ILO, Türkiye'den eylem takvimi istedi
Türkiye, ILO'nun 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi'ne aykırılıkları görüştü.
ANKARA- Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Türkiye'den, 87 Sayılı "Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi"nin gereklerini yerine getirmesi için yapılacaklar konusunda, "kesin zaman belirten eylem takvimi" istedi.
Türkiye, ILO'nun 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi'ne aykırılıklar nedeniyle, ILO Standartların Uygulanması Komitesi'nde görüşüldü.
İsviçre'nin Cenevre kentinde devam eden 99. Uluslararası Çalışma Konferansı kapsamından yapılan görüşmede, işçi, işveren ve hükümet temsilcileri konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Komitede hükümet temsilcisi olarak söz alan Zeki Parlak, Türkiye'nin sözleşmeleri ihlal eden ülkeler listesinde yer almasının kendilerini şaşırttığını söyledi.
Sendikal haklarla ilgili yeni bir kanun taslağı hazırlandığını, bu taslağın Üçlü Danışma Kurulu'nda taraflara sunulduğunu ifade eden Parlak, ayrıca sendikal hak ve özgürlükleri genişleten bir Anayasa değişikliğinin kabul edildiğini ve 12 Eylülde referanduma sunulacağını belirtti.
Anayasa değişikliğine göre, siyasi ve dayanışma grevinin, genel grevin, iş yavaşlatma yasaklarının kaldırıldığını, aynı anda iki sendikaya üye olmaya olanak sağlandığını dile getiren Parlak, ayrıca bir dönemde birden fazla toplu sözleşme yapma yasağına son verildiğini, kamu çalışanlarının toplu sözleşme yapabilmelerinin önünün açıldığını kaydetti.
Sendikal kanunlarda yapılması planlanan değişikliklerle sendikaya üyelikte noter şartının kaldırılacağını, sendikaların televizyon ve radyo kurmalarına ilişkin engele son verileceğini, sendikalara ilişkin mali konuların bağımsız denetçilere bırakılacağını anlatan Parlak, hükümetin mevcut yasaları ILO sözleşmeleri ile uyumlu hale getirmeye kararlı olduğunu vurguladı.
1 Mayıs'ın resmi tatil olmasının ardından Taksim Meydanı'nın yeniden kutlamalara açıldığına işaret eden Parlak, bu gelişmelerin hükümetin sendikalarla işbirliği yapmaya dair samimi bir tavrı olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Parlak, atılan adımların ve yürütülen çalışmaların komite kararında dikkate alınmasını talep etti.
"Standartlara asgari saygı gösteriliyor"
İşveren Grubu Sözcüsü Ed Potter, konuşmasında, Türkiye'de 87 sayılı sözleşmeye uyum konusunda gelişmeler olduğunu, ancak bir kararlılık bulunmadığını ifade etti.
ILO üst düzey heyetinin, kamu ve özel sektördeki sorunları görüşmek üzere yaptığı ziyaretinin hemen sonrasında hükümetin "baş döndürücü bir hızla" Anayasa değişiklik paketini Meclisten geçirdiğini belirten Potter, "87 sayılı ILO sözleşmesine uygun bir anayasa oluşturulsa dahi, Türkiye'de yasaların uygulanmasına ihtiyaç vardır. Yasa taslaklarının parametreleri açısından ikilemler mevcuttur" dedi.
İşçi Grubu Sözcüsü Luc Cortebeck de Türkiye'de grev ve toplu sözleşme konusundaki sıkıntıların giderilmeyi beklediğini vurguladı.
Özellikle sağlık ve eğitim alanında sendikal hakların kullanımı konusunda engellemeler ve eksiklikler bulunduğunu dile getiren Cortebeck, "Örneğin geçici sözleşmeyle çalışan öğretmenlerin sendika kurmaları yasak. Hükümet yetkilileri, yasal hükümler aracılığıyla her şeyi kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. ILO standartlarına asgari saygı gösteriliyor. Ev hizmetlerinde çalışanlarla, çalışan hükümlüler de örgütlenebilmeli. Genel grev ve sempati grevleri ise hala yasak. Özellikle kamu sektöründe grevler yasa dışı kabul ediliyor" diye konuştu.
"4/C modeli sözleşmeye aykırı"
Türk-İş Uluslararası İlişkiler Uzmanı Uğraş Gök de Anayasa değişiklik paketinde sendikacıların milletvekili seçilmeleri durumunda sendikadaki görevlerine devam etmelerinin önünü açacak, hak grevi yasağını kaldıracak ve işçi-memur ayrımını açık bir şekilde düzenleyecek değişikliklere yer verilmediğini, ayrıca paketin akıbetin de belli olmadığını söyledi.
