”İsviçre AB üyesi olsaydı, böyle bir lekeye bulaşmazdı”

İsveç'in başkenti Stockholm'de Türkiye'nin AB sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bağış, İsviçre'nin kararına değindi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsviçre'de 29 Kasımda yapılan referandumda, ülkede minare yapımının yasaklanmasına ilişkin olarak, "İsviçre AB üyesi olsaydı böyle mantık dışı bir lekeye bulaşması söz konusu olmazdı" diye konuştu.

Bağış, İsveç'in başkenti Stockholm'de TRT Türk'te katıldığı bir programda, Türkiye'nin AB sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bu süreçte Türkiye'de çok ciddi reformların yapıldığını belirten Bağış, bütün bunların hükümetin kararlılığının bir göstergesi olduğunu kaydetti.

Bağış, son bir yıl içerisinde Türkiye'de gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda atılan adımların çok önemli olduğunu vurgulayarak, bu heyecanın Türk kamuoyunda da arttığını dile getirdi. Bağış, bugün Türk halkının yüzde 60'ının Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmasının önemli olduğunu ifade etti.

"İsviçre ayıbından dönmelidir"

İsviçre'de 29 Kasımda düzenlenen referandumda, ülkede minare yapımının yasaklanmasına değinen Bağış, "İsviçre AB üyesi olsaydı böyle mantık dışı bir lekeye bulaşması söz konusu olmazdı. AB'nin çok uzun yıllar sonucu süren tartışmalar sonucu ortaya çıkmış standartları var. Bu tür konularla ilgili imar planlarının nasıl yapılacağı ile ilgili standartları var. Bunun gibi temel haklarla ilgili bir konunun referanduma götürülmesi kadar saçma bir şey olamaz" dedi.

İsviçre'nin birçok konuda AB standartlarını benimsediğini belirten Bağış, İsviçre'nin bu konuda AB standartlarını benimsemediğini, bu durumunda Avrupalı bir ülke olmakla, AB üyesi olmak arasındaki farkı ortaya koyduğunu söyledi.

İsviçre'de yaşanan hadisenin sadece Müslüman ülkeler tarafından değil, nüfuslarının çoğu Hristiyan olan, hatta Vatikan gibi Hristiyanlık üzerine kurulu devlet yetkilileri tarafından kınandığına işaret eden Bağış, bu ülkelerin bu konunun referanduma götürülmesinin yanlış ve saçma olduğunu vurguladığını hatırlattı.

Uzmanlık sınavı

Türkiye'nin 1926 yılından bu yana Ermeni, Rum ya da Musevi kökenli Türk vatandaşının devlet kadrolarına alınmadığının ve açılan bir uzmanlık sınavı neticesinde ilk defa 118 adayın arasında bir azınlık vatandaşının olduğunun hatırlatılması üzerine Bağış, şunları söyledi:

"Bugüne kadar birilerinin demokratik haklarını, hassasiyetlerini göz ardı ettik. Sosyal devlet olma özelliğimizi, bazen hukuk devleti olma özelliğimizi maalesef göz ardı ettik. Hukuk devletinde darbe olur mu? Ama onları da yaşadık. Bizim tarihimizde böyle ayıplar da oldu. Ama biz Anayasamıza sahip çıkıyoruz ve sahip çıkacağımıza yemin ettik. Anayasamız eğer tüm vatandaşlarımıza eşit muamele yapıyorsa, o konuda da bizim eşit davranmamız gerekir" dedi.

Kıbrıs

Kıbrıs sürecine de değinen Bağış, Kıbrıs'taki durumun, Rum yönetiminin AB üyesi olmasına engel teşkil etmezken, Türkiye'nin AB üyeliği için bir engelmiş gibi gösterilmeye çalışılmasına Türk tarafının haklı olarak tepki gösterdiğini söyledi.

Türkiye'nin bu konuda 2002'den beri takındığı tutumun çok farklı olduğuna işaret eden Bağış, "Bu tutumumuzla adadan bir tek askerimizi çekmeden, bir karış toprak vermeden bütün uluslararası dengeleri değiştirdik" diye konuştu.

Türkiye'nin AB sürecinde Kıbrıs konusunu engel olarak öne sürmeye çalışan, Kıbrıs sorununun arkasına gizlenen, başka endişeler taşıyan ülkeler olduğunu ifade eden Bağış, ancak İsveç'in bu ülkelerden biri olmadığını, bu ülkenin Türkiye'nin AB sürecine samimi destek verdiğini söyledi.

Bağış, Piebalgs'la bir araya geldi

Öte yandan Bağış, AB Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Andris Piebalgs'la Brüksel'de bir araya geldi.

Bağış, "AB katılım müzakerelerinde çevre faslının açılması için Dicle ve Fırat sularını uluslararası yönetime bırakmayı kabul ettiğimiz iddiası hayal mahsulüdür" dedi.

"Akşam gazetesinde dün yayımlanan bir haberin, eksik ve yanlış bilgilerin bir araya getirilmesinden ve bunların çarpıtılarak aksettirilmesinden ibaret olduğunu" belirten Bağış, bu gazetede ve buna istinaden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından yapılan açıklamalarla ilgili şunları kaydetti:

"Haberde bahsedilen 'Etki Analiz Raporu', AB Komisyonu'nun 2004 yılında ülkemizle katılım müzakerelerinin başlatılması için hazırladığı tavsiyenin eki niteliğinde olup ülkemizin genel bir resmini çekmektedir. Belgede 'Ulus Ötesi Konular' başlığı altında enerji, ulaştırma, terörizm, sınır yönetimi ve bölge ülkelerindeki 'Kürt azınlıklar' konularının yanı sıra bölgedeki su kaynakları konusuna da değinilmektedir. Bu kapsamda belgede 'Türkiye'nin AB üyesi olmasından sonra bölgedeki su kaynaklarının uluslararası yönetimi konusunun AB için önemli bir mesele olmasının beklenebileceği' belirtilmektedir.

Bağış, Olli Ren'le görüştü

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Ren'le bir araya geldi.

Görüşme öncesinde Bağış, AB Komisyonu'ndaki ikinci döneminde ekonomik ve parasal işler komiserliğine atanması nedeniyle Rehn'i tebrik etti. Finlandiyalı Liberal Rehn de yeni görevinde Türkiye ile yakın çalışmayı sürdüreceğini belirtti.

AB Komisyonu'ndaki odasında bulunan İstanbul tablosu ve fotoğrafını Bağış'a gösteren Rehn, tablonun müzakerelere açılan bir fasıl sonrasında dönemin dışişleri bakanı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından hediye edildiğini, şehre inen siste sadece cami minarelerinin görüldüğü fotoğrafı ise Zaman gazetesinin Avrupa Parlamentosu'nda açtığı bir sergiden aldığını anlattı. Rehn, İstanbul tablosu ve fotoğrafını yeni makam odasına da götüreceğini söyledi.