İşsizlik oranımız %12 mi %40.7 mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Prof. Dr. Nurettin Bilici

[email protected]

AB ölçütlerine göre işsizlik oranı, bir ülke içindeki aktif işgücü nüfusunun işsiz kalan kısmını ilgilendirir. Bir diğer ifadeyle işsizlik oranı, iş bulamayan nüfusun toplam aktif işgücüne oranını gösterir. AB'de işsizlik oranı ile ilgili hesaplamalar Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) tanımları esas alınarak yapılmaktadır. Bu örgütün tanımına göre, aktif işgücü, bir ülkedeki çalışma yaşındakilerden (15 ile 74 yaş arasında olanlardan); öğrenci, emekli, hasta gibi çalışamayacak durumda olanların düşülmesiyle bulunan rakamı verir. İşsiz olanlar da bu grupta olup da çalışmayı arzu etmesine rağmen (4 haftadır iş aramasına rağmen) iş bulamamış olan kişilerdir.

Türkiye'de işsizlik oranı, 1988-2002 arasında kalan 14 yıllık dönemde ortalama olarak %7.8 civarında seyretmiştir. 2003'den itibaren ise artış trendine giren işsizlik oranı 2009 yılında %14'e kadar çıkmıştır. %14 oranı Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik oranıdır. TÜİK 2010 Nisan dönemi itibariyle Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarını yayınlamıştır. Bu araştırmanın sonuçları aşağıdaki tabloda görülmektedir:                                      

Kurumsal nüfus 71.173.000

15-64 yaş arası nüfus (çalışma çağındaki nüfus) 52.360.000

İşgücü (çalışmak isteyen nüfus) 25.572.000

İstihdam (çalışan nüfus) 22.501.000

İşsiz   3.071.000

İşgücüne katılma oranı* (%)                                  %48,8

İstihdam oranı** (%)                                  %43,0

İşsizlik oranı (%)                                  %12,0

    Tarım dışı işsizlik oranı (%)                                %14,9

    Genç nüfusta (15-24 yaş grubunda) işsizlik oranı (%)                                   %21,2

İşgücüne dahil olmayanlar    26.788.000

.Yazarın notu: Çalışma çağındaki nüfustan % kaçı çalışmak istiyor? (Aktif işgücü).

..Yazarın notu: Çalışma çağındaki nüfustan  (Aktif işgücünden) % kaçı çalışıyor (iş bulabilmiş)?

Tabloda görüldüğü üzere, işsizlik oranının bulunmasında izlenen yöntem bir hayli karışıktır ve içinde çeşitli soru işaretleri barındırmaktadır.

Tabloda kurumsal olmayan nüfustan sonra, çalışma çağında olan nüfus (15-64 yaş arası nüfus) verilmektedir. Bu sayı 52.360.000'dir. Çalışma çağında olan nüfustan (52.560.000'den) hareketle, gerçek işgücü (çalışabilir nüfus) bulunmaktadır. Bu aşamada, çalışma çağında (çalışma yaşında) olmasına rağmen çalışamayacak durumda olanlar veya çalışmak istemeyenler ayıklanmaktadır. Örneğin orta öğretim ve üniversite öğrencileri düşülmektedir. Bizim ülkemizde düşülenler arasına, çalışmak için İş Bulma Kurumuna müracaat etmiş ancak iş bulma umudunu yitirip artık iş aramayan (umutsuzlar) da ilave edilmektedir. Bu şekilde ilave edilen umutsuzların sayısının 2 milyon kişi civarında olduğu bilinmektedir. Tablo'da bu indirimlerin ardından oluşan gerçek işgücü rakamı 25.572.000 olarak açıklanmaktadır. Yani 15-64 yaş arası 52.360.000 kişinin, yaklaşık 27 milyonunun (öğrencilik, umutsuzluk) gibi nedenlerle aktif işgücüne dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Bu şekilde, işgücüne katılma oranı (25.572 : 52.360) %48.8 olarak çıkmaktadır.

Bu oran aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere AB 27 ortalamasında Haziran 2010 tarihi itibariyle %72.5 düzeyindedir.

 AB 27 Türkiye

Nüfus  501 milyon 71,5 milyon

Çalışabilir nüfus (15-64 yaş arası)  331 milyon 52.360.000

Aktif işgücü 240 milyon 25.502.000

İşgücüne katılma oranı %72,5 %48,8

İşsiz sayısı 23.062.000 3.071.000

İşsizlik oranı %9,6 %12

AB 27'ye ait veriler için bkz.

