Kaosu yönetebilen başarılı olacak

Siemens IT ve Atos Origin tüm dünyada birleşerek Avrupa'da bilgi iletişim hizmetleri alanındaki en büyük şirketlerden biri oldu. Atos Türkiye CEO'su Orhan Akbulut konsolidasyon ve birleşmelerin yeni yılda da süreceğini öngörüyor. Akbulut, "Eskiden krizler

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Bilgi iletişim sektöründe tüm dünyada ve bunun paralelinde Türkiye'de 2012 yılında konsolidasyon beklentisi var. Birleşmeler bu yıl sonu itibarıyla başladı. 
Siemens'in IT birimi tüm dünyada Atos Origin ile birleşti. İki şirketin toplam cirosu 9 milyar euroya ulaştı. Birleşme sonrası Atos, 78 bin 500 çalışan ve 42 ülkede faaliyet gösteren, IT hizmetleri alanında Avrupa'nın en büyük şirketlerinden biri oldu. 
Atos Türkiye CEO'su Orhan Akbulut birleşme ile ilgili şu bilgileri verdi: "IT sektöründe dünyada bir konsolidasyon ihtiyacı var. Belirli bir büyüklüğe ulaşmak çok önemli. Siemens IT, Atos ismi altında birleşti. Hem coğrafi hem de portföy olarak birbirini çok iyi tamamlayan iki şirket. Türkiye için de bu geçerli. Türkiye'de 1800 kişilik bir ekip oluştu ve IT hizmetleri alanında en büyük üç oyuncudan biri haline geldik." 
Peki 2012 yılında Türkiye'de yeni satın almalar, birleşmeler olacak mı? Akbulut, "Evet" diyor ve devam ediyor: "Bunun iki temel nedeni var. Birincisi Türkiye bugünkü dünya ekonomisi içinde daha iyi performans göstermesi beklenen, yatırım yapılacak ülkeler sıralamasında ilk 10'da, hatta ilk 5'te. Atos dünyası açısından da yeni yatırımlar açısından Türkiye öncelikli ülkelerden biri. İkincisi IT sektörü bu açıdan potansiyel gösteriyor. Doğal bir gelişim süreci bu, 2012'den itibaren benim de böyle bir beklentim var. Biz de Atos olarak bu sürecin içinde yer alabiliriz."
Artık önemli olan belirsizliklerle yaşayabilmek
Orhan Akbulut, yeni dünya düzeninde krizlerin kimyasının da değiştiğini düşünüyor: 
"Kriz tanımı artık değişti. Eskiden kriz ve darboğaz, ardından bir post kriz dönemi ve tekrar her şeyin güllük gülistanlık olduğu dönemler yaşanırdı, bu dinamikler değişti. Artık yaşamakta olduğumuz durum bundan sonra uzun yıllar yaşayacağımız bir ortam. Bundan sonra krizlerin, sıkıntıların olduğu ve bunların daha çok küresel ekonomiye ayak uyduramayan, verimli ve rekabetçi olamayan bölgelerde gerçekleşeceği, aynı dönemde eş zamanlı olarak dünyanın başka bölgelerinde büyümelerin ve başarıların da gerçekleşeceği bir döneme girdik. Bunun günümüzün yeni realitesi olduğunu düşünüyorum. 
Bir yandan krizler olacak bir yandan büyümeler olacak. Biraz kaos, belirsizliklerin sürekli olduğu bir döneme girdik. Bunun değişmeyeceğini düşünüyorum. Burada önemli olan artık bu belirsizliklerle birlikte yaşayabilmek."
Kaos yeni dünyanın bir gerçeği. Akbulut'a göre bu dünyada başarılı olabilmenin temel koşulu ise 'kaosu yönetebilme kabiliyeti' olacak." Krizden Türkiye ayrıştı diyoruz ama başka ayrışanlar da var. Ayrışan yapılar, şirketler... Bu da günümüzün bir gerçeği. O zaman daha az öngörülebilir bir dünyada, kaosu yönetebilme kabiliyeti önemli olacak. Şirketi nasıl yönettiğiniz daha farklı bir hal alacak. Belirli öngörülerle tüm yatırımları tek bir alanda yapmak artık çok daha riskli hale geldi. Hata yapabilmeyi göze alarak, tüm yumurtaları bir sepette toplamadan, deneyerek ilerleyen yönetim tarzı gerekiyor. Artık başarıyı etkileyen o kadar çok faktör var ki, sonucun ne olacağını kimsenin artık tahmin edebileceğini sanmıyorum."
Teknoloji ve inovasyon başarının temel şartı 
Orhan Akbulut bilgi iletişim sektörünün iş dünyasının rekabet gücünün artırılması açısından öneminin altını çiziyor. Çünkü teknolojiyi iyi kullanmak yeni oyunda başarılı olabilmenin en önemli gerekliliklerinden biri. Akbulut şöyle açıklıyor: 
"Türkiye dünyada büyüme açısından dünyadan ayrıştı. Son dönem açıklanan tedbirler büyümeden artık bir miktar feragat edileceğini gösteriyor. Yani ayrışma büyümeyse Türkiye bundan tam olarak da memnun değil, çünkü bedelleri var. Onun için Türkiye'nin temelde ayrışması Avrupa'da gördüğümüz kamu tarafındaki finansman sıkıntıları, mali piyasalardaki sıkıntıları yaşamamamız. Bunu yaşamayan tek ülke de biz değiliz. Bizim asıl ayrışmamız büyümedeydi. Bu sürdürülebilir mi? Görülüyor ki aslında sürdürmek istemiyoruz. 
Türkiye'nin bir bölgesel güç olma iddiası var. Bu ciddi strateji ve politikalar gerektiriyor. Bu anlamda bizim sektörümüz çok önemli çünkü bizim yaptığımız iş, diğer sektörlerin daha rekabetçi olabilmesi için gerekli hızı kazandırmak. Teknoloji ve inovasyonu iyi kullanabilen şirketler uluslararası arenada başarılı olabilirler. Bu da Türkiye'nin başarılı olmasını sağlar."
Krizde dış kaynak kullanımı tasarruf sağlıyor
Atos CEO'su kriz dönemlerinde IT harcamalarının dış kaynak kullanımı ile zağlanmasının önemli bir tasarruf sağladığını belirtiyor. Atos Türkiye'nin uluslararası anlamda çok faal olduğunu anlatıyor: "Teknik yardım masası olarak küresel bir üretim merkeziyiz. Birçok firmaya buradan hizmet veriyoruz. Bir yıldır NATO için başlattığımız projelerimiz var. Doğrudan NATO Belçika için yaptığımız projelerimiz var. Yine Avrupa Komisyonu için İspanya ile işbirliği içerisinde Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Bölgede özellikle Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkelerde yaptığımız projeler var."
2011 yılı Atos Türkiye için parlak bir yıl olmuş. Birleşme öncesi dönemde  Atos ve Simemens IT olarak hedeflerin ötesinde yüzde 50'ye yakın bir büyüme gerçekleştirilmiş. Şirket önümüzdeki iyi yılda toplam yüzde 40'ın üzerinde bir büyüme hedefliyor. Orhan Akbulut, "Ekonomide yüzde 5, IT için bunun iki katı bir büyüme, bizde de onun iki katı gibi bir büyüme hedefimiz var" diyor. 
Masası olmayan CEO'nun yeni hedefi e-maili bitirmek
Orhan Akbulut farklı bir CEO... Tüm dünyada şirket açık ofis sistemine geçmiş, CEO'lar dışında tüm yöneticiler açık ofiste boş bulduğu masaya oturuyor. Ama o "Ben de oda istemiyorum" diyerek Atos'ta odasız ilk CEO olmuş. "Masam yok ama çok masam oldu bu sayede" diyor. Açık ofis konsepti ile daha az maliyetle çok verimli, iletişimin kuvetli olduğu, çalışan memnuniyetinin arttığı bir modele geçtiklerini anlatıyor. "Çalışanlar arasında anket yapıyoruz, çok memnunlar.
Diğer şirketlere de tavsiye ediyorum. Bizim sektörümüzde farklı bir kuşakla çalışıyoruz. Bu kuşaktaki anlayış, eskiden bildiğimiz büyük odaları, büyük koltukları olan yöneticileri kabul eden, gücün buradan alındığı sistemi kabul eden bir kuşak değil" diyor. Peki odasız zor olmuyor mu? "En çok eşim ve asistanım bunu anlamakta zorlandı ama sonunda onlar da alıştılar" diyor ve şöyle devam ediyor: 
"Bizim için başarının temeli sektörde en çok çalışılmak istenen firma olmak. Bu konuda çalışmalar yapılıyor. Bunlardan ilginç olanı örneğin 2013'te sıfır e-maile geçmek. 2013 yılından itibaren Atos'da dahili e-mail olmayacak, daha etkin haberleşme yöntemlerini kullanacağız.
