”İrtica ile mücadele planına ilişkin gereken mutlaka yapılmalı”

CHP lideri Baykal, Genelkurmay Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen "irtica ile mücadele planına" ilişkin görüşlerini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen "irtica ile mücadele planına" ilişkin bir belge varsa, gereğinin mutlaka yapılmasını talep ettiklerini belirterek, "Eğer böyle bir belge yoksa, bir tertipse, Genelkurmay Başkanı'nın söylediği 'Eğer doğru değilse, ne olacağını o zaman görürsünüz...' tablosunun, ne olduğunu biran önce görmek istiyoruz" dedi.

Baykal, CHP TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Genelkurmay Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen ve son günlerde tartışılan belgeye ilişkin değerlendirmede bulundu.

Belgenin kamuoyunda tartışılmaya başlanmasının üzerinden 12 gün geçtiğini, ancak konunun aydınlığa kavuşturulamadığını ifade eden Baykal, "Türkiye, 12 günden beri bu konuda karanlıktadır. Ne olduğu meçhuldür" dedi.

Baykal, rejimin özü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) doğrultusu, çizgisi, anlayışı ve kimliğiyle ilgili böylesine bir temel belgenin iç yüzünün hala aydınlatılamamış olmasını derin üzüntüyle karşıladıklarını ifade ederek, 12 gündür ortaya atılmış olan itham ve iddiaların boşlukta bırakıldığını, bunu anlamanın mümkün olmadığını söyledi.

TSK'nın temel işlevi ve güvenirliğiyle ilgili, Anayasal, hukuki ve demokratik çerçeve içinde işleyen bir kurum olup olmadığıyla ilgili çok ciddi ithamlar yapıldığını ve iddialar ortaya konulduğunu belirten Baykal, belge olduğu söylenen yazılı metni, Hükümetin, ciddiye alarak yargıya başvurduğunu hatırlattı. Baykal, 12 günden beri olayın iç yüzünün ne olduğuna dair en küçük bir işarete sahip olmadıklarını anlatarak, şunları söyledi:

"Bu belge, ya emir komuta zinciri içinde, Genelkurmayın bilgisi ve talimatı dahilinde hazırlanmış resmi bir belgedir. Eğer böyleyse, derhal ortaya çıkması lazımdır. Ya da bu belge, Genelkurmayın resmi bilgisi, emir ve talimatıyla hazırlanmamıştır ama Silahlı Kuvvetlerin bazı mensuplarının katkılarıyla hazırlanmıştır. O zaman Silahlı Kuvvetlerin tümü değilse de içinde önemli hücrelerin, örgütlenmelerin hukuk dışında, Anayasa dışında kendi başına buyruk, Genelkurmayın bilgisi ve talimatı dışında faaliyet göstermekte olduğu ortaya çıkacaktır. Eğer böyle ise bu da üzerinde özenle durulması ve çözüm bulunması gereken tablo yaratmaktadır. Ya da bunların hiçbirisi söz konusu değildir.

Türkiye'yi ve dünyayı ayağa kaldıran, Başbakan'ın kıyamet koparmasına sebep olan, yargıya şikayetlere yol açan bu belge, tamamen bir psikolojik savaş harekatının gereği olarak Silahlı Kuvvetleri yıpratmak, küçük düşürmek, etkisizleştirmek amacıyla belli merkezler tarafından planlanmış olan belgedir. O merkezler, hazırladıkları belgeyi, güvenlik güçlerinin, yargının ve Hükümetin önemsemesini sağlayacak bir etkinlik noktasındadırlar. O zaman bunun ortaya çıkarılması, bunun gereğinin yapılması gerekir."

