İddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde

İddianamede 48'i tutuklu 86 kişi suçlanıyor; darbe günlükleri iddianame dışında tutuldu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Ergenekon iddianamesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, "Ergenekon Soruşturması"na ilişkin soruşturmanın önemli bir bölümünün tamamlandığını bildirdi.

Engin, soruşturmayı 3 savcının yürüttüğünü ve tutuklu şüphelilerle ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirtti. 41 klasör 2 bin 455 sayfadan oluşan iddianamenin 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiğini bu kapsamda 48'i tutuklu 86 sanığın yargılanacağını belirten Engin, "Tolon, Eruygur ve Aygün için ek iddianame hazırlanacak, sanıklar darbe girişimi, kamu düzenini bozmak ve örgüt kurmakla suçlanıyor" dedi.

Başsavcı Engin, yaptığı açıklamada şüpheliler hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütüne yardım etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik", "patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek", "Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek", "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek", "askeri itaatsizliğe teşvik", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" ve benzeri suçlardan iddianame düzenlendiğini kaydetti.

Danıştay ve Cumhuriyet saldırılarının da iddianamede yer aldığını kaydeden  Engin, darbe günlüklerinin iddianame dışında tutulduğunu söyledi.

İddianamenin düzenlenme süresi

Başsavcı Engin, şunları kaydetti:

"1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon ve bir kısım tutuklu şüphelilerle ilgili olarak soruşturma devam etmekte olup, soruşturma tamamlandığında ayrıca yasal gereği takdir edilecektir. Bir bölümü tamamlanan soruşturmayla ilgili olarak basın ve yayın organlarından ve kamuoyundan en fazla eleştiri konusu olan hususlardan biri de iddianamenin düzenlenmesinin bir yılı aşan bir süreyi almasıdır.

Bu konuda görevli olup iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcılarından aldığımız bilgilere göre, soruşturmanın çok kapsamlı olması ve şüpheli sayısının fazlalığı, teknik ve fiziki takipler ve aramalarda elde edilen yüz binlerce sayfa belge ve dokümanların yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi ve tasnifi, elde edilen belgelerle ilgili olarak yazışma yapılan kurumlardan cevapların beklenmesi, özellikle yeni CMK hükümleri gereğince iddianamenin düzenlenmesi için soruşturmaya esas teşkil eden tüm delillerin toplanmasının gerekli olması, bu belge ve delillerin değerlendirilmesinin uzun süreleri kapsaması ve nihayet 441 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayfadan oluşan bir iddianamenin tanzimi ve yazılması gibi zorunlu sebeplerle davanın açılması bugüne kadar uzamıştır."

Bu süre içerisinde tutuklu şüphelilerin itiraz ve talepleri doğrultusunda ayrıca Cumhuriyet Savcılarının başvuruları sebebiyle tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin yetkili mahkeme tarafından en geç birer aylık sürelerle ve defalarca incelendiğini belirten Başsavcı Engin, şüphelilerin tutukluluk hallerinin bugüne kadar yetkili ve görevli mahkeme kararları uyarınca sürdürüldüğünü anlattı.

"Mahkeme İddianameye ilişkin henüz karar vermedi"

İddianamenin tevzi edildiği mahkeme tarafından kabulü veya iadesi konusunda henüz bir karar verilmediğini ve tensibinin yapılmamış olduğunu belirten Başsavcı Engin, bu nedenle yasal gizliliğin ve kısıtlama kararının halen devam ettiğini ifade etti.

Başsavcı Engin, "Kamuoyunun haklı beklentisini karşılamak ve spekülasyonlara sebebiyet vermemek amacıyla basın açıklamasında belirtilen konular dışında bu aşamada iddianame ve dava ile ilgili ayrıntılı açıklama yapmanın imkanının bulunmadığını" söyledi. Başsavcı Engin, iddianamenin içeriğini ayrıntılı olarak öğrenebilmenin ancak ilgili mahkeme tarafından iddianamenin kabulüne karar verilmesiyle mümkün olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon dışında kalan ve yukarıda ifade edilen kapsamda soruşturması tamamlanan 48 tutuklu, 38 tutuksuz toplam 86 şüpheli hakkında silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, silahlı terör örgütüne yardım etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı isyana tahrik, patlayıcı madde bulundurmak, atmak, bu suçlara azmettirmek, Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek, askeri itaatsizliğe teşvik, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçlarından kamu davası açıldığı, ayrıca bu soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifadeleri alınmış bulunan 36 kişi hakkında ise kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır."

