Homoeconomicusun Nöroekonomisi II
Dr. Ali GÜVEN ([email protected])
Bir intihar saldırısının ekonomik boyutunu düşünelim. Ölü bir bireyin sistemden elde edeceği fayda sıfırlanacağından, normal olarak intihar saldırısını düzenleyen teröristin kendisini öldürmesi homoeconomicusa yakışan türden bir yaklaşım olmayacaktır.
Klasik ekonomik modeller bireyin ekonomik tercihlerinde en fazla faydaya yöneleceği seçeneği tercih edeceğini söylemekteler. Bu durum intihar girişimleri bağlamında açıklanmayı bekleyen bir çelişkiyi işaret etmekte. Nöroekonomi bu çelişkiyi yok edecek türden bir model sunuyor.
Karar almayı etkileyen unsurlar sınıflandırıldığında beş temel sınıfla karşılaşmaktayız. Freud'un haz ilkesindeki gibi Psikoanalitik teori hazzı, davranışsal yaklaşım koşullanmaları, İşlemsel Model yapay zekayı, ekonomik model rasyonel seçim teorisi ve maksimum fayda prensibini, Marx, Weber gibi düşünürlerin önerdiği sosyopolitik model ise sosyal etmenleri karar alma mekanizmalarının belirleyicileri olarak görmekteler. Önerilen tüm bu modellerde ortak bir unsur olarak "fayda" kavramına odaklanıldığında, faydayı tanımlayan veya fayda algısını var eden yapının ne olduğu sorusu hep muğlak kalmaktadır.
Yapılan çalışmalar göstermektedir ki ekonomik fayda sadece bireyin elde ettiği ile sınırlı kalmamakta aynı zamanda bireyin diğer bireyler üzerindeki faydalarını azaltıp artırma noktasında da tanımlanmaktadır. Fayda analizi bireysel bir hesaplama değil kompleks etkileşim süreçleri ile şekillenen karmaşık bir süreçtir. Eşitlik, adalet gibi kavramlar ekonomik fayda algısını derinden etkilemektedir.
İki kişilik bir oyun düşünelim. Belli bir miktar para birinci kişiye verilsin ve bu parayı ikincisi ile paylaşması istensin. İkinci kişinin paylaşımı kabul ettiği noktada taraflar üzerinde anlaşılan miktarlara sahip olsunlar ancak ikinci kişi paylaşımı kabul etmediğinde tarafların ikisi de hiçbirşey alamasın. Birinci kişinin önerdiği miktar her zaman sıfırdan fazla olacağından eğer ikinci kimse ekonomik bir insan ise sürekli teklifi kabul edecektir. Klasik ekonomik modeller ikinci insanın sıfır koşulunu kabul ettiği durumu açıklayamamaktadır. Nöroekonomi, bu davranış biçimini açıklamaya yönelik yeni bir ekonomik model sunuyor. Bu modele göre; ekonomik kararlar, duygusal ve bilişsel işlemleri barındıran sinir sistemi tarafından filtrelenerek verilir. Nöron faaliyetlerinin aktivasyonu bir sonraki kararın kabul veya reddedileceğini belirlemektedir. Adil olmadığı düşünülen tekliflerin ekonomik olsalar bile reddedilme sebebi beyindeki nörokimyasal etkileridir.
İntihar saldırısı yapan veya bu saldırıları organize eden teröristlerin ekonomik motivasyonları adalet algısına bağlı olarak kurgulanan nörokimyasal bir sürecin sonucunda oluşmaktadır. Öyle ise politik, ekonomik veya sosyal unsurlar üzerinde karar alma yetkisine sahip kişi ve yapıların karar sistematiklerinde nöroekonomik bir referansın bulunması zorunludur.
Klasik ekonomi mikro ölçekteki birey ve makro ölçekteki grup davranışlarını incelerken bireyin davranışını etkileyen nörokimyasal tepkimelerin etkisini hesaba katmamaktadır.
Nöroekonomik algoritma şu şekilde oluşturulmuştur:
Bir müşterinin veya yatırımcının talep ettiği üründen beklentileri üç temel unsur tarafından şekillendirilmektedir. Uyarıcıların, valansın ve bağlamın oluşturduğu algı; çağrışım değeri, ve hatırlanan faydanın şekillendirdiği hafıza; tatmin, enerji seviyesi ve üreme gibi kavramların belirlediği güdüler, müşterinin zihninde birleşerek üründen beklenilen faydayı oluşturmaktadırlar. Birey fayda beklentisini optimize ederek bir karar alır. Bu karar eylemi yaratır. Eylem bir tür geri besleme ile sonraki karardan beklenilen faydayı etkilerken, karar alma süreçleri de algı ve hafızayı dönüştürürler.
Kendi canına da kasteden teröristte de olduğu gibi, birey yaptığı eylemden sonra fayda beklentisinde marjinal bir düşüş olmayacağını gördüğünde tüm çevrimi sonlandırma kararı alır.
Beyindeki ACC (anterior cingulate cortex) acı, mutsuzluk, açlık, susuzluk, öfke ve tiksinti gibi negatif duygular ile DLPFC (dorsolateral prefrontal cortex) ise hedeflerin sürdürülmesi ve faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin bilişsel süreçler ile ilişkilidir. ACC bilişsel bir çatışmaya müdahil olur. Adil olmayan teklifler ACC'deki faaliyetlerin artmasına sebep olur. ACC'deki faaliyetler bilişsel ve duygusal motivasyonlara yansır. Bu motivasyonlar ise karar alma sürecinde rasyonel beyin fonksiyonlarına nazaran daha baskın olurlar.
Ülkemiz iş hayatı, ekonomik varlığına kast etmeyi düşünen büyük bir çalışan potansiyeline sahiptir. Gerek devlet kurumları gerekse özel sektör girişimlerinin ekonomik bir intihar saldırısına maruz kalmamaları için klasik ekonomi doktrinlerinlerinden sıyrılıp nöroekonominin bulgularına önem vermeleri faydalı olacaktır. Kurumlarımızdaki ekonomik karar alma modelleri, nöroekonomik etmenleri, hayati ve dinamik bir bileşen olarak hesaba katmadıkları sürece öneriler ne kadar "ekonomik" olursa olsun sonuç ekonomik olmayacaktır.