‘Kadın ve hukuk’ listesinde Türkiye Ruanda’dan geride

Dünya Bankası, 2024 Kadın, İş Dünyası ve Hukuk raporunu yayınladı. Raporda kadınların tüm hukuki haklarda yakaladığı eşitliğin ölçüldüğü bir sıralama da var. Türkiye söz konusu sıralamada Ruanda, Uganda ve Mozambik’in ardında, 89’uncu sırada yer aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Tüm dünya gibi Türkiye de mart ayının ilk haftası, kadınlar gününü kutluyor ancak kadınların kendilerini istedikleri her alanda gerçekleştirebilmeleri için, hukuk sistemleri tarafından erkeklerle eşit şekilde korunmaları gerekiyor. Ancak maalesef birkaç medeni ülke dışında bu eşitlik yakalanabilmiş durumda değil.

Dünya Bankası’nın son olarak yayınladığı 2024, Kadın, İş Dünyası ve Hukuk raporuna göre incelenen 190 ülke arasında Türkiye 89’uncu sırada yer aldı. Türkiye, kadınların ekonomiye katılımı yolunda hukukun koruyuculuğunun ölçüldüğü sıralamada Ruanda, Uganda, Mozambik ve Fiji gibi ülkelerin gerisinde…

Dünya Bankası Baş Ekonomisti Indermit S. Gill, araştırma için yazdığı önsözde şu ifadeleri kullandı: “Dünyada 100 kadından sadece 36’sı hukuki koruma altında. Dünya, nüfusunun yarısının bir kenara atılmasının maliyetini karşılayamaz. Kızlarımız, dünyayı hepimizin yaşaması için daha iyi bir yer yapmaya hazır, ancak yollarından çekilmemiz gerek.”

Haklar kâğıt üzerinde

 Rapor aynı zamanda bu yıl ilk kez kadınların kâğıt üzerinde sahip olduğu yasal haklar ve uygulamada karşılaştıkları gerçek hakları arasındaki farkı da inceliyor. Rapora göre kadınlar, kâğıt üzerinde kendilerine sunulduğu belirtilen hakların beşte ikisine bile sahip olamıyorlar. İşyerinde kadınlar erkeklerin sahip olduğu hakların sadece üçte ikisine sahip.

Örneğin kadınlara eşit işe eşit ücret ödenmesini zorunlu kılan yasa çıkaran ülke sayısı, 190 ülkeden 98’i, ancak bu zorunluluğu uygulamaya koymayı mümkün kılan mevzuatın bulunduğu ülke sayısı sadece 35. Sonuç olarak kadınlar dünya ortalamasında erkeklere ödenen her 1 dolar için ortalama olarak sadece 77 sent kazanıyor. Sıralamada 100 puanda ilk 10, şu ülkelerden oluşuyor: Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, Letonya, Lüksemburg.

1926 yılında Atatürk’ün Medeni Kanun’u getirmesi ile kadın haklarında eşitliği pek çok gelişmiş ülkeden bile önce sağlayan Türkiye’nin bugün kadınların hukuki haklarında sıralaması 82.5. Sıralamada Dominik 86.3, Vietnam 88.1, Guyana 86.9, Nikaragua 86.3, Zimbabve 86.3, Azerbaycan 85, Ruanda 91.9 puanla Türkiye’nin üzerindeki ülkeler arasında. Endeksin alt kırılımlarından destekleyici çerçevede ise Türkiye’nin notu çok daha düşük; 55.8. Bu not; özellikle iş hayatına katılımda kadınların desteklenmesini sağlayan hukuki düzenlemelerin yeterliliğini ve işlevselliğini ortaya koyuyor.

Kadınların hakları eşitlense, büyüme oranı ikiye katlanacak

Dünya Bankası raporun sunumunda yaptığı açıklamada, kadınların çalışmasını veya iş kurmasını engelleyen ayrımcı yasa ve uygulamaların sona erdirilmesinin küresel gayri safi yurtiçi hasılayı yüzde 20’den fazla artırabileceğini ve bunun da önümüzdeki 10 yılda küresel büyüme oranını ikiye katlayacağını belirtti.

Raporda, kadınların küresel işgücüne katılımda karşılaştıkları engellerin arasında iş kurmanın önündeki engeller, sürekli ücret farklılıkları ve gece veya “tehlikeli” kabul edilen işlerde çalışmanın yasaklanması yer aldığı belirtildi. Raporda, incelenen 190 ülkede kadınların aile içi şiddete, cinsel tacize, çocuk evliliklerine ve kadın cinayetlerine karşı ihtiyaç duyulan yasal korumanın ancak üçte birine sahip olduğu ortaya çıktı.

Girişimcilikte söylenen ile gerçek arasında şok edici bir fark var

Kadın, İş Dünyası ve Hukuk raporu, kadınların ortalama olarak erkeklerin sahip olduğu yasal korumanın yalnızca %64’üne sahip olduğunu, bu oranın daha önce tahmin edilen %77’ye ulaşmadığını ve hiçbir ülkenin -en zengin olanlar bile- gerçek anlamda fırsat eşitliği sağlamadığını gösterdi.

Maaş, evlilik, ebeveynlik, işyeri, hareketlilik, varlıklar, girişimcilik ve emekliliğin yanı sıra iki yeni göstergenin (güvenlik ve çocuk bakımı) dâhil edildiği rapor bu yıl ilk kez ülkelerde politika ile uygulama arasında “şok edici” bir uçurum olduğunu tespit etti. Güvenlik, girişimcilik ve çocuk başlıkları, kâğıt üzerindeki yasalarla uygulamalar arasındaki farklılıkların en geniş olduğu alanlar olarak belirlendi.