Kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni dönem başladı

Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi bugün yürürlüğe girdi. 10 Avrupa ülkesi, bugünden itibaren şiddet gören kadınlara ‘mülteci’ statüsüyle sığınma hakkı verebilecek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk gelinler başta olmak üzere, Türkiye son dönemde artan kadın ve insan hakları ihlalleriyle gündeme gelirken; Türkiye'nin 2011 yılında imzaladığı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesini öngören Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi bugün yürürlüğe girecek.

Uluslararası mekanizmaları devreye sokan sözleşme, şiddete uğrayan kadınlara yüklü tazminat ödenmesinin yolunu açarken; şiddet mağduru kadına devlet tarafından geçici maddi destek
verilmesini de öngörüyor.

Sözleşme ile mağdur kadınlar, sözleşmeye taraf olan devletlerden de mültecilik hakkı kazanabilecek.

Kadına yönelik şiddet eylemlerinin son dönemde hızla arttığı Türkiye'de 2013 yılında 189, bu yılın ilk altı ayında ise 129 kadının öldürüldüğü belirtiliyor. Kadın dernekleri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için son dönemde çağrılarını artırmış bulunuyor.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, birkaç gün önce ahlaki nedenlerle kadının toplum içinde kahkaha atmaması gerektiği yönünde sarf ettiği sözler de, kadına yönelik ayrımcılığı teşvik
ettiği eleştirisiyle sosyal medya başta olmak üzere çeşitli tepkilere neden olmuştu.

Avrupa Konseyi ülkelerince Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılması nedeniyle "İstanbul Sözleşmesi" adını alan sözleşmeyi Türkiye ilk imzalayan ülke olmuş ve Kasım 2011'de onaylamıştı.

Ancak, yeterli sayıda ülkenin imzasına üç yılda ulaşabildiği için, sözleşme ancak 1 Ağustos 2014 itibariyle yürürlüğe girebiliyor.

Hangi ülkelerin imzası var?

Sözleşmede, Türkiye'nin yanı sıra, Arnavutluk, Avusturya, Bosna-Hersek, Danimarka, İtalya, Karadağ,Portekiz, Sırbistan ve Andora gibi ülkelerinin imzası bulunuyor.
              
Sözleşme ne getiriyor?

Aile içi ve kadına yönelik şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmayı amaçlayan sözleşmeye göre, taraf ülkelerde kadınların güvenliği Avrupa Konseyi merkezli dört yıl süreyle
görev yapan bir birim tarafından uluslararası düzeyde denetlenecek.

Şiddet gören kadınlara mülteci olma hakkı

-Sözleşmeye taraf devletler, şiddet gören kadınlara mülteci olma hakkı verebilecek. Kadına yönelik şiddete yataklık edenler de cezalandırılacak, mağdurların faillerden tazminat talep etmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak.

-Şiddet mağduru kadına asgari ücretin günlük tutarına göre devlet tarafından geçici maddi destek verilecek, ücretsiz adli yardım alma hakkı sağlanacak.

-Zorla evlendirmelerin suç sayılması için de gereken hukuki, idari ve cezai önlemler alınacak.

CHP Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi Gülsün Bilgehan, bu sözleşme ile birlikte Türkiye'nin ciddi bir yükümlülük ve uluslararası denetim altına girdiğini belirterek, "Şiddet mağduru kadınlar, bireysel olarak AİHM'e gittiğinde, davaları çok daha hızlı görülebilecek. Devlet kadının yaşam hakkını koruyamadığı için çok daha ağır
tazminatlar söz konusu olabilecek" dedi.

AİHM, geçtiğimiz yıllarda şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamadığı için Türkiye'nin ayrımcılık yaptığına hükmetmiş ve Türkiye kadına ayrımcılık
nedeniyle AİHM tarafından ceza verilen ilk ülke olmuştu.

Tazminat yolunun yanı sıra, sözleşmedeki mağdur kadınlara "devlet tarafından maddi destek ağır yük getirebileceğini belirten Bilgehan, bazı Avrupa ülkelerinin sözleşmeyi
imzalamakta yavaş davranmasında da bunun etkili olduğunu söyledi.

Bilgehan, "Ancak sözleşmenin öncelikli amacı zaten şiddeti oluşmadan engellemek. Sığınma evleri, hastaneler, karakollara kadar bu konudaki bilinçlendirmenin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması gerekiyor" dedi ve ekledi:

"Kadın cinayetlerine baktığımızda, Türkiye'deki tablo çok vahim. Kadınlar hakkında bu kadar çağdışı fikirlerin söylendiği bir ortamda, partiler üstü bir mücadele gerekiyor."

-Sözleşme kapsamında devlet, ölüm riski ve durumun aciliyeti göz önüne alınarak her türlü önlemi almakla yükümlü kılınırken; kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yönelik her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesi için çok daha etkin önlem almaları sağlanacak. Emniyet, savcı ve mahkeme arasında etkin bir işbirliği oluşturulacak.

-İhbar mekanizmasının işleyişi hızlandırılacak. Yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine bütçe ve zaman ayrılacak.

-Şiddet mağduruna ikametini değiştirmesi için destek verilecek. Mağdur korunacak ve psikolojik destek alacak, mağdurun faille temas etmemesi sağlanacak.

-İlk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulacak, devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak.