”Hukuksuzluk kabul edilemez bir sorun”
Ankara Sanayi Odasının yeni hizmet binası törenle açılıdı
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "çetelere, mafyaya, karanlık odalara arka çıkan siyaseti" millet tasfiye ettiğini, elinin tersiyle ittiğini bildirerek, "Hukuksuzluk siyaset için de ekonomi için de ticaret için de kabul edilemez bir sorundur" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Ankara Sanayi Odasının (ASO) yeni hizmet binasının açılış törenine katıldı. Törende konuşan Başbakan Erdoğan, geçen hafta "Akdeniz için Birlik" zirvesine katıldığın anlatarak, AB'den imtiyazlı ortaklık" dediklerini, başka seçeneklerin Türkiye'nin önüne AB'ye hedef olarak konulduğun kaydetti. Başta Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun olmak üzere birçok liderle görüşmeler yaptığını belirten Başbakan Erdoğan, görüşmelerinde Türkiye'nin tezlerini anlattığını söyledi.
Katılım sürecindeki kararlılığa vurgu yaptığını, "Bizler, Akdeniz Birliği içinde rastgele bir ülke değiliz. AB ile müzakere yapan bir ülkeyiz kaydını oraya koydurttuk. Terörle mücadelemizde destek istedik. İkili işbirliğini daha da artırmanın yollarını birlikte konuştuk. Zirvenin sonuç bildirgesinde Akdeniz Birliği'nin, AB katılım müzakerelerinden ve AB genişleme politikasından bağımsız olduğu vurgusu özellikle yapıldı" dedi.
Türkiye'nin bölgesel sorunlardaki arabuluculuğunu yine bildiride özellikle vurgulandığını anlatan Başbakan Erdoğan, İsrail ile Suriye arasında Türkiye'nin arabuluculuk çalışmalarını Türk medyasında yeterince yer almamasından yakındı.
"Türkiye'yi yeninden geri kalmışlığa mahkum etmek istiyorlar"
Türkiye'nin gelişmesinden, ilerlemesinden, dünya küresel politikalarından rol sahibi olmasından rahatsızlık duyanların olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Dün de ifade ettim, üzerinde seyahat ettikleri gemiye delik açmak için gece gündüz demeden gayret sarf ediyorlar. Korku senaryolarıyla, sanal gerilimlerle Türkiye'yi yeninden geri kalmışlığa mahkum etmek istiyorlar. Üstelik bunu artık öyle bir cesaretle, öyle bir pişkinlikle yapıyorlar ki millet de ibretle seyrediyor" dedi. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Oysa demokrasi hepimiz için olmazsa olmazdır, hukuk hepimiz için en temel meşruiyet kaynağıdır. Türkiye artık bölgesinde, dünyada itibarlı, ağırlığı olan güçlü bir ülke konumuna yükselmiştir. demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin her niteliğini aynı derecede önemsemeli, aynı derecede sahiplenmeliyiz. Birini öne, birisini geriye olmaz, hepsini aynı derecede...
Çetelere arka çıkan, mafya arka çıkan, karanlık odalara arka çıkan siyaseti bu millet tasfiye etmiştir, elinin tersiyle itmiştir. Hukuksuzluk siyaset için de ekonomi için de ticaret için de kabul edilemez bir sorundur. el birliği ile demokrasiyi, hukuku, evrensel değerleri geliştirmeliyiz. Gelin sanal gündemleri bir kenara bırakıp, milletimizin gerçek gündemine dönün. Gelin şu sanayicinin sorunları ile hep birlikte ilgilenelim, şu sorunlara birlikte çözüm arayalım; bu sorunları birlikte aşalım. Böyle bir dertleri, böyle bir gündemleri olmayanların, gündemi saptırma gayretlerine bizler ortak olmayalım."
"Evet biz ülkemizi pazarlıyoruz"
Türk ekonomisinin tam 25 çeyrektir büyüme kaydettiğini ve bunun görmemezlikten gelinemeyeceğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'de hiçbir dönemde böyle bir büyüme oranın görülmediğini ifade etti.
