İngiltere'den ilk altın madalya EBRU ile geldi!

Ebru sanatçımız Hikmet Barutçugil, İngiltere'nin Oxford kentinde bu yıl 35'si düzenlenen geleneksel sanat festivali Art in Action'dan "Best of the best" ödülü ile döndü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


 
 

 
İSTANBUL - Güneş yine Batı'dan doğdu. Barut ebrusu İngiltere'den zaferle döndü; Oxford kentinde düzenlenen Art in Action'dan bu yıl Türkiye'ye bir ödül geldi. Festivale 16 yıldır davet edilen tek Türk sanatçısı olan Hikmet Barutçugil; büyük boy kumaş üzerine çalıştığı ebru eseriyle "best of the best" ödülüne değer görüldü.

Art in Action; aslında bir felsefe okulu olan London School of Economic Science tarafından 35 yıldır düzenlenen bir sanat ziyafeti. Festivalin temelinde "sanatçının sanat eserini yarattığı andaki heyecanını paylaşmak" yatıyor. Her yıl dünyanın dört bir yanından yaklaşık 300 kadar sanatçı hassasiyetle seçilerek organizasyona davet ediliyor. Ve bu 300 önde gelen sanatçıya; dünyanın dört bir yanından gelen 900 kadar gönüllü ordusu hizmet ediyor.

Yaklaşık 30 bin ziyaretçi ise bu sanatçıların sanat eserlerini yaratırken yaşadığı heyecanı paylaşıyor; hatta kısa kurslar bile alabiliyor. Sanatçılar 1 yıl boyunca en iyi eserlerini festivalde sergileyebilmek üzere hazırlanıyorlar. "Best of the best" ödülü ise sadece katılımcı sanatçıların oyları ile sergilenen eserler arasından seçilerek sahibini buluyor.

Üzerine 'dokun ve hisset' yazıldı

Hikmet Barutçugil'in 10 metre boyunda ve 150 santimetre eninde saten bir kumaş üzerine çalıştığı ödüllü barut ebrusu; tavandan 2 kat olarak sergilendi. Desen ve renkleriyle doğanın bir yansıması olan eserin üzerine 'please do touch and feel' (dokun ve hisset) yazıldı. Ziyaretçiler dokunduğunda daha önce hiç karşılaşmadıkları için olsa gerek önce şaşırdılar sonra da çok hoşlarına gitti.

Sanatçı Hikmet Barutçugil hislerini şöyle dile getirdi: "Bu ödül, yıllardır savunduğum duygu ve düşüncelerimin tatmin edici sonucunu almak gibi bir şey oldu. Geleneksel sanatlarda yenilik yapılıp zaferlere ulaşılabileceği ispatlandı. Zanaattan sanata geçilebileceği, aynı şeyleri tekrar eden zanaat yerine, daha önceleri denenmemiş yenilikler yapılabilineceğini bize gösterdi. Kendi öz sanatlarımıza karşı duyduğumuz aşağılık duygusunun anlamsızlığını, bu sanatlarımızla zirvelere çıkılabilineceğini de bu ödül ile yaşadım. Jürinin, sergide eseri olan sanatçılardan oluşması ödülün değerini ve onurunu daha da artırıyor.

Uluslararası olmanın ilk prensibinin de ulusal olmaktan geçtiğini yeni nesil gençlere hissettirebilir ve onları kendi öz sanatlarında yeniliğe özendirebilir isem ne mutlu bana…"