İhracatçı da haklı Merkez Bankası da
VERGİ PORTALI / Servet ERÖCAL
Bilinen fıkradır ama yineleyelim. "Nasreddin Hoca, hanımı ile köyde yürürken şiddetle tartışan iki kişi görür. Köyün hocası ve âkil adamı olarak niye tartıştıklarını sorar. Tartışmacılardan birini dinledikten sonra haklısın der. Sonra ikinci kişiyi dinler, ona da haklı olduğunu söyler ve yoluna devam eder. Şaşırmış olan hanımı, "Hocam ben bu işten bir şey anlamadım. Her iki tartışmacıya da hak verdin" deyince, Hoca, hanımına dönüp "Hanım, sen de haklısın der.
Son günlerde kur ve verimlilik artışı konularında ihracatçılar adına konuşan sayın bakan ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı ile konuyu makro ekonomik açıdan değerlendiren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı'nın demeçlerini okuyunca yukarıdaki fıkra akla geliyor hemen.
İhracatçıların tezini savunup, kurların baskı altında tutulmasının ihracatçıyı zarara uğrattığını, ihracatta, dolayısıyla üretim ve istihdamda büyük kayıplar yaşandığını, özellikle Avrupa ülkelerine yaptığımız ihracatta yaşanan düşüşün 2008'e göre 2009'da 32 milyar doları bulacak olmasının ülkemiz açısından çok büyük bir dezavantaj olduğunu, ihracatla kalkınma stratejisini seçen Türkiye'nin ihracatçılarımızın rekabet gücünü kaybetmesini önlemesi gerektiğini, daha üç-beş ay önce 1,6'nın üzerinde olan ABD Doları'nın TL'ye karşı bugün 1.4'lerde sürünmesinin hiçbir ekonomik gerekçesi bulunmadığını söyleyenlere hak vermemek mümkün değil.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin, ve bazı ihracatçı birliklerinin web sayfalarında günlük olarak izlenebilen gerçekleşmelere bakıldığında ve Ekim 2009 sonu itibariyle yazılı ve görsel basına da verilen, aşağıdaki tabloda özetlenen ihracat verileri incelendiğinde ihracatın kan kaybı açıkça görülmektedir.
Karşılaştırmalı ihracat gerçekleşmeleri-Milyar ABD Doları
SEKTÖRLER OCAK-EKİM 2008 OCAK-EKİM 2009 YÜZDE AZALMA 1.11.2007-31.10-2008 1.11.2008-31.10.2009 YÜZDE AZALMA
TOPLAM İH. 111,83 78,82 30 132,39 94,70 28
Sanayi 97,83 66,36 32 115,43 79,41 31
Tarım 11,11 10,50 5 13,59 12,96 5
Madencilik 2,89 1,96 32 3,37 2,33 31
Özellikle, stratejik ve sürükleyici sektörler olan, üretimde dünya onbirincisi olduğumuz demir-çelik ve son yılların ihracat şampiyonu taşıt araçları ve yan sanayi sektörlerinde değer olarak yüzde 44'leri bulan düşüşler olduğu göz önüne alındığında durumun hiç de iç açıcı olmadığı ve ihracat yönünden ivedi önlemler alınmasının kaçınılmaz olduğu sonucuna varılabilir.
Diğer yandan özetle, "iki çıpa birden kullanılamayacağı, hem enflasyonun hem de kurların birlikte kontrol edilemeyeceği, TC Merkez Bankası'nın temel işlevinin fiyat istikrarını sağlamak olduğu, dalgalı kur rejiminde faizler yoluyla fiyat istikrarının sağlanmaya çalışıldığı, zaten kur artışlarının, genel olarak ithalata bağımlı hale gelen ihracatçıya bir yararı olmayacağı, ihracatçının sorununun çözümünün verimlilik artışından geçtiği" tezlerini savunan TC Merkez Bankası'na da, "Yeni Yeni Türk Lirası" ihraç etmek zorunda kalınmasının tam bir felaket olacağı göz önünde bulundurulduğunda Nasreddin Hoca gibi bir ölçüde de olsa hak vermemek mümkün değildir.
Bu durumda çözüm, ihracatçının rekabet gücünü olumsuz etkilemeyecek, baskı altında tutulmayan ama enflasyonun hortlamasına da yol açmayacak, dengeli bir kur politikasıyla birlikte herbir sektör itibariyle ayrıntılı analizlere yer veren, "İhracat Stratejik Planı"ndan geçmektedir.
Başta Devlet Planlama Teşkilatı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı olmak üzere ilgili tüm kamu kuruluşlarının da bu konuda ihracat camiasının yapmakta olduğu 2023 yılına kadar olan yol haritamızı ortaya koyacak "İhracat Stratejik Planı"na katkı koyması bir zorunluluktur. İç ve dış pazarlar, teknolojik gelişmeler dikkate alınmaksızın, soyut olarak ihracatın projekte edilmesi düşünülemeyeceği için "İhracat Stratejik Planı" ancak bütünün bir parçası olarak, "Genel Kalkınma Planı"nın tamamlayıcı bir öğesi biçiminde hazırlanabilir. Bütünüyle ayrı bir değerlendirme yazısına konu olabilecek kalkınma planları ve bu planların bir eki durumundaki İhracat Stratejik Planları:
- Net döviz girdisi ve istihdam katkısı yüksek olan ve bu özellikleriyle toplumsal barışın emniyet supabı görevini üstlenen tarım ve tarıma dayalı sanayi açısından pozitif ayrımcılık yapmalı;
- Yurdumuzun taşını toprağını değerlendiren, hiç ithal girdi kullanmaması nedeniyle net döviz girdisi çok yüksek olan, mermer, bor gibi rezervler bakımından dünya lideri olduğumuz madencilik sektöründeki haksız mali yükler ve taşıma engelleri kaldırılarak sektör favorize edilmelidir.
- Genel ekonomik sıralamalarda yirminci sıralarda yer alıyorken dünya onbirinciliğine eriştiğimiz ve en yüksek teknolojik düzeye ulaştığımız, stratejik öneme sahip demir-çelik sektörümüze sahip çıkılmalıdır.
- Son yılların ihracat şampiyonu olan taşıt araçları sektörümüz, gelişmiş Batı ülkelerinde uygulanan hurda teşviki ve Türkiye'ye özgü, çevreye saygılı, son teknolojik gelişmelere göre hazırlanmış, dünya markası yaratmaya yönelik yerli oto yatırım ve üretim teşvikleri dahil olmak üzere tüm imkanlarımızla teşvik edilmelidir.