İktidarlarının ilk yıllarında her çeyrek büyüme oranları açıklandığında, bu oranların, "hormonlu, karşılıksız, sanal, yapay, gelip geçici" olduğunun ifade edildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "Hamdolsun 25 çeyrek geçti. Herhalde 25 çeyrek devam eden bir sanal süreç olmaz, bir yapay süreç olmaz. Bu iddiaların, bu ifadelerin sahipleri Türk sanayinin, sanayicilerinin dinamizmini, heyecanını, kararlılığını, tecrübelerini bilmeyen, anlamayan kesimlerdir" dedi.
Özel sektör odaklı yatırıma, üretime, ihracata dayalı çok sağlıklı bir büyüme sürecinden geçildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çok şükür, 2000 ve 2001 kriziyle kapanan fabrikalar açıldı. Çarklar artık dönmeye başladı, verimlilik arttı. Türkiye, başta sanayi sektörü olmak üzere hizmet ve tarım sektörüyle sağlıklı, sağlam bir büyüme sürecine girdi. Bu süreç, hamdolsun yürüyor.
İktidara yürürken şunu ifade etti; Biz iş adamlarımızın önünde engel olmayacağız. Biz sanayinin, üretimin, yatırımın, istihdamın üzerinde gölge olmayacağız. Bunun için de gerek geçen dönemde, gerek bu dönemde bizler bu görevi yürütenleri hep içinizden biri olarak ve bu tür arkadaşlarımızı işin başına koyduk. Niye? Damdan düşen işin başında olsun ki arkadaşlarımızın dertlerini anlasın istedik. Bu süreçte herhangi bir kesinti olmadı.
'Atacağımız her adımı ilgili kesimlerin katkısıyla, desteğiyle, önerileriyle atacağız' dedik. 'Yoldaki engelleri kaldıracak, süpürecek, üretimin, yatırımın, istihdamın, ihracatın önünü açacağız' dedik. Çok şükür imkanlar ölçüsünde hatta imkanları da zorlayarak bu hedeflerimize doğru ilerledik, ilerliyoruz.
İşte 79 senede ihracat 36 milyar dolar iken, şimdi bugün itibariyle 125 milyar dolar.
Bu bir heyecandır. Dağ taş demeyeceksin, bu işin deli divanesi olacaksın. O zaman bu iş yürür. Ama 'yok ben burada oturayım, Ankara'ya kapanayım, beni dünya gelsin bulsun' dersen, kusura bakma, kimse gelip seni bulmaz. Sen gideceksin, sen pazarlayacaksın.
Bir zaman hatırlarsanız, 'Biz Türkiye'yi pazarlıyoruz' dediğimiz zaman, bize hakaretler yağdı, 'Nasıl bu ifadeyi kullanırsın'. Ne yapalım, senin yani niyet okuyuculuğun varsa ben ne yapayım. Biz bu noktada bilimsel ifadeyi kullanıyoruz ama o bilim tezgahından da geçmedikleri için bunun da farkında değiller.
Evet biz ülkemizi pazarlıyoruz, ülkemizin güzelliklerini pazarlıyoruz, ülkemizin ürünlerini pazarlıyoruz, ülkemizin beyin gücünü pazarlıyoruz. Bunların hepsinin de rantı ülkemize dönüyor ve ülkemizde de işte bakıyorsunuz ki GSYİH neredeydi, şimdi nerede? 79 senede 230 milyar dolar. Ama üzerine çok kısa zamanda konularak 2007 sonu itibariyle 659 milyar dolara çıktı."
Irak ile ticaret hacmi
İhracattaki hızın da devam ettiğini, aynı kararlılıkla taviz vermeden sürdüreceklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, Irak'a 18 yıldır Başbakan düzeyinde ziyaret yapılmadığını kaydetti.