-501 millions d'habitants dans l'UE27 au 1er janvier 2010, Eurostat, http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_PUBLIC/3-27072010-AP/FR/3-27072010-AP-FR.PDF (2.8.2010)  

-Le taux de chômage stable à 10,0% dans la zone euro, stable à 9,6% dans l'UE27, Juin 2010, Eurostat,

http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_PUBLIC/3-30072010-AP/FR/3-30072010-AP-FR.PDF (02.08.2010).

-Instituto Nacional de Estadística, http://www.ine.es/jaxi/tabla.do (3.08.2010)  

AB 27 ortalamasında %72.5 olan aktif işgücü oranının bizde %48.8 olarak hesaplanması bizdeki hesabın güvenirliği konusunda kuşku uyandırmaktadır. Neden Türkiye'de çalışma çağında olan nüfusun yarısından fazlası iş yaşamı dışında kalmaktadır. Çalışma çağındaki nüfusu hem AB'de hem Türkiye'de 100 kişi diye alırsak, AB'de bunun 72.5 kişisi çalışmaktadır veya çalışmayı istemektedir. Türkiye'de ise sadece 48.8'i. Neden? Aklımıza 2 neden gelmektedir:

-Türkiye'de, çalışma yaşında olmasına rağmen çalışmak istemeyenlerin oranının AB'ye göre daha fazla olması. Cevap bu şıkla ilgilidir. TÜİK özellikle ev kadınlarını çalışmayı arzu eden nüfusun içine dahil etmemiştir. Gerçekten ev kadınlarımızın çoğu çalışmayı arzu etmemekte midir? TÜİK'in saptamasının bir an için doğru olduğunu kabul etsek bile bu bir ülke için övünülecek bir durum olamaz. Rakip ülkelerde kadınıyla erkeğiyle 100 kişiden 72.5'u Türkiye'de ise sadece 48.8'i çalışıyorsa, Türkiye rakip ülkelerle arasındaki farkı nasıl kapatacak, onları nasıl geçecektir? Yarışı kazanabilmek için, orada 72.5 kişi çalışıyorsa bizde 80 veya daha fazla kişinin çalışması gerekmez mi? 

-Tarım sektöründe gereğinden fazla kişinin "çalışmak istemeyenler" arasına alınması: Tarım sektörümüzdeki "gizli işsizlik" vakıası herkes tarafından bilinmektedir. Tarım sektöründe bir ailede 5 kişi çalışıyor görünür ancak, yaptıkları toplam iş gerçekte 2 kişi tarafından yapılabilecek iştir. Bu şekilde tarım sektörü işsizlik rakamları düşük çıkmakta, bu da ülke geneli işsizlik rakamlarını aşağıya çekmektedir. Bundan dolayı tarımsal istihdamı ve işsizliği de kapsayan istatistiklerin yanıltıcı olduğu, daha anlamlı işsizlik oranının tarım dışı işsizlik oranı olduğu hep söylenmektedir. Bilindiği gibi TÜİK 2009 yılı genel işsizlik oranını %14 olarak açıklarken tarım dışı işsizlik oranını %19 olarak açıklamıştır. Türkiye'de tarım sektörünün ağırlığının AB ortalamalarına göre yüksek olması, sorunun ciddiyetini artırmaktadır. Türkiye'de toplam nüfusun %25'i hala tarım sektöründe istihdam edilmektedir. AB 27 ortalamasında ise bu oran %5 civarına inmiştir.

İşgücüne katılma oranımızı AB ölçeğinde almamız durumunda (52.360 X %72,5) çalışabilir (aktif) durumda olan nüfusumuz 25.572.000'den 37.961.000'e yükselecektir. Bu durumda, çalışan sayımız 22.501.000 olduğuna göre işsiz sayısı da (37.961.000 - 22.501.000 =) 15.460.000'a çıkacaktır. İşsizlik oranı ise (15.460.000 : 37.961.000) %40.7'ye fırlayacaktır.

