İthalatın bu kadar kolay olduğu yere yatırım gelmez
Türkiye'den Brezilya ve hatta en zor pazar Japonya'ya jant ihraç eden İnci Holding Maxion Jant Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zaim, "Rakip ülkeler hiçbir sınırlamaya bakmayıp masa altı teşviklerle yatırımları cezbediyor, bizim pazarımız ise çok libe
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Özlem ERMİŞ BEYHAN
İSTANBUL - İnci Holding Maxion Jant Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zaim, otomotivde son dönemde pek çok önemli yabancı yatırımın rakip ülkelere gitmesinin nedeni olarak, bölgedeki ülkelerde verilen çok cazip "masa üstü ve altı teşviklerin" etkili olduğunu düşünüyor.
Otomotiv sektöründe global tedarik zincirinin önemli bir parçası haline geldiğimiz alanlardan biri jant üretimi. Bu alanda özellikle Ege'nin bir marka haline geldiğini anlatan Zaim, "Türkiye'ye ithalat yapmak o kadar kolay ki yatırım yapmaktansa ithal etmek daha cazip noktada" diyor. Kendilerinin Rusya'ya ihracat yaparken "Bu ürünü 5 yıl içinde yerlileştirmeniz halinde bunu sürdürebilirsiniz" uyarıları aldıklarını, pek çok ülkenin iç pazarını korumak için önlemler aldığını anlatan Zaim, "Bizim iç pazarımızda ise hiçbir koruma yok, en zor pazarlarda bile Türkiye'de rekabet ederkenki kadar zorlanmıyoruz" ifadesini kullanıyor.
Otomotivin kalesi Japonya'ya ihracat
İnci Holding Maxion Jant Grubu, tüm dünyaya ihracat yapıyor. 2013 hedefi 400 milyon dolarlık ciroya, 300 milyon dolarlık da ihracata ulaşmak. Şirketin son dönemde en çok gurur duyduğu ihracat otomotivin kalesi Japonya'ya jant satmış olmak... Mustafa Zaim şöyle anlatıyor: "Japonya'ya ihracatla çok övünüyoruz. Nissan dizel'e jant ihraç ediyoruz. Japonya gibi otomotivin en önemli teknoloji ve üretim merkezlerinden birine ihracat yapmak çok zordur. Bizim dışımızda, Japon markası olmadan orada ihracat yapabilen bir otomotiv yedek parça üreticisi bilmiyorum ben. Çok zorlandığımız, çok uğraştığımız bir işti."
Avrupa bile iç pazarını koruyor, bizimki açık
Şirket, Avrupa pazarındaki daralma sonrası Japonya, Brezilya gibi alternatif pazarlarda hızla güçlenme stratejisi uyguluyor. Ancak bu tip dönemlerde en önemli güçlerden biri ise iç pazar. Zaim, "Bizim rakibimiz olan BRIC ülkeleri hepsi koruması korkunç derecede yüksek ülkeler. İç pazarlarını inanılmaz koruyorlar. Biz ise Gümrük Birliği nedeniyle çok açık bir pazarız. Çin'e ve Hindistan'a bile yedek parça ihraç etmek isteseniz yüzde 20'ler, 25'ler seviyesinde gümrük ödemeniz gerekiyor. Türkiye pazarı ise bundan çok daha açık, konuma yok denecek seviyede. Bütün BRIC ülkelernde yerli otomotiv üretiminde yerlilik payı çok ileri derecelerde koruma altında. Bizde bu olay çok liberal durumda. Ne yerli katkı oranında gelen yabancı yatırımcıya bir yaptırım veya bir teşvik var ne de iç pazara yönelik bir teşvik var" eleştirisi yapıyor.
3 milyona ulaşamazsak marjinal bir üretici oluruz
Mustafa Zaim, Türkiye pazarında Brezilya hatta Japonya'dan bile daha sıkı şartlarda rekabet etmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. "Oralarda bir kalite bilinci var. Türkiye'ye ise çok kalitesiz ürünler de girebiliyor" diyor.
Türkiye'de dünyanın en pahalı otomobilleri satılıyor. İç pazarın üzerindeki vergi yükünün pazarı büyük bir baskı altında tuttuğunu anlatıyor Zaim ve önemli bir tespit yapıyor: "Yerli otomotiv üretimimizin önümüzdeki 10 yılda 3 milyon adete çıkması lazım. Bugünkü üretimle biz marjinal bir üretici olarak kalacağız aksi halde. Şu anda tüm rüzgarlar bizden yana esiyor. Ancak teşvikler bu sıçramayı gerçekleştirecek seviyede değil. 2023 hedefleri için ezber bozan teşvikler gerekiyor."
