İlker Başbuğ'a müebbet

Ergenekon davasının öne çıkan isimlerinden Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Dursun Çiçek, Veli Küçük ağırlaştırılmış hapis, Mustafa Balbay 34 yıl 8 ay, Mehmet Haberal 12.5 yıl, Sinan Aygün ise 13.5 yıl hapis cezası aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SİLİVRİ - Silahlı terör örgütü kurmak ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçlamasıyla açılan Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan üç CHP
milletvekili 10 yılın üzerinde hapis cezasına çarptırılıken, genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ, müebbet hapis cezası aldı.

Yaklaşık beş yıldır süren ve 10'dan fazla iddianamenin birleştirilmesi ile oluşan davanın Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde bugün yapılan duruşmasında İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, bazıları tutuklu olan toplam 275 sanık hakkındaki kararını okudu. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler tarafından kararın okunması iki saatten fazla sürdü.

Mahkeme, CHP milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay'ı 34 yıl 8 ay, Sinan Aygün'ü 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırırken, bir diğer CHP milletvekili Mehmet Haberal ise 12 yıl 6 ay ceza almasına karşın, tutukluk süresi de gözönünde bulundurularak Yargıtay'ın kararına kadar, tahliye edildi.

Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ da terör örgütü kurucusu olduğu ve hükümeti devirmeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, emekli Albay Dursun Çiçek'e ağırlaştırılmış müebbet, emekli Orgeneral Hurşit Tolon'a müebbet, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e 7 yıl 6 ay, emekli Albay Arif Doğan'a 47 yıl 3 ay, eski Yarbay Mustafa Dönmez'e 49 yıl 2 ay, emekli Orgeneral Kemal Yavuz'a 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

Mahkeme ayrıca gazeteci Tuncay Özkan ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Duruşmanın yapılacağı Silivri Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesinde sıkı güvenlik önlemleri dikkat çekerken, alana sadece avukatlar, milletvekilleri ve gazetecilerin girmesine izin verildi.

Avukatlar, mahkeme salonuna girişte ayakkabılarının çıkartılarak aranmasına tepki gösterirken; salonda sanıklar ile avukatlar arasında iki taraflı olarak jandarmanın
yerleştirilmesi de tepkilerin artmasına neden oldu. Bazı baro üyeleri mahkeme salonunu terk ederken, içeride kalanlar "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Her yer Silivri, her yer taarruz" sloganları attılar.

Avukatlar salondan ayrıldı

Sanıklarla ilgili kararların açıklanmaya başlanması ile salonda gerginlik tırmanırken, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine yapılan bombalı saldırı zanlısı olarak yargılanan Osman Yıldırım hakkında tahliye kararı verilmesinin ardından avukatların büyük kısmı kararı protesto ederek, salondan ayrıldı.

Toplam 55 CHP milletvekili ile birlikte davayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, duruşma başlamadan önce Reuters'a yaptığı değerlendirmede, "Burayı Erdoğan'ın tiyatrosu olarak görüyorum. Bugün bu davadan herhangi bir adalet beklemek mümkün değil, kanunsuz emir veren ve kanunsuz emri uygulayanlar var. İnsan hakları ve uluslararası normlar hiçbir şekilde ciddiye alınmadı, polis devleti kurmaya çalışan bir Erdoğan var. Türkiye, yasama, yürütme ve yargının tek elden yürütüldüğü ve hukukun silah olarak kullanıldığı karışık bir dönemden geçiyor. AB'ye tam üyeliğe yakışmayan bir noktadayız" dedi.

Sanıkların mahkemeye getirilmesinin ardından salonda bulunan gazeteci ve avukatlara hitap eden Mustafa Balbay da "Bu davayı bugün halktan kopardılar, buna izin vermeyeceğiz. Biz kendimizi halkın adaletine teslim ediyoruz...31 Mayıs'tan itibaren kendimizi özgür hissediyoruz. Bütün dileğimiz halkın buraya gelmesi, adalet duygusunun yükselmesiydi. Bundan korkuyorlar, halkına karşı miting düzenleyen bir iktidar mahkemesini halktan saklayan bir iktidar var. Kendi yarattıkları korkudan korkuyorlar. Bugün mahkemenin vereceği hüküm kendi hükmüdür, bizim için hiçbir hükmü yoktur, yine direnmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

Dava boyunca adil bir yargılama yapılmadığını belirten İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, kararlar açıklanmaya başlandıktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, "Adil bir  yargılama yapılmadı, adil olmayan yargılamada adil sonuç çıkmaz, bu yargılama tarihe kara bir leke olarak geçecek. Kürsüde 3-5 cübbe giymiş kişinin oturması, o yapıyı mahkeme kılmaz, süreci de yargılama kılmaz. Bu kadar hukuksuzluklarla dolu bir yargılamaya ancak bu kadar hukuksuz bir son yakışırdı" dedi.

Avukatların verdiği bilgiye göre, bundan sonraki süreçte kısa kararın açıklanmasının ardından yedi gün içinde avukatların süre tutum dilekçesi vermesi gerekiyor. Gerekçeli karar tebliğ edildikten sonra ise gerekçeli temyiz dilekçesi verilerek Yargıtay'da temyize gidilecek.