Hilmioğlu'nun avukatından tahliye açıklaması
Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, ileri tetkikler için sevk edildiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinden Silivri Cezaevine gönderildi
İSTANBUL - İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesine getirilen Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun tetkik ve işlemleri, yaklaşık 5 saat sürdü. Hilmioğlu, işlemlerinin ardından yeniden Silivri Cezaevine gönderildi.
Hilmioğlu'nun avukatlığını da yapan kardeşi Hayati Hilmioğlu, hastane bahçesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Fatih Hilmioğlu için 20 gün önce Anayasa Mahkemesine başvurduklarını ve ilgili raporları sunduklarını belirtti.
Avukat Hilmioğlu, Fatih Hilmioğlu ile ilgili 6 rapor sunduklarını söyleyerek, "Bunların 4 tanesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sağlık Kurulu raporu, 2 tanesi de Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporu. Cerrahpaşa'da 3 yıl önce alınan rapor, Fatih Hilmioğlu'nun ileri derecede siroz hastası olduğunu söylüyor, 'karaciğerde nodüller oluşmuştur' diyor. Dolayısıyla 'cezaevi şartlarında ölüm riski vardır' diyor. Hatta raporun birinde 'kesin ölür' diyor" diye konuştu.
Aldıkları raporları, Adli Tıp Kurumuna yolladıklarını anlatan Hilmioğlu, şöyle devam etti:
"13. Ceza Mahkemesine tahliye talebinde bulunduk. Mahkeme, 'bu raporlar bizi bağlamaz, Adli Tıp Kurumundan rapor isteriz' dedi. Adli Tıp Kurumu'nda da 'Fatih Hilmioğlu ileri derece siroz hastasıdır' diyor. Karaciğerde nodül vardır' diyor, fakat '2 ayda bir üniversitenin hepatoloji bölümünde kontrol edilmek şartıyla, cezaevinde kalabilir' diyor. Tabii bu rapor üzerine, cezaevine gitti. 20 gün önce Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çekilen ultrasonda, bir nodül daha oluştuğu ortaya çıktı. O raporda da 'bu tümörde karaciğer kanseri şüphesi vardır' yazıldı. Bunun üzerine Cerrahpaşa Tıp Fakültesine sevk edildi. Aynı mahiyette 4. sağlık kurulu raporu verildi."
Raporları veren doktorlara, "raporlara rağmen neden cezaevi şartlarında kesin ölür" ibaresi yazmadıklarını sorduğunu söyleyen Hilmioğlu, "(Biz Mehmet Haberal'ın raporlarına imza atan 3 profesör tutuklandıktan sonra, artık raporlara böyle yazı yazmaya çekiniyoruz, korkuyoruz) dediler. Buna müdahale edecek şansımız yok. Baskı altındalar, korkuyorlar" ifadelerini kullandı.
"Usul öyle değil"
Kardeşini 5 yıldır savunduğuna işaret eden Hilmioğlu, Türkiye'de birçok kurumun baskı altında olduğunu savundu.
Hilmioğlu, Fatih Hilmioğlu'nun geçen yıl trafik kazasında oğlunu kaybettiğini, olayın ardından depresyona girdiğini ve bununla ilgili Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri departmanından "intihar tehlikesi vardır" şeklinde rapor verildiğini bildirdi.
Tüm raporları mahkemeye sunduklarını kaydeden Hilmioğlu, "Mahkeme, 'Adli Tıp Kurumu bizi bağlar' diyor. Adli Tıp Kurumundan da rapor çıkmıyor. Bir kurum görevini yapsa yeterli. 13. Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu görevini yapsa yeterli. İkisi de görevini yapmıyor. Konuyu Cumhurbaşkanlığına atıyorlar. Cumhurbaşkanlığının bu konuyla bir alakası yok. Sayın Cumhurbaşkanı ilgileniyor, teşekkür ederim. Fakat usul öyle değil. Adli Tıp Kurumunda çıkan rapora göre Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığına sunuyor. Adli Tıp Kurumu, Cumhurbaşkanının istediği şekilde rapor verirse, Cumhurbaşkanına gerek yok. O rapor mahkemenin tahliye kararı için yeterli" şeklinde konuştu.