"12 gün içinde ne oldu?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, belgenin ortaya çıkmasının ardından "iktidara karşı komplo, demokrasiye karşı tertip" değerlendirmelerinde bulunduğunu, savcılığa başvurulduğunu anlatan Baykal, sözlerine şöyle devam etti:

"Başbakan, bu iş ortaya çıktığı zaman kıyameti kopardı ama dün AB büyükelçilerine, 'kurumlar, partiler, hepimiz tek yüreğiz. Demokrasi anlayışı etrafında bir ve beraberiz. Bu, Türkiye'yi etkilememiştir, sarsmamıştır. Tam bir anlayış birliği içindeyiz' diye çok sevindirici, çok uyumlu, çok olumlu değerlendirmeler yaptı. 12 gün içinde, Başbakan'ın olaya ilişkin teşhisini, iktidara karşı bir komplo noktasından, uyum ve birlik içinde kurumlarıyla, siyasetiyle, Hükümetiyle hep beraber, bu olayı götürüyoruz noktasına getiren hangi süreçtir, ne olmuştur?

Bizim bilgimiz dahilinde bir şey yok. Bizim anlayışımızı etkileyecek yeni bir unsur yok. Biz, sadece Genelkurmay Başkanı'nın 'askeri hiyerarşi içinde emir komuta zinciri içinde böyle bir belgenin hazırlanmış olabileceği ihtimalinin düşünülmesini dahi kendime hakaret sayarım' sözünden yola çıkarak, kurumsal olarak Silahlı Kuvvetler bu işin içinde değil, rahatlığına ulaşmış noktadayız. Ama Silahlı Kuvvetlerin içinde böyle bir örgütlenme var mıdır, yok mudur? O konuda hiçbir bilgi yok. Yukarıda bir uyum var. O uyumu görmekten mutluluk duyuyoruz. Onlar arasındaki bu uyumun nasıl gerçekleştiğiyle ilgili tespitlerini, bilgilerini, lütfedip bizlerle, milletle paylaşsalar da biz de millet olarak kaygılanacak hiçbir şey olmadığını görüversek. Bu belgenin altında imzası olan Sayın Albay Dursun Çiçek görevinde oturmaya devam ediyor."

Fotokopi mi, orjinal mi tartışması

Baykal, belgeyle konusunda "fotokopi mi, orijinal belge mi" tartışması yaşandığını, bu konunun netleşmediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Fotokopideki imza benziyor, benzemiyor tartışması yapılıyor. Eğer fotokopideki imza benzemiyorsa, buna şaşmak lazımdır. Elbette imza benzeyecektir. Çünkü, belli bir kişiye ait olduğu iddia edilmek için bu belge ortaya konmuştur. Günümüzde imzanın taşınması kadar, hele fotokopide imzanın taşınması kadar sıradan bir uygulama yoktur. Neyi, niçin tartışıyoruz? Bu kaygı verici tablodur. Bu konudaki sükuneti, sessizliği ve bütün bu dedikodular, birbiriyle çelişen iddialar karşısındaki rahatlığı izah etmek çok güçtür. Öyle bir noktaya gelinmiştir ki artık bu belge doğru olsa da önemli değildir, doğru olmasa da önemli değildir. Bunu, hazmettirmeyi, içimize sindirmeyi sanki birileri sağlamak istiyor gibi bir tavır var. Halbuki biz, bunu hazmetmek istemiyoruz. Böyle bir belgeyi içimize sindirmeye hazır değiliz. Eğer gerçekten böyle bir belge varsa, onun gereğinin mutlaka yapılmasını talep ediyoruz. Eğer böyle bir belge yoksa, bu bir tertipse, Genelkurmay Başkanı'nın söylediği 'Eğer doğru değilse, ne olacağını o zaman görürsünüz...' tablosunun ne olduğunu biran önce görmek istiyoruz. Efendim, gerçekse de önemli değil, gerçek değilse de önemli değil... İşte bunu hazmetmeye hazır değiliz. Bunu içimize sindirmemizi kimse bizden beklemesin... Bu konuda gerçekten telaşı gerektiren bir durum yok mudur? Öyle anlaşıyor ki yoktur. Albay yerinde. Eğer yoksa, niye kıyamet kopuyor?"