Kapalı tasvir gün ışığında

160 yıldır üstü kapalı olarak korunan Bizans sanatının örneklerinden serafim mozaiğinin yüzü ortaya çıkarıldı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

İSTANBUL - Ayasofya Müzesi'nin kuzeydoğu pandantifinde yaklaşık 160 yıldır üstü kapalı olarak korunan Bizans sanatının en önemli ve güzel örneklerinden serafim mozaiğinin yüzü ortaya çıkarıldı.

Günay, 9. yüzyılda yapıldığı düşünülen ve çok iyi korunmuş olarak bulunan, Hristiyan inancında cennet kapısının bekçisi olarak da bilinen 6 kanatlı serafim mozaiğinin yüzünün ortaya çıkartılmasına ilişkin Ayasofya Müzesi'nde bir basın toplantısı düzenledi.

Yıllardan beri köşeye sabitlenmiş gibi duran iskeleyi bu yıl yer değiştirerek kademe kademe Ayasofya içindeki bütün restorasyon çalışmasını tamamlamak üzere işe başladıklarını belirten Günay, bu çalışmalar çerçevesinde yeni ve önemli bir gelişme ile karşılaştıklarını söyledi.

Yapının kuzeydoğu bölümünde yapılan çalışmalar sırasında Ayasofya için ve Hristiyan teolojisi için çok önemli bir çalışmanın bütün gerçekliği ile ortaya çıktığını bildiren Günay, "Serafim olarak tabir edilen Hristiyan teolojisinde bir anlamda cennetin bekçileri olarak bilinen en üst düzeyde melek tasvirlerinin çıplak gözle gördüğümüz kanatlarının orta yerindeki yüzün üzerindeki maske kaldırıldı ve yüz tasviri ortaya çıkarıldı" dedi.

Bunun yaklaşık 1000'li yıllarda bir deprem sonrası yenileme çalışmalarında yapıldığının düşünüldüğünü kaydeden Günay, şöyle konuştu:

"900-1300 yılları arasında hangi döneme ait olduğu çalışmalardan sonra ortaya çıkacak. 4 tane daha var. Bunlardan iskelenin kaldırılmış olduğu köşede daha önce yüzü kapatılmış olan tasvirin yüzü açılmamış. Şimdi belki tekrar dönüp onu açacağız. Kalem işi diğer 2 figürün altında yine mozaiklerin çıkması ihtimali var. Bunlar en son 1800'lerin ortasında Mimar Fossati çalışırken bulunmuş ve o dönemde üzeri son defa olarak kapatılmış ve o tarihten bu yana bunu yeryüzünde gören kimse yok. Bugün ilk defa biz tanıklık edeceğiz."

Osmanlı dönemi

Bu tasvirlerin İstanbul'un fethinden Ayasofya'nın cami olarak kullanıldığı 1700'lerin başına kadar yüzlerinin açık olarak bu mabette bulunduğuna ilişkin bilgiler olduğunu hatırlatan Günay, "Yani Fatih Sultan Mehmet Han'dan 3. Ahmet dönemine kadar bu tasvirlerin yüzlerini kapatmamışlar. Tasvirlerin yüzleri 1720'lerde 3. Ahmet döneminde yapılan bir çalışma sırasında muhtemelen koruma amaçlı, belki İslam inançlarına göre bir mabette insan yüzü benzeri tasvirler de bulunmayacağı için bir badanayla kapatılmış. Ama ondan önceki dönemde 1453-1720 arasındaki dönemde bunlar açık" diye konuştu.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde bu çalışmaların tamamlanarak 2010 yılında dünyadan ve Türkiye'den gelenlerin görmesine olanak verileceğini belirten Günay, buranın uygun koruma tedbirleriyle yine belirli dönemlerde görülmesini sağlayacak bir düzeni sağlayacaklarını dile getirdi.

Günay, daha sonra haber ajansları eşliğinde iskeledeki asansör sistemini kullanarak yüzü ortaya çıkan kanatlı figür serafimin bulunduğu kuzeydoğu pandantifinin üstüne çıktı.  

Günay, yaklaşık 50 metre yükseklikteki figürü gördükten sonra basın mensuplarına duygularını anlatırken "Gerçekten çok heyecan verici. En son 160 yıldan önce görülmüş, sonra üzeri kapatılmış, yaklaşık bin yıllara dayanan bir tasvir mozaik. Son derece ince bir üslup var teolojide çok önemli kutsal sayılan bir varlığa ilişkin bir tasvir. Gerçekten heyecan verici. Özel bir heyecan yaşıyorum. Gerçekten hiçbir mozaik kırıntısı bile dökülmeden korunmuş bir tasvir" dedi.

İstanbul Üniversitesi Bizans Sanatı Uzmanı Dr. Feridun Özgümüş de bulunan bu mozaiğin çok şey değiştirebileceğini belirterek, bir benzerinin Ayasofya'nın güneydoğu pandantifinde de bulunduğuna ve bu tasvirin de yüzünün olabileceğine işaret etti.

İkisi uçmak için 6 kanatlı olarak tasvir edilen bu melek hakkında bilgi veren Özgümüş, 4. yüzyılda Hristiyan mitolojisinin kurucularından biri olan Vasillius'a rüyasında böyle göründüğü için meleğin 6 kanatlı olarak tasvir edildiğini anlattı.

Özgümüş, "Bir de bunun bir bakışı vardır. Kavgacı, atılgan yerinde duramayan bir melekmiş. Onu anlatmak için bu şekilde çatık kaşlı olarak yapılmış" diye konuştu.

Ayasofya'da daha birçok tasvirin kapalı olarak bulunduğunu belirten Özgümüş, üst galerinde İsa'nın tahtının bekçileri olan birçok "Kerubin" tasvirleri olduğunu belirtti.