nasıl ki gümrüklerimizde bir eşya muayenesinde tarife tatbikatı yönünden bir tereddüt hasıl oluyor ve "teknik üniversitenin" ilgili bölümünden yardım isteniyor. Bu yapılan çalışma için üniversitenin o birimine mükellefçe makbuz karşılığı bir para ödeniyor ve bu üniversite tarafından mükellefine verilen gelir makbuzu Maliyece de gider olarak kabul görüyor, keza Türk Standartları Enstitüsü'ne gümrüklerden gönderilen eşya için kalite kontrolü istenmesi ve yine bu tetkik için ilgili kurulun veznesine resmi makbuz karşılığı bir para yatırılması bu hizmet için şart oluyorsa, o halde konunun içeriğine ait uygulamanın madde bazında nasıl olbilirliğinin tartışması yapılabilmelidir.

Gümrüklerimizde de tatbikatı tamamen bu yönlü uygulamalarla organizesinin yapılarak eğre uygunsa yasalaştırılmasına olanak sağlanması gerekmektedir.

Bu konularda ilginizi çekebilir