Yüksek işsizlik oranına sahip olmak, hiçbir ülke tarafından arzulanan bir durum olamaz. Ancak yukarıdaki değerlendirmeler göstermektedir ki bizdeki hesaplamalar, daha pembe bir tablo ortaya çıkarma düşüncesiyle yapılan hesaplamalar gibi görünmektedir. Bu çalışmanın sonuçları, hoş tespitler ortaya koymamaktadır. Ancak Yazar, bir sorunun çözümünün ilk şartının, o sorunun boyutunun doğru tespit edilmesine bağlı olduğuna inanmaktadır. Sorunun boyutunu olduğundan küçük göstermekle, ancak kendimizi kandırabiliriz. Bu da bizi tembelliğe (boş vermişliğe) iter veya alınması gerekli önlemler konusunda yanılgıya düşürür.

Dip Not

1 Eurostat, http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/eurostat/home/ (27.07.2010)

2 TÜİK, İşgücü, İstihdam ve İşsizlik İstatistikleri, www.tuik.gov.tr/sizlik+oran% (5 Ağustos 2010).

3 TÜİK, (Mart, Nisan, Mayıs 2010), Haber Bülteni, Sayı: 126, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6288 (29 Temmuz 2010).  

4 Yazarın notu: Kurumsal nüfus, toplam nüfustan; hapiste olanlar, hasta olanlar veya askerde olanlar gibi isteseler de çalışamayacak durumda olanların düşülmesinden sonra kalan rakamı ifade etmektedir.

5 "2009 yılı itibarıyla 72,5 milyon kişi olan Türkiye nüfusunun 53,7 milyonu çalışma çağında yer almaktadır. ADNKS sonuçlarına dayanarak yapılan geçici tahminlere göre yıl ortası çalışma çağı nüfusunun 2010 yılında 53,8 milyon olacağı, 2011 yılında ise 54,6 milyona ulaşması beklenmektedir." (2011 Yılı Programı,  RG, 28.10.2010, mük. s. 187).

6  TÜİK istatistiklerine göre bu 22.501.000 çalışanın %42,2'si kayıt dışı çalışmaktadır. Yani TÜİK'in araştırmalarına göre tespit edilen bu %42,2 de gerçek çalışan olarak kabul edilmektedir. Bu kişilerin; çoğunlukla asgari ücretle ve sosyal güvenlikten yoksun olarak çalıştığı bilinmektedir. 

7 Çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfusa oranı Türkiye'de %73,2 (52.360.000 : 71.500), AB 27'de ise %66 (331 : 501) yapmaktadır. Bizde oranın yüksek olması 14 ve altı nüfusun sayısının AB'ye göre daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Buna karşılık AB'de 65 ve üstü yaşta olanların oranı Türkiye'ye göre daha fazladır. Türkiye AB'ye göre daha genç bir nüfusa sahiptir. Bizde genç nüfus AB'de ise yaşlı nüfus daha fazladır. 2025 yılı itibariyle AB nüfusunun %30'unun 65 yaşın üzerinde olacağı tahmin edilmektedir (Dünya'nın Tanıklığında… op. cit. s. 597).

8 TÜİK iş bulma ümidini yitirenleri de aktif işgücü arasından çıkarmaktadır. Bunların sayısının yaklaşık 2 milyon civarında olduğu bilinmektedir. Oysa AB kriterleri, geniş tanımlı işsizlik hesabını dikkate almakta ve bu kişileri aktif işgücü arasında görmekte yani onları işsiz saymaktadır.

9 Türkiye'nin öğrenci sayısının AB'ye göre oransal olarak daha fazla olması sorunun nedeni olamaz. Zira ortaöğretim ve üniversite öğrencilerimizin sayısının AB ortalamasına göre daha fazla olmadığını istatistikler göstermektedir. 15-19 yaş arasında bulunanların Türkiye'de %47.2'si AB'de ise %84.4'ü öğrenim görmektedir. Bu rakamlar bizde ortaöğretime devam oranının son derece zayıf olduğunu dolayıyla, zorunlu eğitimi bitirenlerin yarısından fazlasının işgücü piyasasına dahil olduklarını ve iş aramaya başladıklarını göstermektedir.

10  Sadece iş bulma umudunu yitiren 2 milyon kişinin, işsizler arasına dahil edilmesi durumunda, Türkiye'deki işsiz sayısı 3.071.000'den 5.071.000'e, aktif işgücü rakamı da 25.572.000'den 27.572.000'e çıkacaktır. İşsizlik oranı ise (5.071 : 27.572 =) %18.4'e yükselecektir.