Rakipler masa altı teşviklerle cezbediyor
Türkiye son dönemde otomotivde önemli boyutta yatırım çekemiyor. Yatırım ihtimalleri hep son dakikada rakip ülke leyhine gerçekleşiyor. Son dönemde otomotiv yatırımlarını çeken ülkelerden biri İspanya. Ford'un ardından Nissan da İspanya'da 130 milyon euroluk yatırım kararı açıkladı. Mustafa Zaim, bu durumun masa üstünün yanı sıra masa altı teşviklerin de ortaya konmasından ve ülkeler arasında kriz sonrasında yatırım çekme yarışının kızışmasından kaynaklandığını söylüyor:
"Örneğin Polonya'daki masa üstü ve masa altı teşviklerle bizim bugün rekabet etmemiz imkansız. Aynı durum Meksika için de geçerli, Rusya için de. Yerli otomotivin korunması, yerli katkının teşvik edilmesi desteklenmesi de bir yatırım teşviğidir. Dünyada otomotiv sektöründe söz sahibi ülkelerin hepsi iç pazarının dinamiğinden faydalanır. Türkiye'ye gayet rahat ithalat yapıyorsanız daha cazip bir ülkeye yatırım yapar buraya ithalat yaparsınız. Birtakım ciddi yatırım kararı olan firmalar bugün Hindistan'a yatırım yapıyor Türkiye'ye yapmıyor."
2023 hedefi ulaşılabilir son dakika vergileri olmasa
2023 hedefi ulaşılabilir son dakika vergileri olmasa
Mustafa Zaim'e göre Türkiye 4 milyon adetlik otomotiv üretimi olarak belirlenen 2023 hedefine ulaşabilir, en azından o trend yakalanabilir. Ancak bu nasıl olacak? Zaim'e son olarak hafif ticari araca bir gecede gelen vergi artışını hatırlatıyoruz. Zaim, "Türkiye, ticari araç üretimi gibi niş bir segmentte çok ciddi bir ivme kazanmışken bu pazarı ateşleyecek girişimler yerine vergi artırmak ciddi bir darbe vurmaktır. Ani vergi artışları batılı yatırımcıda gelecekle ilgili soru işaretinin oluşmasına yok açıyor" diyor. 2009 yılından sonra ülkelerin yeni yatırım çekmek için ne AB ne DTÖ kurallarını çok önemsediğini, her ülkenin "gemisini kurtaran kaptan" yaklaşımı ile ezberleri bozduğunu anlatıyor. Zaim, "100 bin adetlik üretimin Türkiye'de yapılmaması için devlet başkanı seviyesinde bile müdahaleler yapılabiliyor. Bunları görmedik mi? AB nedeniyle elimiz kolumuz bağlı demek artık mümkün değil. Modern devletlerin bugün uyguladığı çok çeşitli önlemler var. İthalatı önlemek için iç pazarda vergiyi artırmak lokomotiv bir sektörümüz olan yan sanayiyi baskılıyor" diyor. Zaim bu noktada Brezilya'dan bir örnek veriyor: "Brezilya'ya geçen yıl otomotiv sektörü birden ciddi bir krize girdi. Hükümet 3 ay içinde tedbir aldı, vergileri indirdi, bankaların kredi maliyetlerini azaltarak taşıt kredisi almayı kolaylaştırdı. Üçüncü çeyrekten itibaren Brezilya'da otomotiv sektörü çıkışa geçmeye başladı. Ekim ayından beri sürekli bir yükseliş izliyoruz şimdi. Sektörü korumak için radikal, ciddi ve hızlı tedbirler alıyorlar."
Peki ya Şanghay Beşlisi tartışmalarına ne diyor Zaim? "AB, Şanghay Beşlisi... Küreselleşmenin etkisi altında baktığınızda otomotiv sanayii bunların tümünün üzerine çıkmıştır. Yapılması gereken şey devletlerle çok daha güçlü, bizim önümüzü açan ikili anlaşmalardır. Hala Brezilya ve Meksika ile yeni birtakım anlaşmalar yapılarak önümüz açılabilir." Zaim Avrupa'ya dair iyimser, krizin 2014 yılından sonra birçok açıdan toparlanacağını düşünüyor. Burada Türkiye için önemli bir fırsat görüyor: "Avrupa'dan çok sayıda yan sanayi üretimi Doğu'ya kayacak. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz" diyor.