Sendikal haklarda yapılması planlanan değişikliklere ilişkin görüşleri hakkında bilgi veren Gök, şunları kaydetti:
"Son taslağa göre, Türkiye'de iş kolu düzeyindeki yüzde 10 barajının kaldırılması öngörülürken, yüzde 50 artı 1 iş yeri barajı korunmaktadır. Bu taslak yüzde 50 artı 1 iş yeri barajı kaldırılmadan yürürlüğe girecek olursa ortaya çıkacak tek sonuç, işveren güdümlü sendikaların sayısındaki yüksek enflasyon olacaktır. Yüzde 50 artı 1 iş yeri barajı, örgütlenmenin önündeki en önemli problemlerden birisidir. Bu barajı aşamayan sendika iş yerindeki üyeleri adına topu sözleşme bağıtlayamamaktadır. Bu nedenle yüzde 50 artı 1 barajını dikkate almayan hiç bir taslak kabul edilemez ve 87 sayılı sözleşmeye tam uyumu sağlayamaz.
Son taslak yasalaşırsa, şu an sendika üyesi olabilen işyeri temsilci yardımcıları artık sendika üyesi olamayacak, bu haklarından mahrum kalacaktır. Mevcut düzenlemelere göre sendika kurucu ve yöneticilerinin çalışan aktif işçiler olmaları gerekiyor, ancak son taslak bu ön koşulu kaldırmaktadır. Bu durum ilgili sendikayla alakası olmayan hatta işçi bile olmayan bir kişinin kurucu veya yönetici olmasına olanak sağlayacak, uygulamada pek çok soruna neden olacaktır."
Grev ertelemeleri ve uzun bekleme sürelerinin son taslakla daha da artırıldığını belirten Gök, "Özelleştirme nedeniyle işsiz kalanların diğer kamu kurum ve kuruluşlarda istihdam edilmesine olanak sağlayan ve Tekel işçilerine de önerilen 4/C modeli, ne işçi ne memur sayılan bir ara sınıf oluşturulmaktadır. Bu model örgütlenme hak ve özgürlüğünü engellemekte ve 87 Sayılı sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Söz konusu uygulamanın iptali Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştır" dedi.
"Taahhütler yerine getirilmeli"
Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri Ahmet Demirci ise konuşmasında, kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesi önünde önemli problemler bulunduğunu söyledi.
Demirci, problemleri, "grev hakkının olmaması, toplu sözleşme hakkının yok sayılması, Uzlaştırma Kurulu kararlarının uygulanmaması, sendikacılığın desteklenmesi ile ilgili tedbirlerin yetersiz olması, üyelik önünde hala önemli yasakların bulunması" olarak sıraladı.
"Problemlerin çözümündeki tek engelin siyasi irade olduğunu" öne süren Demirci, sosyal diyalog mekanizmasının işletilmemesi ve sendikal ayrımcılık konularının, sorunların çözümünde engel oluşturduğunu kaydetti.
Demirci, Türkiye'ye yönelik ILO Yüksek Komitesi'nin görev süresinin 1 yıl uzatılmasını ve Türkiye'de yapılacak çalışmaların yakından takip edilmesini istedi.
DİSK Temsilcisi Gaye Yılmaz da DİSK ve KESK'in Türkiye'de sendikal hakların uygulanması konusunda derin endişeleri bulunduğunu söyledi.
Kanun değişikliklerinin yürürlüğe girmesinin Türkiye'de uzun zaman aldığını dile getiren Yılmaz, Anayasa değişiklik paketinde de sendikal haklar açısında bir çok "tuzak" bulunduğunu iddia etti.
Mevcut Sendikalar Kanunu'nun adaletsizlik ve eşitsizliklerle dolu olduğunu savunan Yılmaz, Türkiye'nin uluslararası taahhütleri herhangi bir tarafı memnun etmeyi gözetme ihtiyacı duymadan acilen yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
TİSK Temsilcisi ise genel grev, sempati grevi ve siyasi grevin Türkiye'nin rekabet gücünü düşüreceğini, sendikal haklar konusunda görüş birliği sağlanana kadar çalışmaların devam etmesi gerektiğini ifade etti.
Komite kararı
ILO Standartların Uygulanması Komitesi, tüm tarafların görüşlerini ifade etmesinin ardından Türkiye'ye yönelik kararı belirledi.
Komite, Türkiye'den, 87 Sayılı "Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi"ne uyum konusunda, "kesin zaman belirten eylem takvimi" hazırlayarak ILO Uzmanlar Komitesi'ne sunmasına karar verdi.
Sendikal yasalarda yapılacak değişikliklerin standartlara uygun olması için ILO'nun devam eden yardımının kabul edilmesini isteyen komite, ayrıca yasal ve anayasal mevzuat çalışmaları ve ilerlemelerle ilgili ILO'ya detaylı bir rapor sunulmasını kararlaştırdı.