Hayatımızda hepimizi sıkan, verimsiz ve günümüzün ihtiyaçlarına uymayan bir iletişim sistemi e-mail. Bu gece sabah 3'e kadar e-mail okumuş biri olarak bu benim de hepimizin de iş verimini etkileyecek. Onun yerine daha anlık, etkileşimli, interaktif bir sisteme geçilecek. Bugün insanlar ya mesajlaşıyor, ya twit atıyor. Benzer konseptler olacak ama 0 email company olacağız. e-mail gönderdiğinizde onun görülmesi umudu ile atıyorsunuz. Ama anında cevap alacağınız bir yöntem kullanırsanız bu işi daha kolaylaştırır."
Beni en çok İstanbul depremi endişelendiriyor
Yeni bir şirket kursanız bu hangi alanda olur?
Sosyal medya-iş dünyası etkileşimi ile ilgili alanda danışmanlık, katma değer sağlayabilecek bir yapı önemli. Enerji sektörü önemli. Temel kriterim, yapacağım işin insanlığın geleceği ile ilgili somut katkıları olan bir iş olarak tanımlanması olurdu. Bu çok önemli bir başarı kriteri olacak. 
Şirketinizin performansı açısından 2012'de sizin için en önemli kriter ne olacak?
Farklı alanlara yatırım yapacağız, burada kriterimiz, koyduğumuz önceliklerin isabet oranı olacaktır. 
2012 için sizi en tedirgin eden şey nedir?
İstanbul depremi. Bütün Türkiye'yi çok derinden sarsar. Onun dışında işle veya ekonomiyle ilgili önemli kaygılarım yok. Çok ciddi potansiyeller görüyorum. 
2012 Londra Olimpiyatlarına katılacağım
2012'de kişisel olarak gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz bir şey var mı?
Boğazı yüzerek geçmek. Çalışmalarını yaptım. Ayrıca 2012 Londra olimpiyatlarına katılmayı da hedefliyorum, bunu çok büyük ihtimal yapacağım gibi görünüyor. Yarı maraton koşmak olabilir, bakacağım.
Geleceğe yön verecek 5 ana trend
1. Sürdürülebilirlik. Lafta olan bir şeydi belki ama şu anda bu işin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Şu anda dünyanın kaynaklarından daha fazlasını tüketiyoruz. İş dünyasının da bu alanda çözüm yaratması gerekiyor. Temelde çevreci olmak, enerjiyi tasarruflu kullanmak, doğru üretebilmek çok önemli. Atos bu anlamda öncü şirketlerden biri: 2015 yılı itibarıyla bütün küresel veri merkezlerinin yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmesi hedefleniyor. 
2. Belirsizliklerle yaşayabilmek. Şirketlerin esnek, farklı bir risk modeli yöntemi ile yönetilmesi. belirsizliği işin gerçeği olarak kabul edebilmek. Hangi şirketler başarılı olacak: Biraz daha sisli havada koşabilen şirketler başarılı olacak. 
3. Teknoloji ve inovasyon temel başarı faktörü olmaya devam edecek. 
4. Sosyal medya ile işdünyası biraraya geliyor. Bunun ne boyutlara gideceği henüz kavranmış değil. Ben bunun işdünyasının geleceğini çok belirgin olarak belirleyeceğini düşünüyorum. Burada önce şirketler etkin olmaya başladı. Sosyal medya ile kamuoyunun ve bireylerin işdünyası üzerinde etkileri oluşmaya başladı. İnsanlar artık iyi ve kötü şirketleri ayrıştırmaya başladı. Şirketlerin başarısında kamuoyunda iyi mi kötü şirket mi olarak algılandığı çok etkili olacak. 
Şirketlerin bu algıyı artık sadece belirli reklamlarla yönetmesi mümkün değil. İnsanlara dokunduğunuz noktalarda onların sizinle ilgili ne düşündüğü çok etkili olacak. Ve bu insanlar birbiriyle konuşuyor. Sanal ortamlarda bile olsa biraraya gelebiliyor, kitlesel hareketlere yol açabiliyorlar. Bu çok önemli bir konu. İyi şirket olmak; çevreci olmak, sürdürülebilirlikle ilgili birşeyler yapıyor olmak, etik değerlere bağlı olmak, sosyal sorumluluk, çok önemli olacak. İyi olabilen firmalar veya iyi olabilmelerine katkıda bulunan şirketler başarılı olacak. İletişimini nasıl sağlayacağınız önemli olacak. 
5. Şehirleşme. Şehirler giderek daha etkili olmaya başlayacak ve iş yapış tarzları şehirlere göre belirlenecek. Yani ülkelerden daha çok şehirler ve şirketlerin önemli olacağı bir döneme giriyoruz. Bu yapılarla iş yapabilecek sektörler ön plana çıkacak.  
Bu konularda ilginizi çekebilir