İddianamede yer alan ve belirtilen suçlarla ilgili birkaç hususu açıklamayı gerekli bulduğunu ifade eden Başsavcı Engin, haklarında dava açılan şüphelilerden her birine bu suçların tamamının isnat edilmediğini vurguladı. Engin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220/5. maddesinde yer alan "örgüt yöneticileri örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır" hükmü dikkate alınarak, örgütte yönetici olarak nitelendirilen şüphelilerin tüm bu suçlardan da cezalandırılmalarının, yönetici konumunda olmayan diğer şüphelilerin ise sadece eylemlerine uyan suçların vasıf ve mahiyetlerine göre cezalandırılmalarının talep edildiğinin anlaşıldığını kaydetti.

"Yayınlar bilgi kirliliğine sebebiyet verdi"

Soruşturmanın başladığı tarihten itibaren yazılı ve görsel basında örneğine çok az rastlanan bir yoğunlukta soruşturmaya ilişkin bir kısmı gizli olan belge ve bilgilerin yayınlanması suretiyle soruşturmasının gizliliğini ihlal edici yayın ve yorumlar yapıldığını kaydeden Engin, kamuoyunu bilgilendirmenin elbette basının en başta gelen görevi olduğunu ancak bu yayın ve yorumların çok büyük bir bölümünün gerçek dışı olduğunu ifade etti. 

Bu yayınların ciddi boyutlarda "bilgi kirliliğine" sebebiyet verdiğini ve kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini dile getiren Engin, "Bir çoğu doğru olmayan bu bilgiler, çeşitli kişi ve gruplar tarafından da yanlış yorumlandığı için kamuoyunda yanlış beklentilere yol açmakta, soruşturmanın selametini, şüphelilerin özel yaşam ve temel haklarını ihlal etmekte ve yargı aleyhine de ağır eleştirilere sebebiyet vermektedir" diye konuştu. 

Başsavcı Engin, basın ve kamuoyundan, gerek devam eden soruşturma safhasında, gerek bundan sonraki yargılanama safhasında, yetkililerin açıklamaları dışındaki bilgilere itibar etmemelerini, soruşturma ve yargılama ile ilgili gereken hassasiyeti göstermelerini istedi. 

"Ergenekon ismi, savcılar tarafından konulmadı"

Engin, "Örgütün adı var mı?" şeklindeki soruya, "Bu örgüt ismi, soruşturmayı yapan savcılarımız tarafından konulmuş bir isim değildir. Zira Cumhuriyet Savcılarının yapmış bulundukları soruşturmalarda herhangi bir isim konulmaz. Böyle bir uygulama söz konusu değildir. İddianamede yer alan ve kamuoyunda 'Ergenekon' olarak vasıflandırılan bu isim, bir örgütün yapılanmasında örgüt mensubu olarak iddia edilen kişilerin kendilerinin örgütlerine verdikleri bir isimdir. Bu itibarla bu şekilde zikredilmiştir" cevabını verdi. 

Başsavcı Engin, başka bir soru üzerine, "İddianame mahkemeye tevdi edilmiştir. Yasal süresi 15 gündür ancak mahkemenin ne kadar sürede inceleyeceği onun takdiridir. Biz onu bilemeyiz" diye konuştu. Engin, basın mensuplarının bazı sorularını ise yanıtlamadı. 

"İlgili belge ve deliler askeri savcılıkla paylaşıldı"

Bu arada Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların, ilk günden bu yana askeri savcılığı ilgilendirebilecek belge ve delilleri paylaştığı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılarının, "Ergenekon" soruşturmasının başından itibaren askeri savcılığı ilgilendirebileceği değerlendirilen belge ve delilleri, bilgileri olması için gönderdikleri ifade edildi.

Sürdürülen soruşturma kapsamında elde edilen bu tür delil ve belgelerin askeri savcılıkla paylaşılmasının devam ettiği kaydedildi.

Bu kapsamda, askeri savcılığın, daha önce gönderilen belge ve delillere dayanarak, "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanan emekli bir binbaşı ile emekli bir astsubay hakkında dava açtığı belirtildi.

Genelkurmay Askeri Başsavcısı’nın, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Öz’ü telefonla arayıp Eruygur ve Tolon’la ilgili bilgi ve belgeleri istediği ortaya çıkmıştı.