Erdoğan, "Gittik konuştuk, uzlaştık ve geri döndük. şu anda Irak ile olan dış ticaret hacmimiz 5 milyar dolara doğru yürüyor. Yatırımlarla birlikte bu rakam 10 milyar dolar. Bunu yeterli görmedik. 3-4 yıl içinde bu rakamı 25 milyar dolara çıkarmamız lazım" dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"18 yıldır yanı başımızdaki komşunun kapısını çalmazsan, buraya ulaşabilir misin? Ama oturacaksın, konuşacaksın, dertleşeceksin ondan sonra bu sıçrama olacak. Yanı başımızda Suriye'ye, Ürdün'e, Suud'a, İran'a, Yunanistan'a, Bulgaristan'a, Romanya'ya gitmemişsin, hiçbiriyle görüşmemişsin, ondan sonra bu rakamlar büyüsün. Büyümez.
Ondan sonra tarlada saban sürersin, traktör değil. Ama hamdolsun, şimdi tarlarımızdan traktörler çalışıyor. Artık traktör de işal eden ülke konumundan çıktık, üreten ülke konumuna geldik. Gittiğimiz ülkeler, 'traktör ihtiyacımızı sizden karşılayabilir miyiz' diyorlar. Çünkü traktörde de ciddi bir üretim ve rekabet var. Bu noktaya geldik.
'Türkiye'nin 3 tarafı denizlerle, 4 tarafı düşmanlarla çevreli' derseniz, bu neticelere varamazsınız. Yıllarca hep bunu konuştuk. Lütfen bunları dilimizden düşürelim. Düşman üreten değil, dost üreten bir Türkiye.
Suriye tarafında mayınlı arazi yok, bizim arazinin tamamı mayınlı. Böyle şey olur mu? 780 bin kilometre sınırımız var, tamamen mayınlı. Asker yok karşı tarafta, bizim taraf asker ve mayın dolu. Böyle bir anlayış olabilir mi? Şimdi oturduk bu mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa çıkardık ve bu mayınlı araziyi temizleyeceğiz ve burada organik tarım yapacağız. GAP; DAP, KOP projesi içinde organik tarım yapmak suretiyle farklı bir heyecan getireceğiz.
Akdeniz ve Ege'yi bir barış gölü haline çevirmenin mücadelesini veriyoruz. Yunanistan'la, Bulgaristan'la, Romanya'yla ticaret hacimlerimiz iki-üç kat artış gösterdi. Kim kazanıyor? Türkiye kazanıyor, benim milletim, benim sanayicim, işçim kazanıyor."
"AB içinden bazı kesimler alternatifler üretme çabasında"
Başbakan Erdoğan, AB içinden bazı kesimlerin, Türkiye'ye alternatifler üretme çabası içinde olduğunu, son zamanlarda bazı yerlerde "çirkin yakıştırmalar" yapıldığını, bunları ciddi şekilde izlediklerini dile getirdi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"İşte, AB ile alakalı olarak Türkiye, AB'ye peşkeş çekildi... Sizler sanayicisiniz, bunu söyleyen anlayış, bunu söyleyen mantık, önce şu millete bir hesap vermeli. Bu ülkenin ihracatının yaklaşık yüzde 60'ı AB üyesi ülkelere yapılıyor. Sen AB üyesi ülkelerle bağlarını kopardığın anda, acaba bu ürettiğini nereye ihraç edeceksin. 'İstihdam, işsizliğin giderilmesi' diyoruz değil mi? İşsiz insanımı ben nerede çalıştıracağım, yatırım olmazsa işsiz insana biz nerede iş kapası açacağız. Bunlar düşünerek söylenen laflar değil, bunlar sadece hamaset. Bu ülke hamasetten çok çekti. Hamasetin yapılacağı yer var. O milli bir heyecan. Ama onu o milli heyecan gününde yapalım. Onu gelip de aklın, bilginin, tecrübenin, neticelendirmenin olması gereken, bu ticaretin içine, bu sanayileşmenin içine sokmayalım. Yatırım olmadan istihdam olmaz, üretim olmaz. Bunların üçü de olmadan kusura bakmayın, ihracat olmaz, netice almak olmaz."