Ege, jant'ta marka oldu
"Şu anda rakiplerimizde birlikte Ege bölgesinde yıllık toplam 20 milyon jant üretiliyor. Bu alanda Ege Bölgesi, Manisa bir marka haline geldi. Global bir alım olduğunda mutlaka 'Manisa'dan da teklif alalım' deniliyor. Manisa ve İzmir artık bir jant üretim merkezi olarak küresel otomotivciler tarafından tescillenmiştir."
Brezilyalı jant devi Alman ortağı satın aldı, önü açıldı
Jantaş, Cevdet İnci tarafından 1968 yılında kurulan bir şirket. Önlerine "global tedarik zincirinin bir parçası olma" vizyonunu koyduklarını, bu nedenle 1992 yılında Avrupa'da çok güçlü bir marka olan Alman Lemmerz grubu ile ortaklığa gittiklerini anlatıyor Mustafa Zaim. Daha sonra Lemmerz, ABD'li Hayes grubu tarafından satın alınıyor ve ortaklık güçlenerek devam ediyor. Ortaklıkta yüzde 40 İnci Holding, yüzde 60 Hayes Lemmerz payı söz konusu. Bu ortaklıkla global pazarların kapısı açılıyor ve çelik binek otomobil jantları üretilmeye başlanıyor. Hedef "dünya liginde şampiyonluğa oynamak" olarak belirleniyor. 2011 yılı başında Hayes Lemmerz hisseleri, Brezilyalı jant devi Maxion tarafından satın alınıyor. Bu ortaklık Türkiye operasyonunun önemini daha da artırıyor. Son 10 yılda Hayes Lemmerz grubunda en büyük yatırımlar Türkiye'ye yapılıyor. Şu anda Türkiye'de bu iki şirket altında 4 fabrika bulunuyor. Jantsa ve İnci Jant ile yılda toplam 11 milyon adet çelik binek, ağırvasıta ve alüminyum jant üretiliyor. Bu çeşitlilikle sektörde büyük bir güce sahip. 53 ülkeye jant ihraç ediyor. Maxion grubunun 12 ülkede halen 22 tesiste ortaklığı var. 60 milyon adetlik üretimi ile dünya pazarının yüzde 12-13'üne sahip. Grubun en büyük operasyonları Türkiye'de. Alimünyum jantta ikinci fabrikada yatırımlar devam ediyor. Bu yatırım tamamlandığında toplam çalışan sayısı 1500'e ulaşacak.
105 sarı yakalı 'robot' çalışıyor
105 sarı yakalı 'robot' çalışıyor
Jantsa farikası özellikle çok yüksek otomasyon oranı ile dikkat çekiyor. Tek bir fabrikada çalışan robot sayısı 105'i buluyor. Mustafa zaim bu çalışanlara 'sarı yakalı' diyor ve jantların 70 kiloya kadar çıkan ağırlığı ile çalışanları için sağlık problemi yaratmaması için bu robotların kullanımının önemini anlatıyor. Çalışanlar şirket için çok önemli çünkü know-how onlarda saklı. Son alüminyum jant fabrikasının kurulumunda yakalanan hız, üretimdeki kalite tüm grubun hayranlığını uyandırmış. Öyle ki Brezilya'da kurulan yeni bir fabrika için Türkiye'den bir ekibin görevlendirilmesi söz konusu olmuş. Mustafa Zaim, işgüvenliğine verdikleri önemin altını çiziyor. Jant üretiminde kullanılan makineleri dahi kendi bünyelerinde ürettiklerini anlatan Zaim, Ar-Ge biriminde geliştirdikleri ürün ve tasarımların Maxion grubun diğer birimlerinde de kullanıldığını vurguluyor.
Başarımızın sırrı...
"Biz bir aile şirketiyiz. Ama kurumsallaşan bir şirketiz. Başarımızın en önemli sırrı aile değerlerini kaybetmeden kurumsallaşmanın nimetlerinden faydalanabilmemiz. Alüminyum jant fabrikamız 2006 yılında kuruldu. 100 yıllık Maxion şiketinin tüm dünyadaki birimlerindeki ekipler "Türkiye'de bu fabrika bu kadar başarıyla nasıl kuruldu" diye eğitime geliyorlar. Bir benchmark haline geldi performansıyla."