Hastanelerin sağlık işletmesine dönüştürülmesi Anayasaya aykırı mı?
Dr. Erkin GÖÇMEN / Tıp Doktoru-Hukukçu
Bakanlar Kurulu tarafından TBMM'ye sunulan ve son ayların yoğun siyasi gündemi içinde kısmen arka plana düşen Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısı, kısa bir süre önce Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçti. İçtüzüğe göre "temel kanun" olarak kabul edilen Tasarı halen Meclis gündeminde görüşülmeyi bekliyor. Tasarıda, esas olarak kamu hastanelerinin tüzel kişiliğe sahip işletmeler haline dönüştürülmesi amaçlanıyor.
Her ne kadar Tasarı metninde, "işletme" sözcüğü yerine "ilgili kuruluş" ifadesi kullanılmış olsa da, mevzuatımızda "ilgili kuruluş"un iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları veya özel statülü hizmet yerinden yönetim kuruluşlarını ifade ettiği biliniyor. Tasarıda "sağlık işletmesi" kavramı muhtemel eleştirileri i önlemek amacıyla bilinçli olarak kullanılmamış olsa da amaçlananın bir iktisadi işletme kurmak olduğu anlaşılıyor. Kamu hastanelerinin sağlık işletmesine dönüştürülmesi uygulamasının hukukiliği ise bu süreçte önemli bir tartışma başlığını oluşturuyor.
1987 yılında TBMM'de kabul edilen Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda, sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak ülkemiz için yeni sayılabilecek bir çok ilke ve kural getirilmişti. Yine aynı kanunla idare hayatımıza yeni bir kavram daha dahil olmuştu: Sağlık işletmesi.
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun beşinci maddesine göre, kamu sağlık kuruluşları, Sağlık Bakanlığı'nın uygun görmesi şartıyla Bakanlar Kurulu tarafından kamu tüzel kişiliğini haiz işletmelere dönüştürülebilecekti. Uygulama hayata geçtiğinde, yeterli işletme büyüklüğünde bulunmayan sağlık kuruluşları tek bir sağlık işletmesi altında toplanacaktı. Yine Kanunun aynı hükmüne göre, sağlık işletmelerinde görevli olan ve mesleklerini serbest icra etmeyen doktorlar, mesai saatleri dışında kuruluşta özel muayene yapabilecekti.
Nitekim bu hükme dayanarak, Bakanlar Kurulu tarafından Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık İşletmelerinin Yönetimi ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik çıkarılmış ve yine aynı yönetmeliğe dayanarak 1995 yılında Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi, tüzel kişiliği haiz sağlık işletmesine dönüştürülmüştü.
1987 yılında dönemin ana muhalefet partisi olan Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Kanunun sağlık işletmelerinin kurulmasına cevaz veren hükmünün Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulunmuştu. İptal isteminin gerekçesinde, sağlık işletmelerinin iktisadi işletme anlayışıyla çalışacağı, insanlar için bir hak, devlet için de bir yükümlülük olan sağlığın ticari işletme konusu olamayacağı, bu sebeple de sağlık işletmelerinin kurulmasını öngören hükmün Anayasa'ya aykırı olacağı ifade edilmişti.
Ancak bu istem üç üyenin muhalefetine rağmen Yüksek Mahkeme tarafından reddedilmişti. Diğer bir ifade ile Anayasa Mahkemesi, kamu hastanelerinin sağlık işletmesine dönüştürülmesini Anayasa'ya aykırı bulmamıştı. Kanunun sağlık işletmelerinde çalışacak personelin hukuki durumuna ilişkin hükmü iptal edilmiş olsa da bu durum Konunun esası ile ilgili değildi.
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde, sağlık hizmetinin, parasız sunulması anlayışının gücünü yitirdiği, kamu hizmetlerinin karşılığı olarak yararlananlardan kullanım oranlarına ve ödeme güçlerine göre ücret alınabileceği ve böylece bu hizmetlerden yararlananlarla yararlanmayanlar arasındaki eşitsizliğin giderilmiş olacağı vurgulandıktan sonra, sağlık hizmeti için belirlenen ücreti ödeyemeyecek olanlardan bu ücretin alınmaması ya da onlar adına ödenmesi olanaklarının da uygulamaya konulması gerektiği belirtilmiş ve sonuçta sağlık işletmesi uygulamasında hukuk devleti ilkesine bir aykırılık bulunmadığının altı çizilmiştir.
Yine aynı kararda, devletin sosyal görevlerini mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirmek durumunda olduğu, parasız sağlık hizmetlerini devlete yüklemenin mümkün olmadığı, Anayasa'da parasız hizmetten söz edilmediği ve bu sebeple sağlık hizmetlerinin sağlık işletmeleri eliyle paralı olarak yürütülmesinde de Anayasa'ya aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
Özetle Yüksek Mahkeme, devlet eliyle ve sağlık işletmeleri aracılığıyla paralı sağlık hizmeti sunulmasının Anayasa'ya aykırı olmayacağına hükmetmiştir.
Karar, verildiği dönem açısından bakıldığında oldukça ilginçtir. Zira Yüksek Mahkemenin bu kararı verdiği yıllar aynı zamanda özelleştirme tartışmalarının da yapıldığı yıllardır. Bu dönemde Anayasa Mahkemesi'nin önüne özelleştirme konularında da çok sayıda kanun gelmiş ve nitekim özelleştirmeye ilişkin kimi kanun hükümlerinin iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, kamu işletmelerinin özelleştirilmesi konusunda bir direnç geliştirmiş olmakla beraber, kamunun hastanelerinin işletme haline getirilmesi noktasında Anayasa'ya aykırılık görmemiştir.
Bu içtihat ışığında Kamu Hastane Birlikleri Kanunu'nun, hastanelerin sağlık işletmesine (Sağlık Bakanlığı'nın ilgili kuruluşuna) dönüştürülmesi bağlamında Anayasaya aykırı olacağı iddiası temelsiz kalmaktadır. Her ne kadar yıllar içinde mahkemenin üye bileşimi değişmiş olsa da içtihadın değiştirilmesini gerektirir bir sebep bulunmamaktadır. Kanununa yönelik eleştirilerde bu hususun gözden kaçırılmaması gerekmektedir.