İleri demokrasiden ileri sansüre geçtik
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, 70'e yakın gazetecinin hapiste olmasını 'ileri sansür' olarak yorumladı.
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ileri demokrasiden ileri sansüre geçildiğini öne sürerek, "Şimdi bir sansür dönemi başladı. 70'e yakın gazeteci arkadaşımız hapiste. Geldiğimiz nokta iç açıcı bir nokta değil" dedi.
Geleneksel Gazeteciler Günü dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe'de düzenlenen "TGC 2011 Basın Özgürlüğü Ödülleri" töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin gece-gündüz demeyip çalışan, emek harcayan insanlar olduğunu, kar-kış demeden yaptıkları haberi sıcak koltuklarda oturan okuyucuya ulaştırdıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, törende "Gazetecilere Özgürlük Platformu" na da ödül verildiğini hatırlatarak, 103 yıl önce dönemin aydınlarının mücadele ettiklerini, kavga verdiklerini ve basında sansür kalktığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bugün geldiğimiz nokta 21'inci yüzyılda biz neyi konuşuyor, neyi tartışıyoruz. Basılmamış kitaplardan, yazdığı yazılardan ötürü kişiler cezaevinde. Biz onlara basın özgürlüğü adına ödül veriyoruz. Aslında bu sevineceğimiz değil, üzüleceğimiz bir olay. Mesajlar da geldi siyasilerden. Bir ülkenin Başbakanı, eğer o ülkede medya için özgürlük platformu varsa ve bu platform, gazeteciler için özgürlük arayışını dile getiriyorsa, oturup düşünmelidir. Gazetecilere Özgürlük Platformu diye bir şey kurma ihtiyacı duyuyorlar. Yöneticilerin düşünmesi lazım neden ve niçin. 103 yıl sonra biz 21. yüz yılın ortasında gazetecileri hapse atıyoruz. Ne yaptı bu gazeteciler? Ellerine silah alıp insanları mı öldürdüler? Hayır. Sadece düşündüler ve yazdılar. Yazdıkları için suçlu oldular."
Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılın Türkiye'sinde yazdıkları, hatta kitap taslağı için suçlanan, terör örgütü üyesi olarak adlandırılan gazetecilerin şu anda hapiste olduğunu ve bu tabloyu kabul edilemez bulduklarını söyledi.
Sendikalar işi değiştirebilirdi
Kılıçdaroğlu, gazeteciliğin zor bir zanaat olduğunu, gecesi gündüzü bulunmadığını, gazetecilerin mesaisinin 24 saat devam ettiğini söyledi.
Gazetecilerin en doğal hakkı olan yıpranma hakkının ellerinden alındığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, buna yeteri kadar tepki verilmediğini, çünkü gazete patronlarının bunu istemediğini söyledi.
Gazeteciyi gazeteci yapanın yazdığı haberin arkasındaki duruşu olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ama patrondan haber gelip 'O haberi çıkarın çöp sepetine atın' dendiği an eğer gazetecinin sendikası yoksa o haberin arkasında duramıyor. Sendikalar kaldırıldı ve tırpanlandı. Önlerine dilekçe kondu, sendikalardan istifa ettirildi insanlar. Gazetecilik bugün bu noktaya geldi. Şimdi hep beraber özgürlük için ağlıyoruz ama ben adım gibi biliyorum o gazeteci arkadaşlarımızın sendikaları olsaydı bu gün Türkiye farklı bir yerde farklı bir çizgi de olurdu" diye konuştu.
Türkiye'deki sıkıntıları yabancı ülkeler de biliyor
Türkiye'de medyada sıkıntı bulunduğunu, bunu sadece kendilerinin değil yabancı ülkelerin dışişleri bakanları ve bütün uluslararası kuruluşların da dile getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, , "Bayan Clinton ile buluştuk, 'Evet medya özgürlüğü ciddi bir sorundur Türkiye'de' dedik.' Bazı medya mensupları, 'Efendim siz medyayı neden Amerika Dışişleri Bakanına şikayet ettiniz' diyorlar. Düşünün artık evrensel kuralların bile uluslararası bir arenada dile getirilmesi neredeyse suç olarak algılanır oldu" diye konuştu.
12 Eylül'den şikayet edenlerin, 12 Eylül yasalarından medet umduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 12 Eylül'ün getirdiği özel yetkili mahkemelere değinerek, o mahkemelerin "baskıcı bir düşünceyi toplumun geneline hakim kılmak isteyen mahkemeler" olduğunu söyledi.
Medya pazarlanıyor
Kılıçdaroğlu, TMSF aracılığıyla medyanın pazarlandığını öne sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dini inançların sömürülerek bazı medya organlarının nasıl beslendiğin de biliyorsunuz. Şimdi zorunlu ve gönüllü otosansür dönemi başladı. Otosansürle okurların cezalandırıldığını düşünüyorum. Ben özgür haber alma hakkımı yitirdim. Toplumun hak etmediği bir süreç yaşanıyor. İleri demokrasiden ileri sansüre geçtik. Şimdi bir sansür dönemi başladı. 70'e yakın gazeteci arkadaşımız hapiste. Geldiğimiz nokta iç açıcı bir nokta değil. Önümüzdeki süreçte en çok konuşacağımız konular demokrasi, özgürlük ve insan hakları olacak. Hem Türkiye de hem uluslararası arenada dilendireceğiz. Dileğim düşüncelerinden dolayı hapiste kimse olmasın. Herkes özgürce yazabilsin, düşünebilsin eğer Türkiye'yi 21. yüzyılın çağdaş Türkiye'si yapacaksak. Sansürsüz huzur içinde yaşadığımız güzel bir Türkiye umut ediyorum."