IMF'nin etkisi anlaşmanın içeriğine bağlı

Dünya Bankası Türkiye Direktörü, yeni bir düzenlemenin iki potansiyel etkisi olacağını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılacak bir stand-by anlaşmasının etkilerinin, anlaşmanın ayrıntılarına bağlı olacağını söyledi.

Zachau, "Hükümet'in ve IMF'nin olası bir yeni düzenleme üzerindeki görüşmeleri devam ediyor; şu ana kadar bir anlaşma imzalanmadı. Eğer yeni bir düzenleme olursa, bunun etkileri anlaşmanın ayrıntılarına bağlı olacaktır.

Esas olarak bunun iki potansiyel etkisi olacaktır. Bu düzenleme ilave dış finansman sağlayabilir ki bu da ülkenin uluslararası rezervlerini artıracaktır ve Hükümet'in iç piyasadan borçlanma ihtiyacını azaltacaktır. Ayrıca, yatırımcılar anlaşmayı ekonomik politika için yararlı bir çıpa olarak yorumlayabilir."

Türkiye ekonomisini etkileyebilecek potansiyel risklerin esas itibarıyla dış kaynaklı olabileceğinin altını çizen Zachau, potansiyel riskler ve bu risklerin telafi edilmesinde Orta Vadeli Program'ın güçlü bir şekilde uygulanmasına dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin temelleri hala sağlam. Temel riskler dünya ekonomisindeki yeni bir durgunluk ile ilgilidir. Örneğin finans sektöründe yeni bozulmalar yoluyla.

Bir başka risk ise, Türkiye'deki yatırımcı güveninin iç siyasi veya ekonomik faktörler sebebiyle azalması olabilir.

Hükümetin orta vadeli programı ile mali planının ve reform gündeminin güçlü bir şekilde uygulanmasının çok önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. Bu, istihdam ile birlikte tekrar güçlü ekonomik büyümenin temellerini atacaktır ve bundan tüm Türk halkı faydalanabilecektir."

AA'ya değerlendirmede bulunan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye ekonomisinin 2010 yılındaki görünümüyle ilgili olarak "olumlu" düşündüğünü vurgulayarak, Türkiye ekonomisinin toparlanmaya başladığını söyledi.

Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın geçen yıl başladığının altını çizen Zachau, kesin resmi rakamların henüz açıklanmamasına rağmen, "2009'un dördüncü çeyreğindeki büyüme oranı 'geçen senenin aynı dönemiyle karşılaştırıldığında' neredeyse artıya geçti. Türkiye ekonomisinin temelleri hala sağlam" şeklinde konuştu.

İşsizlikte küçük çaplı düşüş olacak

İstihdamdaki iyileşmenin, ekonomik büyümeyi arkadan takip ettiğinin altını çizen Zachau, istihdamın artmasında özel sektördeki toparlanmayla 2010 bütçesi ve Orta Vadeli Programın güçlü bir şekilde uygulanmasının da önemine dikkat çekerek, işsizlikte çok küçük bir azalma olacağını vurguladı.

Zachau, sözlerine şöyle devam etti:

"Genellikle istihdam büyüme başladıktan birkaç ay sonra kendini gösterdiğinden dolayı, 2010 yılında işsizlikte çok küçük bir azalma olacak. En önemlisi, özel sektörün güveni ve sağlıklı bir toparlanma 2010 bütçesinin ve 2010-2012 Orta Vadeli Programının güçlü bir şekilde uygulanmasına bağlıdır.

İşsizlik, ekonomik durgunluk sonucunda ailelerin karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklardan birisidir.

Kısa vadede, büyüme bu yıl tekrar başlayacak, ancak işsizlik hemen azalmayacaktır. Dolayısıyla, özellikle gençler arasında olmak üzere Türkiye yüksek işsizlik oranları görmeye devam edecektir.

Çıraklık, mesleki eğitim ve iş arama yardımı gibi aktif işgücü piyasası politikaları, iş arayanlara yardımcı olmanın iyi yollarıdır. Yakın bir işbirliği içerisinde çalıştığımız İŞKUR, burada önemli bir role sahiptir.

Türkiye, genç bir işgücüne sahip olduğundan dolayı, uzun vadede artan beceriler ve işletmelere daha fazla istihdam yaratma esnekliğinin sağlanması işsizlikle mücadelede anahtar rol oynayacaktır. Yaptığımız analizler 'işlerin korunmasından', 'çalışanların korunmasına' doğru bir geçiş göstermektedir; örneğin bir yandan işverenlerden talep edilen yüksek kıdem tazminatlarının düşürülmesi, diğer yandan işsizlik sigortasının çalışanlar arasında daha fazla yaygınlaştırılması."