İhracatın büyümesi yavaşlıyor…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gence KAYACIK / Kurumsal Finansman Uzmanı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Eylül 2013 Dış Ticaret İstatistikleri Bülteni’ne göre 2011’de yıllık bazda %18.5 artan ihracat, 2012 yılında %13 artarken, 2013’ün ilk dokuz ayında %0.4 azaldı. Yılın son çeyreğinde bu tabloyu değiştirecek ciddi bir ihracat patlamasının gerçekleşme ihtimalinin düşüklüğü göz önüne alındığında yılı, (altın dahil) ihracat performansının düştüğü sonucunu doğuracak bir toplam ihracat meblağıyla kapatacağımız açıktır.

Türk Lirası’nın diğer para birimlerine göre ‘değerli’ olmasından dolayı performanslarının etkilendiğini ısrarla dile getiren ihracatçıların uzun süredir bekledikleri TL’deki değer kaybının gerçekleştiği son dönemde böylesi bir yıllık ihracat performansının ortaya çıkmasının ardındaki sebeplerin irdelenmesi ve acilen yapısal düzenlemelere gidilmesi şarttır.

TÜİK verilerine göre, 2007 Ağustos ayında patlak veren global ekonomik krizin etkilerinin tam olarak hissedilmeye başlanmadığı 2007 yılında Türkiye, ihracatının % 59.06’lık kısmını mal mukabili olarak yaparken, %19.06’lık kısmını vesaik mukabili, %13.47’lik kısmını akreditif ve geri kalanını da diğer ödeme sistemleri ile yaptı. İthalatının ise %20.03’lük kısmını mal mukabili, %10.49’luk kısmını vesaik mukabili, %18.50’lik kısmını akreditif ve geri kalanını da diğer ödeme sistemleri ile yaptı.

Krizin değişik aşamalarını yaşayıp bugün ki aşamasına geldiğimizde Türkiye, 2013 yılının ilk dokuz ayında ihracatının %61.25’lik kısmını mal mukabili olarak yaparken, %17.06’lık kısmını vesaik mukabili, % 9.95’lik kısmını akreditif ve geri kalanını da diğer ödeme sistemleri ile, ithalatının ise %31.05’lik kısmını mal mukabili, %6.58’lik kısmını vesaik mukabili, %13.32’lik kısmını akreditif ve geri kalanını da diğer ödeme sistemleri ile yaptı.

Kısacası; Türkiye günümüz uluslararası ticaretinde “açık hesap” ve “uzun vadeli” mal ihraç etmekte ancak “peşin” mal ithal etmekte ve bu durum 2007 yılındaki yıllık 100 milyar dolar ihracat - 170 milyar dolar ithalat seviyesinden bugün ki yıllık 150 milyar dolar ihracat – 250 milyar dolar ithalat seviyesine çıkarken düzeleceğine global ekonomik kriz kaynaklı sebeplerden dolayı daha da kötüleşmektedir.

Unutulmaması gerekir ki; 2007 Ağustos ayında global ekonomik krizin finans sektörü kaynaklı olarak başlaması sonrasında uluslararası finans sektöründe pek çok düzenleme yapıldı, finans kuruluşlarının sermaye yeterliliği hesaplamalarında kullandıkları sermaye tanımı değişti ve dolayısıyla risk yönetimi anlayışı değişikliğe uğradı. Bunun doğal sonucu olarak da Türk ihracatçılarının mal alıp sattıkları yabancı şirketlerin ihtiyaç duydukları finansmana erişim imkânları kısıtlandı, finansman maliyetleri arttı yani genel olarak bankacılık ilişkilerinde eksen kayması yaşandı.

Boyutu ne olursa olsun tüm Türk ihracatçılarının bütün uluslararası ticaret partnerlerini, dolayısıyla Türkiye’nin dış ticaret yapısını direkt olarak değişik şekillerde olumsuz etkileyen bu realitenin etkilerini kısa, orta ve uzun vadede bertaraf etmek ve en geniş anlamda da dış ticaret imkânlarımızı geliştirmek için dinamik olarak değişen uluslararası ticaret ortamından dersler çıkararak yapısal değişiklikler hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, yapılacak düzenlemelerle bir an önce dış ticaret şirketlerindeki hiçe yakın kontrole tabi sahiplik yapısının önüne geçilerek Japon modelinde olduğu gibi sadece Türkiye’nin belli başlı holdinglerinin bu şirketlerde ana hissedar olmasının sağlanması, ABD modelinde olduğu gibi bankaların bu şirketlerde hissedar olmasının sağlanması, bu şirketlerin lisanslamaya tabi olması, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bu şirketlerin kuruluş – faaliyet izinlerinin verilmesi ve düzenleme – denetiminden sorumlu olmasının sağlanması elzemdir.

Türkiye’nin belli başlı holdingleri tarafından kurulmasına izin verilen ve onların patronajında olan, alanlarında uzman profesyonelleri istihdam eden, güçlü organizasyonel yapısıyla yüksek pazarlama imkânlarına sahip olan, üyelerinin ihracat gelirlerine dayalı nakit akışını tamamen kontrol etmesi sonrasında üyelerinin uluslararası ticari ilişkilerinde ihtiyaç duyduğu tüm derinliğe haiz ticaret finansmanı imkânlarını ortağı olan bankaların risksiz şekilde sağlamasına imkân veren az sayıdaki dış ticaret şirketinin, üyeleri olacak şirketlerin dış ticaret faaliyetlerine ve ayrıca ortağı olan bankaların muhabirleri ile olan işlem hacimlerinin artmasına, yabancı bankalar – Türk ihracatçıları nezdindeki pozisyonlarının gelişmesine ve dış ticaret ürünlerinin gelişmesine / kullanımının artmasına katacakları katma değer açıktır.

Bu konularda ilginizi çekebilir