”Her türlü tehdidi karşılayabilecek deniz gücüne sahibiz”

Org. Büyükanıt, Deniz Kuvvetlerine ait denizaltı ve hücumbot ile Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait iki botun denize indirildiği törende konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KOCAELİ - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye'nin bulunduğu bölgede teknik donanımı yüksek her türlü tehdidi karşılayabilecek ve barışı koruyacak bir deniz gücüne sahip olduğunu bildirdi.

Gölcük Tersanesi Komutanlığı'nda inşası tamamlanan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait denizaltı ve hücumbot ile Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait iki botun denize indirilmesi ve yeni botlara ilk kaynak yapılması için Donanma Komutanlığı'nda tören düzenlendi. Poyraz Limanı'ndaki törene eşi Filiz Büyükanıt ile katılan Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, üç kıtanın birleştiği, Akdeniz ve Karadeniz'i birbirine bağlayan su yollarını kontrol eden, önemli dünya deniz ticaret yollarına yakın Orta Asya ve Orta Doğu'nun önemli havzalarının dünya pazarlarına açıldığı bir noktada bulunduğunu söyledi. Bu nedenle bölgede güvenliğin sağlanabilmesi için güçlü bir silahlı ve deniz kuvvetlerine ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Büyükanıt, "Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 85 yıl içinde artarak devam eden bu ihtiyacı karşılamak üzere gösterilen güçlü çabalar sonunda Türkiye, bugün bulunduğu bölgede, teknik donanımı yüksek, her türlü tehdidi karşılayabilecek ve barışı koruyacak bir deniz gücüne sahip bulunmaktadır" dedi.

Büyükanıt, sayılı deniz kuvvetleri arasında yer alan deniz kuvvetlerinin, dünya denizlerinde varlık gösterdiğini, müttefik ülke deniz kuvvetlerinin gelişimine yardımcı olduğunu, BM çatısı altında barışı desteklediğini, barışı koruma kabiliyetlerine iştirak ettiğini ve Türk dış politikasını destekleyecek pek çok projede rol oynadığını belirtti.

"Güçlü bir deniz ticari filosunu ihtiyaç var"

Büyükanıt, Türk donanmasının bugün deniz, hava unsurları ve denizaltılarıyla üç boyutta hareket yapabilme imkan ve kabiliyetine sahip olduğunu vurguladı. Dünya denizlerinin, ham madde ve enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılmasında en büyük nakil ortamı olduğunu ifade eden Büyükanıt, şöyle devam etti:

"Bu nedenle dünya denizlerindeki ticari denizcilik faaliyetleri, ülkelerin geleceği açısından dünya ekonomisinde hayati öneme sahip bulunmaktadır. Bu gücü elinde tutan bir ülke, stratejik etkiye sahip bir ekonomik gücü de elinde tutuyor demektir.

Sahip olduğu jeostratejik ve jeopolitik konumuyla güvenlik ve ekonomi boyutunda denizlere hayati derecede bağımlı olan Türkiye'nin, deniz alaka ve menfaatlerini koruyacak ulusal politikalarını destekleyecek güçlü bir deniz kuvvetlerine olduğu kadar, güçlü bir ticari filoya da ihtiyacı vardır. Türkiye'nin içinde bulunduğu politik ve stratejik konjonktür, her zaman Atatürk'ün gösterdiği denizci millet idealine ulaşmayı zorunlu kılmışsa da deniz kuvvetlerimizin gösterdiği hızlı gelişim, deniz gücünün her sektöründe yansıma bulamamış ve 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti, coğrafyasının gerektirdiği denizci kimliğine hala tam olarak kavuşmamıştır. Bunu da itiraf etmemiz gerekir."

"Dünya 6'ncısı olmamız memnuniyet verici"

Türkiye'nin, bugüne kadar deniz ticaret filosunun yetersizliği nedeniyle yıllarca 'taşıtan' ülke olduğunu ve 'taşıyan' ülke rolünü oynayan ülkelere büyük paralar ödemek zorunda kaldığını ifade eden Büyükanıt, şunları söyledi:

"Türkiye, 2006 yılında ihracat ve işalatının yaklaşık yüzde 90'ını deniz yoluyla gerçekleştirmesine rağmen, bu taşımanın ancak yüzde 20'lik kısmını kendi gemileriyle yapabilmiştir. Deniz taşımacılığı sektöründe gemi sahibinin milliyetine göre yapılan sıralamada Türkiye'nin yeri, ne bu coğrafyasının ne de bu ekonomisinin gerektiği yerde ve seviyesindedir. Ülkemiz limanları arasında kara yolu taşımacılığına göre 10'da birlere varan oranlarda düşük maliyetli taşıma imkanı sağlamasına rağmen deniz taşımacılığının gerektiği kadar tercih edilmemesini de denizciliğin her alanında gelişmeyi hedefleyen Türkiye açısından bir eksiklik oluşturduğunu kabul edebiliriz. Gemi inşa alanında 2007 yılı sonu itibariyle gemi inşa siparişlerinde uluslararası denizcilik normları kayıtlarına göre dünya altıncısı olmamız memnuniyet vericidir. Ancak şunu da ifade etmek gerekir. 'Üç lider' olarak ifade edilen Japonya'nın sipariş tonajı 12, Çin'in 20, Kore'nin ise 25 katımızdır."

"MİLGEM, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak"

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait denizaltı ve hücumbotlar ile sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait botların denize indirilmesinden heyecan ve onur duyduğunu ifade eden Büyükanıt, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin denizlerdeki hak ve menfaatlerini koruyacak, ülkemiz için hayati öneme haiz olan ulaştırma yollarını sürekli açık tutmak, bölgede barış ve istikrara katkıda bulunacak caydırıcı ve dinamik bir deniz kuvvetine sahip olmak ve yavru vatan Kıbrıs'ı desteklemek için yürüttüğümüz tedarik programı kapsamında inşa edilen bu gemilerin denize indirilişini görmek bize heyecan ve onur vermektedir. Bildiğiniz gibi Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk savunma sanayinin gelişmesi için de çaba sarf etmektedir. Kara, deniz ve hava kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı'nın desteğiyle Türk savunma sanayinin geliştirilmesi için son zamanlarda önemli adımlar atmış. Bunda özellikle deniz kuvvetlerimizin de önemli rolü olduğunu düşünmekteyim."

Büyükanıt, deniz kuvvetlerinin, yerli sanayiciler ile birlikte yaptığı MİLGEM Projesi'nde son aşamaya gelindiğini ve projenin ilk gemisi olan Heybeliada'nın denize indirilme safhasına gelindiğini bildirdi. Büyükanıt, "Bu çok önemli bir gelişimdir. Dünyaya örnek olabilecek ve devamı gelecek olan MİLGEM projemizin uluslararası rekabet gücümüzü de artıracağına inanmaktayız" dedi.

Konuşmanın ardından Büyükanıt, inşasına başlanılan SG-95 gemisine ilk kaynağı yaptı. Gölcük Tersane Komutanı Doç. Dr. Tuğamiral Nurhan Kahyaoğlu, Büyükanıt'a kaynak yaptığı sırada çekilen fotoğrafı ile kaynakçı sertifikası verdi. Daha sonra ise I.İnönü Denizaltısı, SG-92 hücumbotu törenle denize indirildi. Denizdeki Atak Hücumbotu ve SG-3 Sahil Güvenlik Botuna da bayrak çekildi.