İmralı kapatılabilir

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin grup toplantısında konuşuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş  "İmralı sistemi ortadan kaldırılmalıdır. Sayın Öcalan’ın koşullarının müzakere yürütülebilecek bir koşula getirilmesini istiyoruz. Müzakere aşamasında koşulların birbirine yakınlaştırılması gerekiyor. İmralı’nın kapatılması da gündeme gelebilir. Bunlar tartışılabilir. Sayın Öcalan’ın halkla ve KCK ile teması kolaylaştırılmalıdır. Sürecin baş sorumluluğu bizde değil, hükümettedir" diye konuştu.

Demirtaş grup konuşmasında Abdullah Öcalan ile devlet arasındaki görüşmelerle ilgili olarak "İmralı aleniyet kazanmıştır" dedi.
 
Demirtaş'ın konuşmasından satırbaşları;
 
Bugünkü grup toplantımızda müsaadenizle yoğun şekilde tartışılan, İmralı süreci diye tabir ettiğimiz yaklaşımları sizlerle paylaşmak istiyoruz. Elbette 30 yıldır kan ve gözyaşıyla devam eden ama 100 yıllık bir geçmişe sahip tarihi bir sorunu konuşuyoruz.
 
İmralı süreci olarak tartışacağımız konu bugün çıkmış yarın da sona erecek bir sorun değildir. Ancak herkesin serinkanlı şekilde tartışması, varsa eksiklikleri eleştirmesi, kansız silahsız bir çözümü onurlu bir barışı nasıl gerçekleştireceğimizi herkesin tartışması lazım. Bizim de özü itibariyle yaklaşımımız budur.
 
Uzun yıllardan bu yana Kürt ve demokrasi sorunlarının tek kalıcı çözüm yolunun müzakere olduğunu söyledik. Bugün hükümetin böylesi bir bakış açısıyla yaklaştığına inanırsak, biz olsak olsak memnun oluruz.
 
Her şeyden önce İmralı’da resmi bir heyetin Sayın Öcalan ile görüşmesi bizler açısından önemlidir. Bunun aleniyet kazanmış olması durumun değerini artırır. Çünkü bu sıradan bir gelişme değildir, aslında çok gecikmiş bir gelişmedir. Ama 14 yıl aradan sonra İmralı’da aleniyet kazanılarak, kısmen şeffaf olarak bu sürecin girişiminin başlanmış olması, bütün tahlillerin dışında önemlidir.
 
Bu süreci önemsiyoruz. 14 yıldır bir adada tutulan bir halk önderinin isminin önüne ‘sayın’ konuldu diye binlerce kişi hapse atıldı. Posteri taşındı diye çocuklar gençler coplandı. Fakat bir halk bıkması yılmadı inat etti ısrar etti. Doğru olduğuna inandığı için, barışın İmralı’dan geçtiği için bundan geri adım atmadı. Terörist başı dediler, bebek katili dediler olmadık sıfatlar yakıştırdılar. Ama bir resmi heyet İmralı’ya gidip kendisiyle görüşmeye başladı. Bunu biz değerli buluyoruz, doğru bir adımdır.
 
Kim ne derse desin, nasıl değerlendirirse değerlendirsin. Her türlü milliyetçi ırkçı hezeyanlarla saldırmaya çalışabilirler. Bu çok önemliydi, bu aşamanın sağ salim geçilmiş olması, kamuoyunun bundan mutluluk duyuyor olması hükümetin ne kadar geç kaldığının da göstergesi.
 
Yine ikinci önemli bir gelişme, iki milletvekilimizin 14 yıl sonra ilk defa siyasetçi kimlikle adaya gidilmesine destek olunmuş olmasıdır. Çünkü siyasi bir konu ancak siyasetçilerin devreye girmesiyle çözüm aşamasına getirilebilir. Bütün bu süreçlerde emeği geçen herkese, bütün halkımıza, bu bedeli ödeyen bütün dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
 
Bugün bazı konuların özellikle basında çokça tartışılan konuların netleşmesi açısından görüşlerimizi paylaşacağız. Medyada köşe yazarları, çıkan haberler kendi anladıkları yazıyorlar, tartışıyorlar. Saygı duyuyoruz. Tamamının doğru olduğunun kabul etmek imkansız. Bu tartışmalar güç destek verecektir. Ama olmayanı olmuş gibi göstermek, kafa karışıklığına yol açacaktır.
 
AKP ile ortaklık söz konusu değil
 
Bir defa başlayan sürecin, bir AKP-BDP ortaklaşması olmadığının net şekilde tespit etmek lazım. Bizim hükümetle öncesinden oturup tartıştığımız süreç söz konusu değildir. Bu AKP’nin hükümetin İmralı’da sayın Öcalan ile başlattığı süreçtir. Partimiz, iki arkadaşımızın İmralı’ya gidişiyle birlikte süreçten doğrudan haberdar olmuştur. Bir AKP-BDP ortak çalışması söz konusu değildir.
 
İmralı’daki görüşmede tarafımıza iletilmiş bir yol haritası, takvimlendirilmiş bir yol haritası yoktur. Böylesi bir yaklaşım belki de herkes olmasını istediği şekilde ifade ediyor deyip geçmek lazım. Bu aşamada kamuoyuna, hükümete, KCK’ya bizim aracılığımızla iletilmiş bir çözüm önerisi, takvim yoktur.
 
Ama gördüğümüz şudur, görüşmeyi yapan heyette de sayın Öcalan’da da kararlı bir çözüm iradesi vardır. İfade edilen de dışarıya verilen mesaj da şudur.
 
Hükümet kanadından yapılan açıklamalar, kullanılan söylemler, ele alış biçimi tartışma biçimi, pratik sahada yaptıkları bir arada değerlendirdiğimizde, ya niyetini ya ciddiyetini ya da bu işi becerip beceremeyeceğini sorgulamamız lazım. Büyük bir ciddiyet farkı vardır. Güvensizlik yaratıyor. 100 yıllık bir sorunu çözme konusunda hükümet ciddiyse diline üslubuna herkesin sirayet etmesi lazım.
 
Hele hele askeri operasyonlar, tutuklamalar devam edecekse, bunun adına da entegre proje denilerek bu süreç sürecekse kimse birbirini yormasın. Silahsız kansız olsun acısız olsun, ama kimse hükümetin ciddi politikası vardır demesin. Öyle yendik, bitirdik, ezdik, şimdi sıra teslim almaya geldik yaklaşımını kimseye anlatamazsınız. Zaten İmralı’ya giden heyetiniz de böyle denmediğini biliyor. Yendiyseniz neyi müzakere ediyorsunuz? Yenme ve yenilme üzerine kurduğunuz diyalog süreci sakıncalı olacaktır.
 
Bütün bu tespitler ışığında şunu söyleyebiliriz, şu aşamada başlatılmış bir müzakere söz konusu değildir. Bunun arayışından söz edilebilir. Ama müzakere başladığına dair bize ulaşmış bir bilgi yoktur.