Hayvancılığı sahipsiz bırakmayalım

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüdaverdi ÖZDEMİR / Kayseri Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı

Kayseri, 80 damızlık, 120 bin besi ve 250 bin  küçükbaş varlığıyla Tarım İl Müdürlüğü'nün veteriner hekimleri tarafından kontrollü ve sağlığa uygun olarak yetiştirilen et ve sütte söz sahibi olan bir il.

Sektörel bazda Türkiye'nin sayılı illeri arasına giren Kayseri'de hayvancılık zor şartlar altında sürdürülmektedir. Maliyet olarak yüksek girdileri olan hayvan yetiştiriciliğinde, maliyeti en çok artıran etken ise yem fiyatlarının belirleyicisinin olmayışıdır. Serbest piyasa ekonomisinin kendi fiyatlarını  belirlemesi sebebiyle yüksek maliyetli et ve sütün satışında çoğu zaman hayvan yetiştiricilerimiz maliyetinin  altında fiyatlarla ürününü elden çıkartmak zorunda kalmaktadır. Bu yüzden Kayseri'de besicilik günden güne kaybolan bir sektöre dönüşmektedir.

Ayrıca Kayseri  Et ve Balık Kurumu'muz vardı. Bu kurumun ayakta kalması gerekmekteydi. Biz Kayserili besiciler olarak devletimizden et ve balık kurumlarının yıkılıp yok edilmesini değil, modern birer tesise çevrilip, devlete ve millete faydalı bir kurum olarak yerinde durmasını istedik. Bu kurumların zarar etmesine  bakmayıp, yetiştiriciliğe ve besiciliğe faydalı olacağını göz önünde bulundurarak, yıkıp kurtulmaktansa faydalarını araştırarak, gerekli eksiklikleri  tamamlayıp, düzenli birer kurum olarak çalışmalarına devam etmesi  sağlanmalıydı. Yıkılıp boş bir araziye çevrilen, harabe bir görünüme bürünen Et ve Balık Kurumu'nun ne vatana ne millete faydası kalmadı.

Hayvancılık sadece Kayseri'de değil, Türkiye'nin tamamında unutulan, sahipsiz bırakılan bir sektör halini almıştır. Ben şahsım olarak her zaman hayvancılığın ayrı bir 'bakanlığı'nın olmasını hayal etmişimdir. Bizim eksiklerimizi her zaman görebilen, yanımızda olan ve devlete sıkıntılarımızı anlatabildiğimiz bir bakanlığımızın olması, hayvancılığın unutulmamasını sağlardı.

Bu zor şartlar altında bile biz hayvan yetiştiricileri olarak gıda sektörünün büyük bir bölümünü oluşturan et, süt ve yumurta yetiştirmeye devam ediyoruz. Devletimiz olduğundan daha fazla yanımızda olsun ki, bizler  de bu ülkenin gıda sektörüne hitap eden hayvancılar olarak daha faydalı işletmeler olabilelim.

Devletimiz, besiciliğe destek politikasını, yem ve hayvan adedi bazında sürdürmek zorundadır. Bu konu hakkında sadece iyi dileklerimizden başka hayvan yetiştiricileri olarak elimizden bir şey gelmemektedir.

Hayvancılığı sahipsiz bırakmayalım

Hüdaverdi ÖZDEMİR / Kayseri Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı

Kayseri, 80 damızlık, 120 bin besi ve 250 bin  küçükbaş varlığıyla Tarım İl Müdürlüğü'nün veteriner hekimleri tarafından kontrollü ve sağlığa uygun olarak yetiştirilen et ve sütte söz sahibi olan bir il.

Sektörel bazda Türkiye'nin sayılı illeri arasına giren Kayseri'de hayvancılık zor şartlar altında sürdürülmektedir. Maliyet olarak yüksek girdileri olan hayvan yetiştiriciliğinde, maliyeti en çok artıran etken ise yem fiyatlarının belirleyicisinin olmayışıdır. Serbest piyasa ekonomisinin kendi fiyatlarını  belirlemesi sebebiyle yüksek maliyetli et ve sütün satışında çoğu zaman hayvan yetiştiricilerimiz maliyetinin  altında fiyatlarla ürününü elden çıkartmak zorunda kalmaktadır. Bu yüzden Kayseri'de besicilik günden güne kaybolan bir sektöre dönüşmektedir.

Ayrıca Kayseri  Et ve Balık Kurumu'muz vardı. Bu kurumun ayakta kalması gerekmekteydi. Biz Kayserili besiciler olarak devletimizden et ve balık kurumlarının yıkılıp yok edilmesini değil, modern birer tesise çevrilip, devlete ve millete faydalı bir kurum olarak yerinde durmasını istedik. Bu kurumların zarar etmesine  bakmayıp, yetiştiriciliğe ve besiciliğe faydalı olacağını göz önünde bulundurarak, yıkıp kurtulmaktansa faydalarını araştırarak, gerekli eksiklikleri  tamamlayıp, düzenli birer kurum olarak çalışmalarına devam etmesi  sağlanmalıydı. Yıkılıp boş bir araziye çevrilen, harabe bir görünüme bürünen Et ve Balık Kurumu'nun ne vatana ne millete faydası kalmadı.

Hayvancılık sadece Kayseri'de değil, Türkiye'nin tamamında unutulan, sahipsiz bırakılan bir sektör halini almıştır. Ben şahsım olarak her zaman hayvancılığın ayrı bir 'bakanlığı'nın olmasını hayal etmişimdir. Bizim eksiklerimizi her zaman görebilen, yanımızda olan ve devlete sıkıntılarımızı anlatabildiğimiz bir bakanlığımızın olması, hayvancılığın unutulmamasını sağlardı.

Bu zor şartlar altında bile biz hayvan yetiştiricileri olarak gıda sektörünün büyük bir bölümünü oluşturan et, süt ve yumurta yetiştirmeye devam ediyoruz. Devletimiz olduğundan daha fazla yanımızda olsun ki, bizler  de bu ülkenin gıda sektörüne hitap eden hayvancılar olarak daha faydalı işletmeler olabilelim.

Devletimiz, besiciliğe destek politikasını, yem ve hayvan adedi bazında sürdürmek zorundadır. Bu konu hakkında sadece iyi dileklerimizden başka hayvan yetiştiricileri olarak elimizden bir şey gelmemektedir.