İlave gümrük vergisi uygulaması: Serbest bölgeler özelinde yaşananlar

Arif KÜMBÜLÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik AŞ YKÜ

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İthalatta sanayi ürünlerine uyguladığımız gümrük vergisi oranları, AB ile aramızdaki gümrük birliği anlaşması nedeniyle AB ortak tarifesinin yansıtmak durumundadır. Bununla birlikte son yıllarda, bir kısım sanayi ürünlerinde ithalatı frenlemek, yerli sanayiciyi korumak maksadıyla, ortak gümrük tarifesinden bir sapma olarak, mevcut gümrük vergilerine ek olarak ‘İlave Gümrük Vergisi’ (İGV) getirildiği görülmektedir. 

İlk olarak 2011 yılında 2011/2203 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile mensucat ve konfeksiyon ithalatına getirilmiş olan ilave gümrük vergisi uygulaması, son bir yılda giderek yoğunluk kazanmıştır. Söz konusu vergi, AB üyesi olanlar ile aramızda serbest ticaret anlaşması (STA) bulunan ülkeler dışındaki ülkelerden gelecek olan eşyalar için getirilmektedir. Başka bir ifadeyle, İGV’ye konu eşya, serbest dolaşımda olduğunu gösterir A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde AB üyesi ülkelerden veya o ülke menşeini kazandığını gösterir belgeler eşliğinde STA anlaşmamız olan ülkelerden geliyorsa, esas itibariyle bu verginin alınması söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte, ilgili kararnamelerin tamamında yer alan ortak hükme göre, vergiye konu eşyanın AB üyesi ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelmesi ilave gümrük vergisine konu olmaması için tek başına yeterli olmayacaktır. Bu verginin alınmaması, o eşyanın aynı zamanda AB üyesi ülkeler veya Türk menşeli olması ve bunun beyan edilmesi ya da (Pan Avrupa Akdeniz ve Batı Balkan) çapraz menşe kümülasyon sistemine dahil ülkeler menşeli olduğunun tevsiki halinde mümkün olabilecektir. 

İlave ve gümrük vergisine ilişkin kararnamelerin tamamında yer alan, A.TR dolaşım belgesi eşliğinde ithal edilen AB ve Türk menşeli olmayan eşyadan ‘Diğer ülkeler’ sütununda belirtilen oran üzerinden ilave gümrük vergisi alınacağına dair hüküm, özellikle 23.05.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 2015/7699 sayılı Kararname ekinde mobilya ve mobilya aksamı, şilte mesnetleri, yatak takımı eşyası vb. eşya için getirilen ilave gümrük vergisi kararından sonra, Türkiye sınırları dahilinde bulunan serbest bölgelerde gerçekleştirilen üretim sonucunda Türk menşei kazanmış olan eşyanın Türkiye’ye ithalinde ilave gümrük vergisi alınıp alınmayacağı sorusunu beraberinde getirmiştir. 

Söz konusu kararname hükümlerini yürütmekle görevli Ekonomi Bakanlığı’nın (İthalat Genel Müdürlüğü), kendisine intikal eden bu sorular karşısında, evvela, kararnamelerde yer alan ‘Türk menşeli’ olmayan eşyadan A:TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelse dahi İGV alınacağı hükmünün Türk menşeli eşyanın ithalatında söz konusu ek verginin uygulanmaması amacıyla derç edildiğini belirterek ülkemiz serbest bölgelerinde üretilen Türk menşeli eşyanın anılan muafiyet kapsamında olduğu değerlendirmesini sözle ve yazıyla ifade ettiği; Kararname hükümlerinin uygulayıcısı durumundaki Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (Gümrükler Genel Müdürlüğü) tarafından, bu değerlendirmelerinin diğer mevzuat hükümleri karşısında bir değer ifade etmeyeceğinin kendilerine hatırlatılması üzerine söz konusu değerlendirmelerinden vazgeçtikleri bilinmektedir. 

