İmtiyazlı paylarda gelinen son nokta
Soner ALTAŞ / Bilim, Sanayı ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
Bilindiği üzere, 6762 sayılı mevcut Türk Ticaret Kanunu anonim şirket paylarına birtakım imtiyazlar tanınmasına izin vermektedir. Kanunun konuya ilişkin 401'inci maddesi 2011 yılına kadar "Esas mukavele ile bazı nevi hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması ve sair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir" şeklinde tek bir fıkradan ibaret idi. Buna karşılık, anılan imtiyaz hükmünün birtakım olumsuz kullanımından olacak ki, mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın önerisi üzerine tek fıkradan ibaret olan maddeye, 12 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 29/3/2011 tarihli ve 6215 sayılı Kanun'un 15'inci maddesi ile iki fıkra eklendi.
Eklenen fıkralarda ise "pay sahipleri arasında devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşları bulunan anonim şirketlerde ve iştiraklerinde; kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflar lehine tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere, diğer pay sahiplerinden biri veya birkaçı lehine bu Kanunda düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemez.
İkinci fıkraya aykırı esas mukaveleler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde anılan fıkra hükmüne uygun hale getirilir. Gerekli esas mukavele değişikliklerinin ve uyarlamalarının bu süre içinde gerçekleştirilmemesi halinde, ilgili esas mukavele hükümleri bu sürenin dolduğu tarihte kendiliğinden geçersiz hale gelir ve esas mukavelede öngörülen imtiyazların tümü kanunen sona erer." denilmekte idi.
Anılan fıkralarla getirilen düzenleme özetle şunu diyordu: eğer anonim şirketin pay sahipleri arasında devlet, il özel idaresi, belediye gibi kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşları var ise, bu anonim şirkette ve varsa iştiraklerinde, sayılan kamu tüzel kişileri ile dernek, vakıf, kooperatif haricindeki gerçek ve tüzel kişi paysahipleri lehine imtiyaz tanınamaz, tanınmış imtiyazlar var ise bunlar altı ay içerisinde esas sözleşme değişikliğine gidilerek kaldırılır, kaldırılmadığı takdirde geçersiz hale gelir.
Buna karşılık, 11 Ekim 2011 tarih ve 28081 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 654 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1'inci maddesi ile anılan fıkradaki "altı ay" ibaresi "bir yıl" şeklinde değiştirildi ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Geçici 6'ncı madde ile anılan süreyi üç aya kadar uzatma konusunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na yetki verildi. Bu yetkiye istinaden de, esas sözleşmelerin yeni hükme uyumlaştırılması için verilen bir yıllık süre (12 Nisan 2012) dolmadan bir gün önce, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 11 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ (İç Ticaret:2012/1) ile anılan süreyi 2 Temmuz 2012 tarihine kadar uzattı, böylece konunun çözümünü 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu'na bırakmış oldu. Yeni TTK'nın yürürlük ve uygulama şeklini gösteren 6103 sayılı Kanun ise anonim şirketlerin esas sözleşmelerine konulan imtiyaz hükümlerinin yeni TTK'ya uyumlu hale getirilmesi için şirketlere 14 Şubat 2014 tarihine kadar süre veriyordu. Dolayısıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın anılan süreyi 2 Temmuz 2012 tarihine kadar uzatması, aslında anılan sürenin 14 Şubat 2014 tarihine kadar uzatılması anlamına geliyordu.
Tam bu konudaki düzenlemeler artık nihayete erdi, yeni TTK'nın yürürlüğe girmesine zaten iki aydan az bir zaman kaldı derken, 26 Nisan 2012 tarihinde kabul edilen 6300 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu'nun 401'inci maddesinde yeniden değişikliğe gidildi.10 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6300 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesi ile TTK'nın 401'inci maddesine 6215 sayılı Kanun ile eklenen iki fıkra şu fıkralar ile değiştirildi: "Sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte; Devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait anonim şirketlerde ve bu şirketlerin aynı oranda sermaye payına sahip oldukları iştiraklerinde; bunların sahip oldukları paylara tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere, diğer paylara bu Kanunda düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemez. Bu hüküm, payları borsada işlem gören anonim şirketlere, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 3 üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara uygulanmaz.
İkinci fıkraya aykırı esas mukaveleler, 15/6/2012 tarihine kadar uygun hale getirilir. Gerekli esas mukavele değişikliklerinin ve uyarlamalarının bu tarihe kadar gerçekleştirilmemesi halinde, ilgili esas mukavele hükümleri kendiliğinden geçersiz hale gelir ve esas mukavelede öngörülen imtiyazların tümü kanunen sona erer."
