Güneydoğu'ya hayvancılık desteği isabetli bir karar
Hüseyin BOZKURT / Yeminli Mali Müşavir
Eskiden, nüfusumuzun büyük kısmı köylerde yaşarken, zamanla şehre göç ile bu durum tersine döndü. 1927 yılı nüfus sayımına göre 13 milyon 648 bin 270 kişilik nüfusun, 10 milyon 365 bin 330 kişisi köylerde yaşarmış. Köy-kent nüfusu oranı yüzde 76'dır. Cumhuriyetin ilk yıllarından 1950'lere kadar bu oran yüzde 72'lerde seyretmiş ancak, izleyen yıllarda aşırı düşüş göstermiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde ise bu oran daha düşüktür. Çünkü, bölgemizde göçler sadece kendi illerimize değil, büyük illere de olmuştur.
2008 yılı başlarında açıklanan sayım sonuçlarına göre ise; ülke nüfusunun 70 milyon 586 bin 256 kişi olduğu, bunun 49 milyon 747 bin 859 kişisinin şehirlerde, 20 milyon 838 bin 397 kişisinin ise köylerde yaşadığı, köylerde yaşayanların oranının, yüzde 29,5'lere düştüğü tespit edilmiştir. Kısacası ülkemiz nüfusu her gün şehirlere akın etmekte olup, bölgemizde de durum aynıdır. Bir çok konuyu çözmede işe yarayacak olan nüfus bilgilerinin, iyi okunması lazım. Tarımsal ürünler genellikle köylerimizde yaşayanlar tarafından üretiliyor. Dolayısıyla bu kişilerin şehirlere göç etmesiyle birlikte, tarımsal üretime katkısı da ortadan kalktığı gibi, şehirde kendisi ve ailesi de tüketici konumuna geçmekte. Yani sadece tarımsal üretim düşmemekte, aynı zamanda kente göçen kişi ve ailesi de tüketici olmakta.
Gaziantep, Türkiye'nin 2000-2008 yılları arası nüfus artışında yüzde 43 ile birinci Sırada. Gaziantep'i Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman gibi iller izliyor. Bölgemizdeki nüfus yoğunluğu, işsizliği ve diğer sorunları da beraberinde getirmekte. Türkiye hayvancılığında büyük bir paya sahip Doğu ve Güneydoğu illerindeki üretim düşüşleri nedeniyle ülkemizde kırmızı et fiyatları, neredeyse yüzde 80 arttı. Kurban Bayramı'na girdiğimiz bugünlerde geçen yıla göre kurbanlık fiyatları da yine aynı oranda yükseldi ve kurbanlık bulmak güçleşmiş durumda. Kısacası, Türkiye hayvancılığında tehlike çanları çalıyor. Çözüm; bölgemiz kırsal nüfusunu, iş sahaları açıp köyünde tutarak, modern tarım ve hayvancılığı öğretip destekleyerek bu nüfusu üretici hale getirmekten geçiyor.
Bölgemizin dağlık kesimlerinde doğal yöntemlerle küçük baş ve büyük baş hayvan yetiştiriciliği desteklenmelidir. Yine sulanabilen ovalarda ise modern tarım ve hayvancılık işletmeleri desteklenmeli ve geliştirilmeli. Bu konuda Barak, Harran, Viranşehir, Kızıltepe, Nusaybin, Batman ovaları kullanılmalı ve modern sistemlerle hayvancılığa yatırım yapılmalı. Bu yatırımlar, hem bölge nüfusuna iş ve ekmek sahası yaratacak, hem şehre göçü önleyecek, hem de ülke olarak et ihtiyacımız karşılanmış olacak.
Bakanlar Kurulu'nun 31 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla; 50 baş ve üzeri süt sığırı yetiştiriciliği işine; 2009-2012 yılları arasında, GAP bölgesinde Adıyaman, Gaziantep, Batman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis, Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde hibe destek verilmesini kararlaştırmıştır. Bu illerde yeni ahır inşaatının yüzde 30'nu, damızlık gebe düve alımının yüzde 40'nı ve süt sağım ve soğutma makinelerinin yüzde 40'nı devlet yatırımcıya karşılıksız vermeyi taahhüt etmiştir. Karara göre, bir ay içinde, uygulama tebliği çıkarılacak ve diğer detayları belli olacak.
Doğru uygulandığında bölge adına çok güzel bir destek. Umarız bu iş, geçmişten ders alınarak, gerçekten bu işi yapacak kişi ve kurumlar seçilerek ve gerçek yatırımcılara destek olacak tedbirler alınarak yapılır. Seçilenlere, engelleri aşmalarına yardımcı olunup olunmayacağını, bu desteğin kağıtta yazıldığı gibi güzel bir şekilde uygulanabilinirliğini ise zaman gösterecek.