Halka arz seferberliği ve sermaye piyasasında güven eksikliği
Mecit BABAT / Emekli Aracı Kurum Yöneticisi ve İMKB Eski Murakıbı
2009 yılında sadece beş şirketin halka arz edildiği açıklanarak, 2010 yılının "halka arz seferberliği " yılı olacağı sermaye piyasası yetkililerince ifade edilmektedir. Sermaye piyasası yetkilileri, işin sadece arz cephesi ile ilgilendikleri, talep cephesiyle ilgilenmedikleri izlenimini vermektedirler. İşin asıl önemli yönünün talep cephesi olduğu unutulmakta ve sermaye piyasasının temeli olan güvenin niçin sağlanamadığının üzerinde ise hiç durulmamaktadır. Arz seferberliğinden sonuç alınabilmesi için kamuoyunda oluşan hisse senetleri borsasının kumarhane imajının, silinmesi gerekmektedir.
Yetkililerce gazetelere verilen demeçlerde sermaye piyasalarını büyütmek istediklerini, bu münasebetle kanun taslağı hazırladıkları ifade edilmektedir. Kanımca yasa hazırlamak çok önemli değildir. Asıl önemli olan mevcut yasaları zamanında etkin bir biçimde uygulamaktır. Küçük ortakların haklarını koruyan ve gerçekçi fiyat ilkesini arayan ve ortaklarla olan işlemlerde Sermaye Piyasası Kanunu 15inci maddesinin son fıkra hükmü aynen,
"Halka açık anonim ortaklıklar; yönetim, denetim veya sermaye bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs veya şahısla emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü işlemlerde bulunarak karını ve/veya mal varlığını azaltamaz".
şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükümden daha açık hangi hüküm getirilebilir?
Takasbank verilerine göre halen İMKB'deki bakiyeli müşteri sayısı 884.000'dir. Bu rakamın binde üçbuçuğu, diğer bir ifade ile 3.000 hesap sahibi, borsanın %85'ine hakimdir. Bu rakamlar talebin büyüklüğünü ve borsaya olan güveni açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Talep ve güven sağlamanın başlıca yolları şöyle açıklanabilir :
Azınlık haklarının korunması
Borsada hisse senetleri işlem gören şirketlere yatırım yapmış kişilerin azınlık hakları korunmamaktadır. Bu durumla ilgili onlarca örnek verilebilir. Bu ise yerli ve özellikle yabancı yatırımcıyı hisse senedine yeterli yatırım yapmaktan alıkoymaktadır.
İşlemlerin ışık hızıyla yapılan bir piyasada, küçük ortakların yaptığı şikayetlerin yıllarca sonuçlandırılmaması olanı onaylayan veya olana gerekçe hazırlayan anlayış sermaye piyasasına olan güveni sarsmakta, hakkımı kim veya hangi merci arayacak düşüncesine sevk etmektedir. Türk Sermaye Piyasası'nda yaşanmış önemli bir olay, bu piyasaya somut olarak nasıl güven sağlanabileceğine örnek verilebilir :
1989 yılında birileri tarafından sahte Çukurova Elektrik Hisse Senetleri basılmış, bir aracı kurum tarafından İMKB vasıtasıyla piyasaya sürülmüştü. Piyasaya sürülen sahte senetlerin yaklaşık piyasa değeri 30 milyon dolar civarındaydı. Bu senetlerin ağırlıklı bölümü yabancıların eline geçmişti. Olay ortaya çıkıp basına yansıdığı ertesi gün, henüz Türkiye'ye yeni yatırım yapmakta olan yabancı sermaye bir anda bıçak gibi kesilmişti.
Aracı kurumların önerisi ile İMKB'de kurulan Sahte Çukurova Elektrik Hisse Senetleri Tasfiye Fonunca kısa sürede sahte senetlerin yerine gerçekleri konmuş ve olay tereyağından kıl çeker gibi çözülmüştü. Böylece İMKB'ye güven artmış, yabancı sermaye girişi hızlanmış ve bugünkü boyutuna ulaşmıştır.
İMKB'nin Toptan Satışlar Pazarlar Genelgesi'nde S.P.K.'nın 15inci maddesinin gerçekçi fiyat ilkesine aykırı olarak 2007 yılında yaptığı değişiklik, küçük yatırımcıların boynunda demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır. Bu düzenlemenin bu haliyle kalması halinde, yönetime hakim ortaklar istedikleri takdirde, istedikleri fiyatlardan işlem geçirmeleri imkan dahilindedir. Nitekim bunun uygulaması görülmüş ve küçük yatırımcılar büyük zararlara uğramıştır. Bu nedenle söz konusu genelgenin acilen değiştirilmesi borsaya olan güveni arttıracaktır.
Yatırımcının bilgilendirilmesi ve bilgilerin doğruluğu
Potansiyel sermaye piyasası yatırımcılarının bilgilendirilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Aracı Kurumlar Birliği'nce düzenlenecek seminer ve diğer yöntemlerle konunun önemi anlatılmalı ve hisse senedi veya yatırım fonu alırken nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgi verilmelidir.
Yatırımcılar ve özellikle yabancı yatırımcılar, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası aracılığı ile açıklanan bilanço ve bağımsız denetim kuruluşlarının raporlarındaki değerlendirmelere göre yatırım yapmaktadırlar. Bu değerlendirmeler ise raporların gerçeği tam olarak yansıtmalarına özen göstermeleri durumunda anlam ifade etmektedir.
Borsaya gönderilen ve borsa fiyatını etkileyen varsayımlı mesajların akıbeti takip edilmemekte ve bu durumdan haberdar olanlar büyük kazançlar sağlamakta ve bazı yatırımcılar ise büyük zarar görmektedirler.
Küçük ortakların, şirketlerin genel kurullarında vermiş bulundukları şerhler, şirketlerin borsayı bilgilendirme yazılarında yer almamakta ve bu konu da hiçbir kuruluşça takip edilmemektedir.
Borsada cezalandırma yönteminin yanlışlığı
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda yatırımcılara uygulanmakta olan cezalandırma yöntemleri, yerli ve yabancı yatırımcıları yatırım yapmaktan vazgeçirmektedir.
Manipülasyon yapan veya şirketlerini bilerek zarara uğratan kişiler yerine, o hisse senetlerine işlem yasağı getirilmekte ve böylece tüm yatırımcılar cezalandırılmaktadır. Cezalandırma kapsamına alınan bir hisse senedinin, cezalandırma süresinin ne olacağı bilinmemektedir. Yıllarca cezalandırma kapsamında bulunan hisse senetleri vardır. Hisse senetlerini cezalandırma yerine, bu uygunsuz davranışta bulunan kişilerin cezalandırma yöntemlerini geliştirmek herkesin görevi olmalıdır.