Getirilen fıkralarda ilk dikkati çeken husus bu konuda bir oranın öngörülmüş olması, diğeri ise esas sözleşmelerin uyumlaştırılması süresinin 1 Temmuz 2012 tarihinden önceye çekilmesidir. Yapılan bu değişiklik çerçevesinde imtiyazlı paylara ilişkin gelinen son nokta şudur: Devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarının -tek başlarına veya birlikte- şirket sermayesinin %50'sinden fazlasına sahip oldukları anonim şirketlerde ve bu şirketlerin %50'nin üzerinde sermaye payına sahip oldukları iştiraklerinde; sadece sayılan tüzel kişilerin sahip oldukları paylara imtiyazlar tanınabilir, bunların dışında kalan (gerçek veya tüzel) kişilerin sahip oldukları paylara herhangi bir imtiyaz tanınamaz. Eğer tanınmış ise bunlar 15 Haziran 2012 tarihine kadar esas sözleşme değişikliğine gidilerek kaldırılır, kaldırılmadığı takdirde geçersiz hale gelir. Payları borsada işlem gören anonim şirketler, mevduat, yatırım, kalkınma, katılım bankaları, finansal holding şirketler, sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya Bankacılık Kanunu'nda yer alan faaliyet konularından en az birini yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ise hükmün kapsamı dışında tutulmuştur.
Anılan düzenlemede bir oranın öngörülmüş olması ve halka açık şirketlerin kapsam dışı tutulması kanımızca son derece yerinde ve olumlu bir adım olmuştur. Zira, 2011 yılında yapılan değişiklikte bir oran belirtilmediği gibi halka açık olan/olmayan anonim şirket şekilde bir ayrıma da gidilmemişti. Hal böyle olunca, bir kooperatif veya vakıf 1 milyar TL sermayeli bir anonim şirkette 1 kuruş nominal değerli bir paya dahi sahip olsa, madde hükmünün uygulanması ve imtiyazların kaldırılması gerekiyordu. Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerin binlerce yatırımcısının olduğu ve hisse senetlerinin hasbelkader bir vakıf veya kooperatif tarafından satın alındığı düşünüldüğünde, imtiyaz hükümlerinin geçersiz sayılması mümkün olabilirdi. Bu da uygulamadaki olumsuz birtakım uygulamalardan yola çıkılarak getirilen düzenlemenin geneli kapsaması, yani kurunun yanında yaşın da yanması anlamına geliyordu. 2011 yılında yapılan düzenlemede yasa koyucu elbette böyle bir amacı öngörmemişti, ancak yapılan değişiklik bu tür sonuçların doğmasına imkan tanıyordu. Dolayısıyla, 6300 sayılı Yasa bu konudaki tereddütleri ve korkuları ortadan kaldırmıştır.
Peki, gelinen noktada anılan düzenlemenin kapsamına giren anonim şirketler ne yapmalıdır? Kanımızca, herhangi bir şey yapmalarına gerek yok. Zira, madde, bu durumda olan şirketlerin 15 Haziran 2012 tarihine kadar esas sözleşmelerini uyumlu hale getirmelerini, bir başka deyişle gerçek ve tüzel kişilerin sahip oldukları paylara tanınan imtiyazların kaldırılmasını öngörüyor. Bunu yapmak için genel kurulun toplantıya çağrılması ve bu hususu görüşmesi gerekecek. Bu da şirketlere maliyet getirecek. Esas sözleşme değiştirilmezse, zaten, m.401/f.3 hükmü bu imtiyazların geçersiz hale geleceğini öngörüyor. Yani, sürenin dolması ile imtiyazlar zaten geçersiz sayılacak. 6300 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik, aslında bu durumda olan anonim şirketlerde 6762 sayılı eski TTK'ya göre tanınan imtiyazların 15 Haziran 2012 tarihi itibariyle son ermesi anlamına geliyor. Ancak, arzu edildiği takdirde, bu durumda olan şirketlerde 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu'nun izin verdiği ölçüde yeni imtiyazlar tesis edilmesi mümkündür.
Son olarak bir hatırlatmada bulunalım: Söz konusu değişiklik sadece kamu tüzel kişileri ile vakıfların, kooperatiflerin, vs. sermayesinin %50'sinden fazlasına sahip olduğu anonim şirketleri ve iştiraklerini kapsıyor, diğerlerini kapsamıyor. Dolayısıyla, eğer şirketin paysahipleri arasında sayılan tüzel kişiler yok ise ya da paysahipleri arasında devlet, il özel idaresi, belediye gibi kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler, bunların üst kuruluşları bulunmakla birlikte bunların sahip oldukları sermaye payı toplamı %50'nin altında ise, tanınan imtiyazlara halel gelmeyecek ve bunlar 14 Şubat 2014 tarihine kadar geçerliliklerini koruyacaktır. O yüzden, esas sözleşmelerinde imtiyaz hükmü bulunan her anonim şirket bu düzenlemeden etkileniyor diye telaşa kapılmaya gerek yoktur. Bununla birlikte, eğer 6762 sayılı Kanun'a göre tanınan imtiyazlar 6102 sayılı yeni TTK'ya uygun değilse, bunların 14 Şubat 2014 tarihine kadar esas sözleşme değişikliği ile yeni kanuna uyumlu hale getirilmesi gerekecektir.