HAK-PAR hakkında açılan kapatma davası RG'de
Anayasa Mahkemesi'nin parti hakkında açılan kapatma davasının reddine ilişkin kararı Resmi Gazete'de yayımlandı
ANKARA - Anayasa Mahkemesi'nin, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) hakkında açılan kapatma davasının "nitelikli çoğunluğa" ulaşılamaması nedeniyle reddine ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yüksek Mahkeme, partinin tüzük ve programında, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı hükümler" bulunduğu gerekçesiyle kapatılması istemiyle açılan davayı "nitelikli çoğunluk" sağlanamadığı için reddetmişti. Mahkemenin kararında, siyasi partilerin, 'belli siyasal düşünceler çevresinde birleşen yurttaşların özgürce kurdukları ve özgürce katılıp ayrıldıkları hukuksal yapılar" oldukları ifade edilerek, siyasi partilerin, Anayasa'nın konuya ilişkin kuralları, Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesi'nin "örgütlenme", "düşünce ve ifade özgürlüğü" konusundaki maddeleriyle koruma altında olduğu kaydedildi.
Siyasi partilerin, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen tüzük ve programlarındaki söylemlerinin "demokratik yaşam için doğrudan açık ve yakın tehlike oluşturmaması" durumunda, bunların "ifade özgürlüğü kapsamında" kaldığının kabul edilmesi gerektiği belirtilen kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Demokratik rejimin tüm kurum ve kurallarıyla özümsendiği ülkelerde de rejim için ciddi bir tehlike oluşturmadıkça siyasi partilerin kapatılmasına olur verilmediği gözetildiğinde çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefini esas alan Anayasamızın da salt ifade özgürlüğü kapsamında kalan tüzük ve program düzenlemesini kapatma nedeni saydığını kabul etmek olanaklı değildir.
Tüzük ve programında HAK-PAR'ın, genel olarak adem-i merkeziyetçi bir yönetime ağırlık verdiği, Türkiye'nin temel sorunu olarak kabul ettiği Kürt sorununu hak eşitliği temelinde çözmeyi seçmenine vaadettiği görülmektedir. Tüzük ve programında ifade edildiği biçimde Parti'nin, Kürt sorunu olarak ele alıp değerlendirdiği soruna, kendine göre çözüm önerileri getirmesi, vatandaşlık temelinde ulus kavramının reddi olarak nitelendirilemez."
Kararda, kapatma davasının partinin kuruluşundan kısa bir süre sonra açıldığı dikkate alındığında, "belli bir sorunun varlığına ve buna dair çözüm önerilerine ilişkin ifadelerin demokratik bir rejimde düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi" gerektiği belirtildi.
"Gerek iddianamede gerekse sonraki aşamalarda, partinin söz konusu amaçları gerçekleştirmek için Anayasa dışı bir yöntemi uygulayacağına ilişkin herhangi bir kanıta yer verilmemiştir" denilen kararda, HAK-Par'a, tüzük ve programında yer alan ifadelere dayanılarak, "yaptırım uygulanmasının demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliğinde" görülemeyeceği kaydedildi. Anayasa Mahkemesi'nin kararında, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt ile üyeler Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, Necmi Özler, Serdar Özgüldür ve şevket Apalak'ın "partinin kapatılması", Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile üyeler Sacit Adalı, Fulya Kantarcıoğlu, Serruh Kaleli ve Zehra Ayla Perktaş'ın "partinin kapatılmaması" yönünde oy kullandığı ifade edilerek, parti kapatma davalarında aranan, Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinin nitelikli çoğunluğu olan 7 üyenin oyuna ulaşılamadığı için kapatma isteminin reddine karar verildiği belirtildi.
HAK-PAR'ın kapatılması yönünde oy kullanan üyeler karşı oy gerekçelerinde, partinin tüzük ve programındaki bazı ifadelerin, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne açıkça aykırı" olduğunu kaydettiler.
Karşı oy gerekçesinde, Anayasa'da "bir siyasi partinin tüzük ve programının devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasına aykırı olması halinin varlığını tek başına kapatma nedeni saydığından" ve bunun Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesi'nin 11/2. maddesindeki "meşru amaç" sınırları içerisinde kaldığından parti kapatmanın, "Anayasal düzenlemenin demokratik bir toplumda zorunlu bir müdahale" olarak değerlendirilmesi gerektiği savunuldu.