Kamu ihalelerinin ekonomide ağırlığı gittikçe artıyor

Ahmet ARSLAN - Denetçi, SM Mali Müşavir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Son yıllarda özelleştirmeler, altyapı yatırımları ve büyük alım ihaleleri karar konusu kamusal işlemlerin ekonomi içindeki ağırlığını artırmıştır. Yıllık bedeli milyon ya da milyarlarca doları bulabilen ihalelerde hata ve suistimalin meydana gelmesi beraberinde hem kamu hem de yükleniciler açısından telafisi güç zararların doğmasına sebebiyet verebilmektedir. 

Ayrıntısı aşağıda gösterildiği üzere kamu alım ihaleleri 2013 yılı sonunda yaklaşık 120 milyar TL’ye ulaşmıştır. Merkezi yönetim açısından bu durum son 10 yılda yaklaşık 4 kat artış anlamına gelmektedir.

7-084.jpg

Tabloda dikkat önemli bir nokta; mal alımlarında merkezi yönetimin, hizmet alımlarında ise mahalli idarelerin önde olmasıdır. Merkezi yönetime nazaran mahalli idarelerin ölçek bakımından daha küçük olmakla birlikte toplamda daha yüksek tutarlı hizmet alımları gerçekleştirmesi bu idarelerde birçok kamu hizmetinin piyasadan temini (outsourcing) yoluna gidildiğini göstermektedir. 

Genel olarak ise, kamu politikasında bir değişikliğin sonucu olarak kamu idarelerinim temizlik, koruma/güvenlik, yemek, bilgi işlem, bakım onarım ve diğer birçok kamu hizmetlerini piyasadan hizmet alımı suretiyle gerçekleştirmeye başlaması ihale konusu bu işlerin ekonomi içinde ağırlığının atmasına neden olmuştur. 

Mahalli idarelerin yapım işleri de merkezi yönetimle karşılaştırılabilir düzeye erişmiştir. Bu durum kamu alımlarında mahalli idarelerin önemli bir ağırlık ve ekonomik büyüklüğe eriştiğine işaret etmektedir. 

Kamu hizmetlerinin gerektirdiği ihtiyaçları piyasadan temini liberal ekonomi politikalarının bir sonucu olmakla birlikte kamu idarelerinin sayı ve büyüklüğünün azaltılması gerekirken her geçen gün daha da artması söz konusu politikalara tezatlık teşkil etmektedir. 

Örneğin 2002-2012 yılları arasında kamu sektörünün toplam harcamalarının milli gelir içindeki payı % 39 düzeyinde kalmış, vatandaşlardan elde edilen toplam kamu gelirlerinin milli gelir içindeki payı ise 2002 yılında %31,6’dan 2012 yılı sonunda %37’ye yükselmiştir. Bu durum kamu sektörünün küçülme göstermediğini ve vatandaşların devlete daha fazla ödemede bulunduğunu göstermektedir. 

Devletin ekonomik hayatın içinde ağırlığının artmasının da bir sonucu olarak özellikle 2011 yılında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle birçok yeni kamu idaresi kurulmuş ve mevcut kamu idarelerinin yapısında önemli değişiklikler yapılmıştır. Yasama organının denetime tabi olmaksızın ve ihtiyaç analizi yeterince yapılmayan söz konusu düzenlemeler hem kamu kaynaklarının israfına hem de denetim dışında kalabilen kamu idarelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Kamu idarelerinin sayı ve büyüklüğünün artması kamu alımları ve dolayısıyla kamu harcamalarının kontrolünü zorlaştırmaktadır. Zira kamu harcamalarındaki artış ve karmaşıklığa karşın gerek kurumların denetim birimlerinin gerekse de Sayıştay’ın denetim kapasitesi aynı ölçüde artmamıştır.
Diğer taraftan, 4734 sayılı Kanun'da yapılan düzenlemelerle söz konusu kanun kapsamı dışında yapılmasına izin verilen ihale türleri her geçen gün artmış ve son olarak 19’a yükselmiştir. Söz konusu istisna uygulamaları nedeniyle kamu ihale mevzuatına tabi olmaksızın 2012 yılında yapılan ihalelerin toplam büyüklüğü yaklaşık 10 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu tutar toplam kamu alımlarının %9.5’ini oluşturmaktadır. 

Her ne kadar söz konusu ihalelerin idarece belirlenen usul ve esaslara göre yapıldığı iddia edilse de söz konusu düzenlemeler TBMM’de kamuya açık olarak yapılan tartışmaların sonucunda çıkarılan kanun şeklindeki düzenlemelere nazaran çeşitli menfaat ve baskı gruplarından daha kolaylıkla etkilenebilen idari düzenlemelerdir. 

Gerek yaklaşık 120 milyar TL düzeyine ulaşan kamu alımlarının büyüklüğü gerekse bazı kamu idarelerinin kapasite yetersizliği ve işlem karmaşıklığı alımlarda uygulama birliğinin sağlanmasını ve alımların hukuki düzenlemelere uygun olarak yürütülmesini zorlaştırmaktadır. 

Sonuç

Devletin ekonomideki ağırlığının artması beraberinde hata ve suistimal risklerini de getirmektedir. Güçlü bir devlet geleneğine sahip ülkemizde söz konusu riskleri bertaraf edecek düzenlemeleri yapmak için geç kalınmış değildir. Devletin ekonomi içindeki ağırlığının azaltılmasıyla paralel olarak bu bağlamda yapılacak düzenlemelerin başında kamu ihalelerinde şeffaflık, rekabet ve denetim, hizmetlerin sunulmasında ise hukuk devleti ve hesap verebilirlik gibi evrensel yönetim ilkeleri hareket doğrultusunda yapılması önem arz etmektedir.