İnsanların yürüyebildiği şehirler daha zengin

Ofis ve alışveriş mekanlarının ne kadar büyük bir bölümü Yürünebilir Kentsel Alanlar’a dahilse, o şehirdeki gelir düzeyi o kadar yüksek oluyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - George Washington Üniversitesi Emlak ve Kent Analizleri Merkezi tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, insanların yürüyebildikleri şehirler, sadece yol bulmak açısından kolaylık sağlamıyor, aynı zamanda daha zenginler. 

Patrick Lynch ve Christopher B. Leinberger’in imzasını taşıyan raporda, ABD genelinde en büyük 30 metropol “yürünebilirlik” açısından değerlendiriliyor. Şehirlerin yürünebilirlik oranı, kişi başına düşen gelir oranı ve üniversite mezun sayısı ile karşılaştırılıyor. 

yuruy.jpg

Bir şehrin ne kadar yürülebilir olduğunu görmek için Lynch ve Leinberger “Yürünebilir Kentsel Alanlar”ı değerlendirmeye almışlar. Bu alanlar; insanların ev, ofis, okul, alışveriş ve restoranlara, araba kullarak değil, kamu taşıma araçları ile veya yürüyerek ulaşabildikleri alanları kapsıyor. Değerlendirme sonucunda ise bir şehrin ofis ve alışveriş alanlarının yüzde kaçının bu “Yürünebilir Kentsel Alanlar”a dahil olduğu hesaplanmış. Araştırmanın ortaya çıkardığı sonuca göre, ofis ve alışveriş mekanlarının ne kadar büyük bir bölümü Yürünebilir Kentsel Alanlar’a dahilse, o şehirdeki gelir düzeyi o kadar yüksek, üniversite mezunu sayısı da o kadar fazla oluyor. Washington, New York ve Boston, ABD’nin en yürünebilir üç şehri. Bu üç şehirde kişi başına düşen gelir oranı, Yürünebilir Kentsel Alanları en az olan Tampa, Phoenix ve Orlando’ya oranla yüzde 52 daha fazla. İlk üç şehirde, kişi başına düşen en yüksek gelir yılda 60 bin 500 dolar iken; son sırada yer alan üç şehirde 39 bin 700 dolar. 

Yürünebilir ama pahalı 
Tabii ki bu değerlendirmeleri dikkate alırken, bazı metropollerin farklı bir geçmişleri olduğunu unutmamak gerekiyor. New York, Boston ve San Francisco gibi şehirler, otomobil kullanımı yaygınlaşmadan çok önce ulaşım altyapılarını tamamladılar. Dolayısıyla bu şehirlerdeki Yürünebilir Kentsel Alanlar daha fazla oldu. Ayrıca bu şehirler, çok sayıda sanayi ve iş koluna ev sahipliği yapıyor. 

Öte yandan raporda yer alan listenin sonunda bulunan şehirler henüz daha gençler ve metro gibi altyapı yatırımları için zamanları olmadı. Raporda yer alan bir diğer önemli konu, yürünebilir şehirlerin büyük bir bölümünün, diğerler şehirlere oranla daha pahalı olduğu. Leinberger, pahalı olmasına rağmen, yine de yürülebilir şehir olmanın gerekliliğine dikkat çekiyor ve “Yürünebilir şehirler sıralamasında, en üsttekiler ile en alttakiler arasındaki gelir farkı, Almanya ile Romanya arasındaki fark gibi. Bu çok önemli bir fark” yorumunu yapıyor. 

Şehirlerin yürünebilirlik özelliği, üniversite mezunu gençleri yakından ilgilendiriyor. Genç nesil, çalışacağı şehri belirlerken, bu özelliği öncelikleri arasında sıralıyor. Bu yüzden yayalara dost bir ortam sunan şehirlerde 25 yaş üstü üniversite mezunlarının oranı daha fazla. Rapor da bunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, şehirlerin yürünebilir alanlara yatırım yapmasının tek nedeni yüksek gelir düzeyi değil. Bu yatırımlar aynı zamanda çevreye de katkı sağlıyor. Taşıt kullanımı ve şehirleşmenin artması, küresel ısınmanın en önemli nedenleri arasında. Dolayısıyla şehirlerin ayak izlerini ne kadar çok silebilirsek, küresel ısınmaya karşı o derece etkili bir savaş vermiş olacağız.