Sonunda, Gümrükler Genel Müdürlüğü (GGM) tarafından tüm Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüklerine dağıtımlı 03.08.2015 tarih ve 9582430 sayılı yazıyla yukarıdaki paragrafta dile getirilen konuya açıklık getirilmiş; serbest bölgede serbest dolaşımda bulunmayan girdiler kullanılmak suretiyle üretilerek Türkiye’ye ithal edilmek istenilen eşyanın Gümrük Yönetmeliği’nin 431. maddesi çerçevesinde nihai ürün üzerinden vergilendirilmesinin beyan sahibi tarafından tercih edilmesi ve nihai ürünün de ilgili kararnameler uyarınca ilave gümrük vergisine konu olması durumunda bu verginin tahsil edilmesi talimatı verilmiştir. 

GGM’nin bu yazısıyla kafalardaki soruya açıklık getirildiği görülmekle beraber; uygulamada yaşanan mağduriyetler ve sorunların giderilebilmesi için, hala her iki bakanlığın da yapmaları gereken, şeyler vardır. Şöyle ki: 

Yukarıdaki yazıya dayanak teşkil eden Gümrük Yönetmeliği'nin 431. maddesi hükmü, hâlâ bazı Serbest Bölge Gümrük Müdürlükleri'nde maddede öngörüldüğü şekilde uygulanmamaktadır. Genel Müdürlük talimatında atıf yapılan yönetmelik maddesi, ‘Serbest bölgede üçüncü ülke menşeli girdiler kullanılarak üretilen eşyanın serbest dolaşıma sokulmak istenilmesi durumunda beyan sahibine isterse girdiler üzerinden değilse nihai ürün üzerinden vergileri ödeme seçeneği sunduğu; ilk seçenek seçildiğinde nihai ürün üzerinden vergi (bu arada ilave gümrük vergisi) ödenmesi söz konusu olmayacağı açık olduğu halde bazı gümrük müdürlüklerinin mükellefl erin bu seçeneği kullanmalarına izin vermedikleri, nihai ürün üzerinden beyanda bulunmaya ve vergileri buna göre ödemeye zorladıkları, bilinmektedir. Bu itibarla, GGM’nin bu soruna da el atarak, anılan hükmün yeknesak biçimde uygulanmasını sağlamasına; bu hususu da ayrıca talimata bağlamasına ihtiyaç vardır. 

Diğer bir konu, kararname hükümlerini yürütmekle görevli Ekonomi Bakanlığı tarafından bile öngörülemeyen, ancak Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 03.08.2015 tarihli yazısıyla açıklığa kavuşan konuya dair bilgisizlik dolayısıyla bu tarih öncesinde ilave gümrük vergisi ödemeden gerçekleştirilmiş olan işlemler hakkında ne yapılacağıdır. Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru sonucunda vermiş olduğu kararlarında da vurgulanan, vergi uygulamasında, kanun ve kararname metinlerinin açık ve net bir şekilde ‘belirlilik’ ve ‘öngörülebilirlik’ esaslarını yerine getirmesi gerektiği kuralının, bu olayda en başta yerine getirilmediği; öngörülemezlik durumunun ancak GGM’nin anılan yazısıyla 03.08.2015 tarihinde giderilebildiği ortada olduğundan; bu yazı tarihinden önce, İGV ödenmesi gerektiği halde ödenmeksizin gerçekleştirilen işlemler için girişilecek ek tahakkuk ve ceza kararlarının hukuka uygun olmayacakları, bu kararlara muhatap olacaklar tarafından olağan kanun yollarına gidildiğinde sonuç alınacağı, alınamasa dahi Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı kullanıldığında bu kararların mutlaka yüksek mahkemeden döneceği değerlendirilmektedir. Bu itibarla, Ekonomi Bakanlığı'nın, sözkonusu kararnameleri yürüten kurum olarak, bu soruna çözüm araması, en sağlamı bu kararnamelerin yürürlüğe girdiği tarihten geçerli olacak şekilde bu durumdaki mükellefl erin sorunlarını giderici mahiyette hüküm ilavesi için üzerine düşeni yapması gerektiği mütalaa edilmektedir.